Arkamı döndüğüm de karşım da dikilmiş Asya'yı gördüm. Tüm vücudum buz kesmişti... Ne yapmalıydım? Ne söyleyecektim? Nasıl bir yalan söylemeliydim? Ne yapmam gerek?
"Asya?..."
"Sen...? Sen.... Sen yaptın.... Sen mi yaptın Murat? Yo yo hayır... hayır..." deli gibi ellerini kafasina tutarak sağa sola doğru gidip gelmeye başladı Asya.
"Asya bekle... Göründüğü gibi değil..."
"Sen... Ben seni sevmiştim... Sen kimseye zarar vermezsin... Veremezsin..." Diyordu ağlayarak.
"Asya bak... Bak kimse bilmeyecek tamam mı? Kimse bilmemeli..." dedim korkuyla.
"Kimse bilmeyecek... Kimse bilmemeli... Nasıl bilmeyecek? Lan nasıl bilmemeli? Arkadaşım öldü... Arkadaşımı öldürdün... Elif... Elif de yaptı..." deli gibi ağlıyordu... Delirmiş gibiydi.
"Asya bak... Bak dinle... Elif yaptı tamam mı benim bir suçum yok. Elif yaptı. Ben de yeni öğrendim zaten. Hemen polise haber verecektim. Ama inanamadım. Elif'in yaptığına inanamadım... Elim de bir delil bile yoktu. Kimse bana inanmazdı." Dedim korku dolu sesimle.
Asya inanmış gibiydi bana inanıyordu. Beni seviyordu.
"Gerçekten mi? Sen yapmadın mı?" Dedi göz yaşlarını silerek.
"Hayır tabii ki..." dedim rahatlayarak. Birden Asya bana sarılıverdi. Donakaldım. Rahatladım bir an da.
"Ama kimse bilmemeli tamam mı?"
"Ama nasıl..."
"Ben halledeceğim." Dedim kararlı bir şekilde.
"Tamam." Dedi titrek sesiyle Asya.2 gün sonra...
Yine her zaman ki gibi okuldayız. Yine sıkıcı günlerden biri... Kerem'i gördüm bahçede... Kalbim hızlıca atmaya başladı bi an da.
"Alev...?"
"Ne?... Noldu?" Dedim kalbim sıkışırken.
"Neden öyle bakıyorsun?"
"Bakamaz mıyım?"
"Bakarsın da..."
"Ee? Yani?"
"Yok bi şey sevgilim." Dediği an da kalbimin atışını hiss etmedim 2-3 saniye.
"Sevgilin?"
"Degil misin?"
"Öyle miyim?" Dedim şaşkın bakışlarla.
"Öylesin..." Dedi gülümseyerek...
Sanki kalbim de bir şeyler eksikmişte şu an dolmuş gibi hiss ediyordum. Öylece baktık bir birimize... Gözlerimiz klitlendi sanki. O an da kalmak istiyordum. Onu istiyordum. Kerem'i istiyordum. Onu seviyordum."Alo... Murat..?" Dedim öfkeyle.
"Aaa... Elif'cim... Sen beni aramazdın bebeğim. Noldu da aramak zorunluluğunda bulundun?" Dedi alay eder gibi.
"Bak oğlum... Bu işin şakası yok. O fotorafları sileceksin." Dedim öfkeyle.
"Hangi fotoraflar? A pardon... Senin Aylin'i öldürdüğün de kanıt olan fotoraflar mı?" Dedi alay eder gibi gülerek.
"Murat... o sesini kıs biri duyacak."
"Kimse duymaz. Hem senin için ne fark eder ki? Yine ağlarsın her kes inanır o, timsah göz yaşlarına."
"Murat lütfen... Bak lütfen sil artık onları."
"Neden?"
"Ya ben korkarak yaşamak istemiyorum ya..." Derin bir nefes alarak sözüme devam ettim. "Tamam... kabul bir hata yaptım ama bilerek yapmadım."
"Bilerek yapmadın mı? Ulan kızı bıçakladın lan. Kızı Kerem'den kıskandığın için öldürdün lan." Dedi bağırarak.
"Tamam ama lütfen artık bağırma... Biri duyacak."
"Benim için yapar mıydın?"
"Ne?"
"Benim için birini öldürür müydün?"
"Saçmalama. Hayır tabii ki..."
"Tamda düşündüğüm gibi..." dedi öfkeyle. Ve telefonu kapattı. Ne yapacaktım? Nasıl kurtulacaktım bu bataklıktan?"Elif..?" Diye bir ses yükseldi arkamdan... kanım dondu. Birinin duyduğunu sandım. Arkamı döndüm ve Sinan'i gördüm karşımda.
"Sinan? Ne zamandır burdasın?"
"Şimdi geldim... Sana çikolata almıştım da onu vermek için geldim." Dedi hafif gülümsemeyle.
"Yaa hiç gerek yoktu sevgilim ya."
"Sevgilin?"
"Değil misin?"
"İlla öyleyimdir." Dedi gülerek. Onun güldüğünü gördüğümde benim de içimden gülmek geldi... ve pat diye güldüm bende.
"Teşekkür ederim..." dediğim de bana şaşkın şaşkın bakmaya başladı.
"Çikolata için." Dediğim de bir daha gülmeye başladık. Sinan'in beni güldürmesi o kadar tatlıydı ki. Gözlerine baktığım an da birden bana sarıldı. Kendimi bunca zaman sonra yalnız hiss etmedim. Bunca zaman sonra bana değer veren biri vardı.
"Sınıfa geçelim mi?" Dedi gülümseyerek.
"Tabii." Dedim karşılık vererek. Elimden tutarak sınıfa doğru yöneldik.Edebiyyat dersiydi... Hoca kitapta bi şeyler ararken bende Sinan'ın gözlerine dalmıştım. Bir an da sınıftaki sessizlik bozuldu.
Hoca kitaptan kafasını kaldırarak... "katil ne demek?" Diye sordu. Yutkunamadım. Kafamı Murat'a çevirdim. Arkadan Sude kalkarak... "Katil, birini öldüren bi insana denilir." Dedi.
"Katil, yalnız bir insanı öldüren biri değildir. Insanların ruhunu öldürmekte cinayyettir. Birinin yaşam sevincini öldüren de katildir." Dedi Alev.
"Elif? Sen bir şey söylemedin... Sence kimdir katil?" Dedi vurgulayarak Asya.
Gözlerimi kısarak bakmaya başladım.
"Ne demek istiyorsun?" Dedim gözlerimi devirerek.
"Sen hiç cinayet işlemedin mi?" Dedi gözlerini kısarak.
"Ne cinayeti be... ne saçmalıyorsun?" Dedim sesim titreyerek.
"Çocuklar sakin olun." Diyerek bizi sakinleştirmeye çalıştı edebiyyat hocası.
Her şeyi biliyor. Ne yapacağım? Ya ağzından bi şey kaçırırsa? Biterim o zaman.1 saat sonra...
Ders çıkışı Kerem'le Alev'i sarılarak arabaya doğru giderken gördüm. O an da Sinan arkamdan kollarını boynuma atarak...
"Nereye böyle?" Dedi gülümseyerek.
"Hiç eve gidiyorum. Sen nereye?"
"Eve bende... Ne dinliyorsun?" Diyerek kulaklığımın tekini kendi kulağına taktı.Bul beni, kaybolmuşum
İzim silinmiş, dilim suskun, susmuşum
Bak bana, mahvolmuşum
Senden kendimi almayı unutmuşum..."Harbi mi?" Dedi şaşırmış bi tavirla.
"Ne harbi mi?"
"Seviyor musun bu şarkıyı?"
"Evet... seviyorum." Dedim gülümseyerek.
"Seni bi yere götüreceğim." Dedi telaşla.
"Nereye?"
"Sorma bi şey gel hadi." Dedi kolumdan tutup koşarak. 1 saat sonra varmıştık.
Gözlerimi elleri ile kapatarak beni arabadan indirdi.
"Nereye gidiyoruz Sinan?"
"Sabırlı ol..."
Gözlerimi açtığında bir tepedeydik. Yemyeşil bir tepede.
"Sinan... Burası çok güzel." Dedim Sinan'a sarılarak.
"Şarkı söyleyelim mi?"
"Hadi canim... Gerçekten mi?" Dedim ellerimle yüzümü kapatarak.Ne kâğıt kalemsiz olmayı bilir diye şarkıya başladı...
Ne de ben sensiz kalmayı diye devam ettirdim. Sonra sırayla söylemeye başladık.
Neden bir dert biter, diğeri gelir?
Ateştir bu, iyi bilir yakmayı...Bir birimize bakarak güldük sonra yine devam ettik.
Kuşları anladım da
Senin kanatların yok, nasıl uçtun da gittin?
Kırık cam misali hatalarım acıtır
Seni böyle mi kaybettim?Bul beni, kaybolmuşum
İzim silinmiş, dilim suskun, susmuşum
Bak bana, mahvolmuşum
Senden kendimi almayı unutmuşum...Gözlerim dolmuş bi şekilde Sinan'a sarılarak... "Seni seviyorum." Dedim.
"Bende seni seviyorum Elif'im."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet
Teen Fiction"Bu son." "Bu son değil." "Bu kez gerçekten son..." "Bu son değil."