Bir gün herkes gider ve o gün yapayalnız kalır insan. Kimse olmaz o,zaman. Ne arkadaşlar, ne aile...
Bazen insanlar anlamaz seni... Kaçmak istersin... Kaçip kurtulmak istersin ama yapamazsın çünkü insanlar seçmediği hayatlara mahkumdur. Acı verir insana sevdiği birini kayp etmek. Bazen arkadaşlar gider, dostlar gider, insanlar gider... Aile bile gider ama anılar hep kalır... Onlar gitmez ve o, anılar insanı mahv eder. Bazen çekip gitmek istersin... Bazen kurtulmak istersin... Bazen yalnız olmak istersin ve bunun çözümünü uyuda bulursun. Uyursun fakat kalktığın an yine aynı şeyler tekrarlanır. Kimsenin değişmediğini sadece zamanın geçtiğini fark edersin. Bu ne kadar da acı verici bi şey."Alo... Elif... fotorafları yarın polise vereceğim. Haberin olsun dedim." Dedi umursamazca.
"Saçmalama Murat... Yapamazsın..." Dedim korkuyla.
"Öyle mi dersin?" Dedi alay eder gibi.
"Murat yapma..."
"Neden? Kerem kurtarmaz mı seni?"
"Yeter artık yeter... Kendini Kerem'le kıyaslama. Sen hiç bir zaman Kerem olamayacaksın." Dedim ağlayarak.
"Hâlâ onu seviyorsun..." Dedi Murat öfkeyle.
"Evet... Evet... Kerem senden daha iyi, daha yakışıklı, daha anlayışlı, daha güzel seviyor, daha işte her şeyin en iyisi Kerem." Dedim bi anlık öfkeyle.
"Öyle mi? Pekâla o, zaman o seni kurtarır." Dedi derin nefes alarak. Murat'ın damarına çok fena basmıştım.
Sinirli olduğunu ses tonundan anlaya biliyordum.
"Murat bak lütfen... Lütfen yapma."
"Tamam... Tamam peki... o, zaman bu söylediklerinin bedelini Kerem ödesin ne dersin?" Dedi sinirle.
"Murat saçmalama. Ne diyorsun sen ya?." Dediğimde telefonu kapattı.2 saat sonra...
Asya ile birlikte sınıfa geçerken kapının önünde Kerem'i gördüm.
"Naber sevgilim?" Dedi boynuna sarılarak.
"Iyidir... sen?" Dedi solgun bi tavırla.
"Bi şey mi oldu?" Dedim endişeyle.
"Hayır ne olacak ya sadece Murat benimle konuşmak istemiş... Önemliymiş... merak ediyorum ne diyecek diye." Dedi elleriyle saçımı okşayarak.
"Anladım... Bahçeye mi gidiyorsun?"
"Evet... Sen sınıfa geç ben geleceğim."
"Tamam." Dedim yüzünden öperek.
Sınıfa geçip yerime oturdum. 10 dakika sonra Kerem'in telefonunun çaldığını gördüm. Baktığımda 'annem arıyor' yazıyordu. Önemli bi şey olduğunu düşünerek telefonu alıp Kerem'e götürmek için sınıftan ayrıldım."Beni neden çağırdın Murat?" Dedim gözlerimi kısarak.
"Tek sorumlusu sensin bu hâlimizin biliyorsun değil mi?" Dedi öfkeyle.
"Ne sorumlusu? Doğru düzgün anlat lan." Dedim sesimi yükselterek.
"Elif'i aldın benden... Hep önüme geçtin. Sahip olduklarımı kıskandın dimi lan?"
Diyerek bağırdı.
"Ne diyorsun oğlum?" Dedim şaşkınlıkla.
"Bu gun bitecek her şey." Diyerek cebindeki bıçağı çıkararak, vücuduma sapladı. Öylece dondum kaldım... Önce kalbim sıkıştı...
"Kereem..." diye bağırdı Elif. Okulun önünde duran Alevi gördüm.Sanki kalbim duracak gibiydi. Sanki rüya görüyordum. Gözlerimin önünde Kerem bıcaklandı. Hemen ona doğru koştum. Benimle birlikte Elif'te Kerem'e doğru koşuyordu.
"Kerem... Kerem.... Murat ne yaptın?" Diye bağırıyordu Elif. Bağıra çağıra ağlıyordu. Bense ağlayamıyordum. Gözlerimden yaşlar akmıyordu. Başını dizlerime koydum. "Kerem... Dayan... iyi olacaksın... Kerem... Ya ambulansı arayın." Diye acılar için de bağırıyordum. Neredeyse bütün okul başımıza toplanmıştı. Neredeyse 10 dakika sonra ambulans seslerini duyduk. Gözlerimnen yaşlar akmaz oldu. Içimde fırtınalar koparken dışım sessizdi. Elif Kerem'in başında ağlayarak konuşurken, Kerem bana bakarak...
"Seni seviyorum Alev." Dedi ve gözlerini kapattı. İşte o an başına sarılıp bağırdım. Öylece donup kalmıştı Elif. Şok içindeydi. Kerem'i hastaneye kaldırdık. Sinan ve Asya da bizimle geldi... Ama Murat yoktu ortalıkta."Murat'ı aradım ama ulaşılmıyor." Dedi Asya.
"Sence şu an Murat'ın sırası mı Asya?" Dedi Elif göz yaşlarını silerek.
"Bağırma bana. Senin de ne halt olduğunu biliyoruz." Dedi başını sallayarak.
"Sakin kizlar şu an ne yeri ne de sırası." Diyerek ortalığı sakinleştirmeye çalıştı Sinan. Bir buçuk saat sonra doktor ameliyyattan çıkarak... Herkes heyecanla o kelimeyi bekliyordu... 'Yaşıyor.'
"Durum nasıl?" Dedi Sinan heyecanla.
"Iyi olacak değil mi?" Dedim ağlayarak. Doktor "Başınız sağ olsun" Dediği an yıkıldım. Şok içindeydim. Anamıyordum. Algılayamıyordum. O an Elif'in çığlığıyla kendime geldim ve sessizce gözümden akan yaşları izledim. Kerem'in cansız bedenini gördüğüm de dizlerimin üzerinie çöküp ağlamaya, bağırmaya başladım.O an gözlerimin önünden geçti tüm yıllarımız. Kerem'le sevgili olduğum yıllar geçti gözümün önünden...
O, gitar çalıyordu... Bende şarkı söylüyordum.Niye baktın dargın dargın?
Neşene ilаhlаr gibi tаptım
Niye bаktın dаrgın dаrgın?"Elif tamam yeter bu kadar." Diyordu Kerem gülerek.
"Ne o kıskandın mı senden iyi söylüyorum diye?" Dedim gülerek.
"Gerçekten mi?" Dedi haykırarak.Bi an da gözlerimi açtım ve hastanede olduğumu hatırladım Yutkunamıyordum. Beynim ve kalbim bi savaşta gibiydi. Gözlerim öylece donup kalan Asya'yı ve bana sarılan beni sakinleştirmeye çalışan Sinan'ı gördü bi an da. Biz çığlıklar için de aglarken... Reyhan teyzeyi gördüm...
"Oğlum nerede?" Dedi şok içinde.
"Reyhan teyze..." Dedim ağlamamı durduramadan.
"Neden ağlıyorsun Elif? Niye ağlıyorsunuz.?" Dedi gözlerinden yaşlar akarken... kollarımdan tutarak beni kaldırdı... "Kızım oğlum nerede anlatsana..." Diyordu ağlayarak.
"Reyhan teyze Kerem..." Dedi Asya gözlerinden yaşlar akarken... O sırada Kerem'in cansız bedenini odadan çıkardılar. Reyhan teyze o an yıkıldı...
"Oğlum..." Diyerek bağırdı. Bu dünyada en acı şey bi annenin feryadıdır.Bazen gider gitmez dediklerimiz. Bizi öylece ortada bırakır gider... Yada biri alır götürür onu sizden... Aldi bizden Kerem'i Murat. Murat sadece Kerem'in katili değil. Murat yaraladığı kalplerin de katilidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet
Teen Fiction"Bu son." "Bu son değil." "Bu kez gerçekten son..." "Bu son değil."