Bazen yolun sonuna gelmişsindir... Fakat fark edemiyorsundur. Her zaman yanımda olur dediğin insanlar bile seni bırakır bir gün. İçimde bir yerlerde hâlâ Kerem var... Beni bıraktı... Ya da buna mecbur kaldı. Peki annem? Annem nerede? Beni merak ediyor mu? Peki ya babam? O nerede? Beni hiç mi sevmedi? Acaba Sinan ne yapıyor? Benim hakkımda neler düşünüyordur şimdi...
Onu bulmalıyım. Onu bulmam gerek. Neden bilmiyorum ama ona istemsizce bağlanıyorum. Sinan'ı merak ediyorum. Onu özlüyorum. Sanki içten içe ona özlem duyuyorum. Telefonu elime alıp tereddütle numarayı yazdım. Sinan'ı arıyordum. Ona ihtiyacim vardı. Çalıyordu ama açmıyordu...2 gün geçmişti... Asya'nın ölümünün üzerinden 2 gün geçmişti. Evet Asya öldü. Bu ne biçim son böyle? Neden? Neden öldü? Elif neredeydi? Kerem... Kerem'i kaybettik... Murat... Murat ortalarda yok. Asya öldükten sonra yine kayboldu. Bu doğru değil. Böyle olmaması lazım. Benim Elif'i bulmam lazım. Ama nasıl? Bunları düşünürken telefonum çalmaya başladı.
"Bilinmeyen numara"
Belki Eliftir diye hemen açtım.
"Alo? Kimdiniz?" Dedim burnumu çekerek.
"Sinan..." dedi telefonun diğer tarafındakı sesi tanıdık olan biri... Elif.
"Sinan bak biliyorum o konu hakkında kafan karışık ama beni dinlemen gerekiyor." Dedi hızlıca.
"Elif... buluşalım... buluşalım ve konuşalım." Dedim solgun bi şekilde.
"Tamam... tamam buluşalım."
"Olmaz. Herkes seni arıyor. Polisler seni arıyor. Yerini söyle geleyim oraya."
"Konum atıyorum." Dedi ve kapattı.
"Sinan..?" Diye bi ses yükseldi arkamdan. Arkamı döndüğümde ağlamaktan gözleri kızarmış Alev'i gördüm.
"Alev iyi misin?" Dedim kaşlarımı çatarak.
"Nasıl iyi olayım ki? Kerem yok... Babam yok... Asya..." birden ağlamaya başlayınca Alev'i kolundan tutup kendime çekerek sarıldım.
"Tamam... tamam ağlama iyi olacaksin." Dedim sakinleştirmeye çalışır gibi. Başını kaldırıp... "Elif'in nerede olduğunu biliyor musun?" Dediğinde gözlerimi kaçırdım. Ve "Hayır..." Dedim.
Kaşlarını çatarak gözlerime baktı.
"Tamam haber alırsan bana da söyle.1 saat sonra yazlık evine geldim. 2. Kattan bana bakan Elifi gördüğümde hızlıca eve girdim.
"Sinan..." diye boynuma atladı Elif.
"Neden yaptın? Niye herşeyi mahv ettin?" Dedim kaşlarımı çatarak.
"Kızgındım tamam mı. Kerem'i öldürdü."
"Kerem'i hâlâ seviyor musun?" Dedim titrek sesimle.
"Hayır sevmiyorum. Ama onca yılı tek seferde unutamam."
"Her yerde aranıyorsun... Birini öldürmeyi nasıl göze ala bilirsinki?" Dedim bağırarak. O kadar öfkeliydim ki...
"Özür dilerim... Ama ben Asya'yı öldürmeseydim herşeyi anlatacaktı... Aylin'i öldürdüğümü anlatacaktı. Ama kimse bilmiyor kimse bilmiyor herşey istemeden oldu. Ben bilerek kimseye zarar vermedim." Dedi öfkeyle isyan ederek.
"Bi dakika... Aylin'i sen mi öldürdün?" Dedim şok içindeyken. O an konuşamadı. Elif şok içinde gözlerime bakıyordu. Evet o yapmıştı. O öldürdü. Ama neden?
"Sinan..."
"Neden?" Dedi kafasını sallayarak.
"Ben... Özür dilerim." Diyerek ağlamaya başladı.
"Nasıl yaparsın?" Tam o sırada polisler bi anda eve daldılar. Ne olduğunu anlamadan her şey gözümün önünden geçti sanki. Polisler Elif'in kolundan çekiştirerek arabaya doğru götürdüler.
"Elif... Elif yanındayım korkma tamam mı?" Diyerek şok içinde arkasından baktım.
"Hapse girsem beni bekler misin?" Dedi ağlayarak.
"Bir ömür..."
"Bu son..." dedi gözlerinden yaşlar akarken.
"Bu son değil." Dedim kafamı sallayarak.Sonra Alevi gördüm kapının önünde bana bakıyordu. Bana yakalaşan adımlarla "Yalan söyledin." Dedi. Gözlerimi kısarak "Tuzak kurdun." Dedim.
"Benim gitmem gerek... Elif'in yanında olmam lazım." Diyerek arabaya atladım.
Yarım saat sonra Elif'le göz göze geldim.
Bi arabadaydı ve polisler arkasındaydı. N'aptı bu kız ya? Kaçmış mı yani? Sikeyim böyle işi. Polislerin arkasından Elif'e yetişmeğe çalışıyordum. Bu ne ya nereye getirdi bu kız bizi? Karanlık bir sokak... Eskimiş binalar ve sokak kedilerinden başka kimse yoktu. Arabaların durduğunu gördüğümde arabayı durdurup indim. Elif'in yalnız olmadığını gördüm. Yanında Murat vardı. Hızlıca önümüzdeki binaya doğru koşmaya başladılar. Polisler bağırmaya başladı.
"Durun artık yoksa ateş etmek zorunda kalacağım."
Çatıya çıktığımızda silahlar Murat ve Elif'e doğru tutulmuştu. Elif polislerin arkasından beni görüp ağlamaya başladı.
"Bakın yaklaşırsanız kızı aşağıya atarım." Diye bağırdı Murat, Elif'i kolundan tutarak.
"Bak çocuk sakın yapma." Diye yanıtladı polislerden biri.
"Elif..." diye bağırdım. Deliricektim.
"Sinan.... bu kez gerçekten son." Dedi gözlerinden yaşlar damlayarak.
"Hayır... Hayır. Bu son değil." Diye yavaştan bağırmaya başladığımda... Elif Murat'ın kollarından çıkarak kendini asağiya atdı. Polisler Murat'ı tutukladığı esnada şok içinde aşağıya bakıyordum. Elif'in cansız bedenin baş ucunda Alev'i gördüm donup kalmıştı. Ben de öyle. Bi anda gözüm kararmaya başladı. Sanki dizlerim tutmuyordu. Ayaklarim bedenimi kaldıramaz haldeydi. Aşağıya indiğimde Elif'e dokunamadan doktorlar onu almak için gelmişti.
"ÖLMÜŞ" diye seslendi doktorlardan biri. O kadar çaresizce bi durum ki. Elimden hiç bir şey gelmiyor. Ben bunları düşünürken bi araba geldi. Elif'in anne ve babası. Annesi feryat ediyordu resmen.
"Kızım... yapmaz o kendi canına kıymaz o... kimseye zarar vermez benim kızım. Hayır hayır. Ölmedi.... ölemez benim kızım." Diyerek bağırmaya başladı.O gece uyuyamadım ve sonraki gecede ve diğer gecede. Elif'in öldüğünü kaldıramıyordum. Sonra bi gece Elif'in sevdiği sarkılardan birini açtım. Sarkıda şöyle diyordu.
Bir gönül davası anlatsam ağlarsın
Şişelere deniz koy gemiler batsınDurdurdum şarkıyı. Gözlerimden akan iki - üç damladan sonra yeniden açtım ve mırıldanmaya başladım.
Bir gönül davası anlatsam ağlarsın
Şişelere deniz koy gemiler batsın boğazımıza.Böyle bitmemesi gerekiyordu. Böyle olmaması lazımdı. Tek bi şeyden eminim ki bir daha hayatıma bi kız almayacağım. Sana yemin olsun Elif senden başkasını hayatıma alırsam şerefsizim kızım. Sen gittin, ben bittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet
Teen Fiction"Bu son." "Bu son değil." "Bu kez gerçekten son..." "Bu son değil."