bölüm:8 "sinamaya gidelim mi?"

11 3 2
                                    

Tam 1 hafta geçti... kos koca 1 hafta... Babam yok, annem... kardeşlerim... hiç kimse yok bi tek Murat ve Sinan var. Yine kafamda düşüncelerle okula hazırlanıyordum.

"Gire bilir miyim?" Diyerek kapıya vurdu Sinan.
"Tabii..."
"Çıkalım mı? Hazır mısın?"
"Evet hazırım ben." Dedim yavaşca.

En kötüsüde unutuyordum... babamın kokusunu, sesini unutuyordum. Unutamam, unutmamam lazım. Unutmak istemiyorum. Ama gerçekler her zaman acıdır. Unutmaya, hayatıma devam etmeye mecburdum... ben buna Mahkumdum..

Sınıfa girecekken Kerem kolumdan tutup beni durdurdu.
"Alev..." dedi tereddütlü sesle.
"Ne var?"
"Alev... Alev ben özür dilerim. Tamam farkındayım eşşeklik ettim... senin söylediğini sandım... ama yanıldım. Özür dilerim."
"Sen özür dilemek ne biliyormuydun ki?"
"Bak ben bir şey yapmadım. Lütfen inan artık."
"Tamam... iyi... özürünü kabul etdim. Bırak artık kolumu."
"Peki o, zaman... dünkü olayı telafi edeceğim..."
"Istemez." Dedim sert ses tonuyla.
"Alev... Alev sinamaya gidelim mi?" Dedi yüzündeki hafif ve masum gülümsemeyle.
"Sinama?"
"Sevmez misin?" Dedi çekinerek.
"Severim... çok... çok severim." Dedim duraklayarak.
"Tamam o, zaman anlaştık." Diyip aniden çekip gitti.

Garip olmuştum... neden böyle bi şey yaptı? Bir plan mıydı yoksa? Neden bana böyle teklifte bulundu? Of kafayı yiyeceğim.

Sınıfa geçtiğimde Sinan'ın yanına oturdum. Fakat bana bakmıyordu bile. Gözlerini benden kaçırır gibiydi...
"Noldu?" Dedim sessizce.
"Ne noldu?" Dedi soğuk bir şekilde.
"Bi şey mi yaptım?" Dedim merakla.
"Iyi anlaşıyor gibiydiniz ya..."
"Ne diyorsun Sinan?"
"Sinama filan mükemmel ortam..."
"Ciddi misin? Kiskandin mi?"
"Neden? Sevgilin miyim ki?"
"Sinan... hiç bir şey anlamıyorum..."
"Anlamanı beklemiyordum zaten."
"Sorun ne anlatsana?"
"Fark eder mi?" Dedi gözlerimiz bir birine bakarken.
"Etmez mi?"

Hiç bir şey demeden dersten öylece çıktı...
Neydi bu şimdi? Sinan beni mi kiskanıyor? Keremden mi? Beni mi? Ne alaka abi?
Ben bunları düşünürken zilin çaldığını fark ettim. Dışarıya çıktığımda herkes bana bakıyordu. Sanki bir şey yapmışım gibi. Olayı anlayamadan Elif yanima geldi.

"Kabul mu ettin?" Dedi gözlerindeki öfkeyle.
"Ne?" Dedim şaşkınca.
"Keremin teklifini kabul mu ettin?"
"E-evet, sorun ne?"
"Sorun sensin tamam mı?"
"Anlamıyorum...Ben-" sözümü bitirmeden araya girdi.
"Kafan basmıyor çünki..."
Kaşlarım çatık bir halde onu dinliyordum.
"Kafan basmıyor işte... anlamıyorsun... Keremin hayatında benim dışımda kimsenin olamiyacağını anlamıyorsun."
"Bekle bekle siz ayrılmıştınız değil mi?"
"Bak kızım düşmanız artık. Sen bittin kızım." Öfkeli gözleriyle baktı ve çekip gitti.

Anlamıyordum hâlâ seviyor muydu Keremi?
Ya ben?... Ben Keremi seviyor muydum? Peki ya Kerem? Kerem seviyor mu onu? Yada Kerem seviyor muydu beni? Saçmalama Alev. Ama sevmese sinamaya gidelim der mi ki? Off ne yapacağım?

"Evet diyiceksin kızım yaaa..." arkamdan bir ses yükseldi.
"Asya? Korkuttun beni..."
"Gidiyorsun değil mi?"
"Evet galiba..."
"Galiba ne ya git işte... sev, sevil."
"Gidiceğim." Dedim cesaretle.
"Hadi zil çaldi sınıfa geçelim..." dedikten sonra kolumdan tutup beni sinifa kadar götürdü.

"Alev'cim seni görmek isteyen biri varmiş bi bakar mısın kızım..." dedi Eda hoca güler yüzüyle.
"Tamam, geliyorum." Dedim sakince.
Çıkışa doğru gittiğimde pencereden kuzenimi gördüm... ona doğru koştum... sıkı sıkı sarıldım.
"Leyla! Nerdeydin yaa iyiki geldin."
"Alev yaa kızım olanları duydum... her şeyden haberim var az önce Cemre teyzeye uğradım."
"Ne anneme mi gittin? Ne dedi?"
"Bak burda bir evim var oraya taşın sende birlikte kalalım. Öyle arkadaşlarınla olmaz o iş."
"Tamam ben eşyalarımı alırım gelirim senin yanına."
"Yok sen evi söyle ben arabayla alırım eşyaları."
"Tamam." Diyip vedalaştık.

Leyla 19 yaşında... Benim ablam gibi. Iyi ki geldi. O olmasa ne yapacaktım ben...

"Gidelim mi?" Dedi Kerem bi anda.
"Nereye?" Dedim şaşkınlıkla.
"Ee sinama?"
"Şimdi mi?"
"Ee tamam o, zaman seneye gideriz... ya yapma ya hadi gidelim."
"Tamam o halde gidelim."

Gözlerim dolmuş bir halde sadece seyr ettim mutluluklarını... sadece izledim. Hiç bir şey yapamadım. Kerem benim olmak zorunda Kerem benden başkasını sevemez ki... Yapamaz ki benden başkasıyla.

"Elif... Yapma böyle kızım hep kendini üzüyorsun ya... unut artık." Dedi Sude yorulmuş bir tavırla.
"Unuta bilsem..." diyip arabaya bindim.
Radio da yine Hande yine aşk şarkıları.
Şarkıda diyorki;

Hiç kimseyi seninle aynı tutmak olur mu?
Aşk bir keredir, bi' sonraki aynı yeri bulur mu?

Olmuyor işte ne kopa bildim ne seve bildim. Allah kahr etmesin ya. Neden? neden ben ya? niye? Arabayı o kadar hızlı kullanıyordum ki, derdeyse durduramayacak gibiydim. Ve durduramıyordum da...
Noluyor ya? Neden durmuyor bu? Allahım... Allahım nolur bi şey olmasın... gözlerim bir anda önden gelen arabaya çarptı. Allah kahr etsin... sadece çığlık ata bildim ve... güm...

CinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin