ASKIN OYUNU 1 -Ask-

822 17 3
                                    

Cagatay'imiz, Furkan karakterini canlandirmakta. Yukardaki resimde sizce de fazla ekileyici cikmamis mi? :D 

Ilk bölumle karsinizdayim. Iyi okumalar.

Her ögrenincinin yasadigi pazartesi sendromu, bugun benim de uzerimdeydi. Yine de sansli sayilirdim. Edebiyat her zaman hosuma giden bir ders olmustu. Özellikle bu dersi Mehmet hoca ile isliyorsak... Öyle bir anlatıyordu ki aşkı Mehmet hoca. Seviyordum bu hocayi. Evliydi ve daha minicik bir oğlu vardi. Aşkı annem ve babamda en güzel şekilde görmüştüm. Arada sırada küçük tartişmalari oluyordu tabi onlarinda ama yine mutlu son ile kapaniyordu konulari. Ahh, tabi Mehmet hocayi da unutmamak lazim, değil mi? Onun eşine karsi olan aşkinin farkindaydim. Gerçekten seviyor gibi görünüyordu. Arada denk gelince küçük muhabbetler kurduğumuz oluyordu onunla. Eşinden, oglundan bahsederken resmen gözlerinin içi gülüyor... Eminimdim ki, şuan bize verdigi birkaç örneği eşini gözünün önünde canlandırarak veriyordu..

"Melis?"

Mehmet hocanın adımı seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrılarak gülümsedim ve ona baktım..

"Efendim hocam?"

Gülümseyerek masasının üzerine oturdu. Bu adamın rahatına düşkünlüğü öldürecekti beni...!

"Bir de senden dinleyelim aşkı."

Birkaç kere gözlerimi kırpıştırarak baktim yuzune.

"Benden mi?"

Yavasca kafa sallayınca devam ettim.

"Iyi de hocam... Yani aşkı hiç tatmamış birine böyle bir soru sormak... Çalışmadığım yerden geldi soru."

Gülümseyerek söylediğim şeylerden sonra omuzlarını silkerek dudaklarını büzdü.

"Olsun. Duyduğun, gördüğün kadarıyla anlat sen de?"

Ciddi bir sekilde söylediği şeylerden sonra sessizce yutkunarak biraz düşündüm. Okudum onlarca roman gözumun önunde canlanirken dirsegimi hafifce sirama yasladim. Cümlelerimi bir süre kafamda toparladıktan sonra tam ağzımı açıp konuşmaya başlayacakken sınıfın tiklanan kapısıyla açılmıs olan ağzımı kapatarak kafamı tiklanan kapıya çevirdim. Mehmet hoca da masanin üzerinden kalkarak "Gir" komutunu verince yavasca açılan kapı ile bütün sınıf dikkatini oraya verdi.

Önden giren Aysel hoca ile yüzümde oluşan gülümsemeyle bakmaya başladım ona. Aysel hoca ile gerçekten iyi anlaşıyorduk. Aramizdaki iyi iletisimden dolayi teslimiyetini geciktirdigim ödev konusunda bile notumu fazla kirmamisti! Aysel hocanın arkasından giren sarışın kız ile kaşlarım havalanmış ve tuhaf bir hal almıştı. Sınıfa yeni bir kız mı gelmişti? Bahsetmemislerdi..

Kizi dikkatle süzerken onun da arkasindan giren uzun boylu kumral çocuk ile gözlerim kocaman açılmış, iki kaşım da eski normal hallerini almışlardi. Bu çocuk.. çok mu yakışıklıydı? Spor yaptigini ele veren iri vucuduna yapismis olan okulun beyaz gömleginin altindan hafifce belli oluyordu kaslari ve yeni tıraş olmuş yüzü ile oldukça karizmatik ve yakışıklı duruyordu. Kesinlikle ondan hoslandigimdan degildi bu dusuncelerim. Sadece, gercekci bir insandim...(!)

"Günaydın çocuklar.."

Aysel hocanın sesini duymamla düşüncelerimden sıyrılarak agir agir onun uzerinde sabitledim bakislarimi. Herkes karşılık olarak "Günaydın" mesajları verirken ben de fısıltı gibi çıkan sesim ile mesajımı vermiştim.

"Sınıfınıza yeni iki arkadaş katıldı çocuklar sizin de tahmin ettiğiniz üzere."

Herkes kafa sallayınca devam etti.

ASKIN OYUNU (Düzenleniyor...)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin