"Saye hanım konuşabilir miyiz acaba?"diyerek bana seslenen velime döndüm.
"Buyrun Nevra hanım."dedim.
"Aylin bazı günler okula gelmek istemiyor. Bir sorun var mı?"
"Bir sorun yok, bu yaşta ki çocuklar için çok doğal bir durum. Küçük yaşta okula gitmek onlar için biraz sıkıcı bir durum olabiliyor. Arkadaşları ile eğlenmeye başlayınca alışır ama alışamazsa tekrar durumuna bakarız. İçiniz rahat olsun."dedim ve tebessüm ettim.
"Teşekkür ederiz."
"Rica ederim görüşmek üzere."dedim ve okuldan çıktım.
Telefonum çalmaya başlayınca köşe de ki banka oturup çantamdan telefonumu çıkardım.
"Efendim güzelim."dedim kardeşim Ayza aramıştı.
"Abla nasılsın?"dedi sesi stresli geliyordu.
"İyiyim ablam sen nasılsın?"dedim.
"Eh işte."
"Neden eh işte. Noldu?"
"Abim. Arzen aşiretinin kızını kaçırmış."dedi.
"Anlamadım Ayza."dedim. Gerçekten anlamamıştım.
Abimin hayatında birinin olduğunu biliyordum tabi ki de. Ama Arzen aşiretinden olduğunu ve kaçırdığını bilmiyordum!
"Kaçırmış abla. Beni vericekler. İstemiyorum abla. Ben okumak istiyorum. Evlenmek değil."
"Merak etme ablacım geliyorum ben. Babama söyle geldiğimi kimse kimseye verilmiyor."
"Abla dinlemez."
"Dinletirim ablacım hadi kapat geliyorum."dedim ve telefonu kapatıp en yakın saate uçak bileti baktım. Kendi canımdan olucak olsam bile Ayzanın o yaşında biriyle evlenmesine izin veremem. Daha on yedi yaşında. Reşit bile değildi.
_____________________
Doğup büyüdüğüm şehire gelmiştim. Reşit olduğum gibi töre mevzuları yüzünden başka bir şehire yollamışlardı beni. İlk zamanlar çok zordu. Her gece başımı yastığa koyduğum gibi gözlerimden yaşlar firar ediyordu. Tabi ki bir süre sonra alışmıştım. Ailemde bensizliğe alışmıştı.Küçüklüğümün geçtiği büyük taştan konağa kafamı kaldırıp baktım.
"Hanımım hoşgeldiniz."diyerek yanıma gelen adama kafamı çevirdim. Baran abiydi. Babamın yardımcısı.
"Hoşbulduk Baran abi. Devran ağa nerede?"diyerek babamı sordum.
"Konaktadır hanımım."dedi konağın kapısını açarak içeriye geçmemi bekledi.
"Teşekkürler Baran abi."dedim ve gözlerimi büyük, çiçeklerin olduğu avluya çevirdim. Hâlâ aynıydı. Küçükken de bir sürü çiçek ekerdik. Herkes çiçek kız olarak bilirdi beni çiçek sevdam yüzünden.
"Devran ağa..."dedim avluda ki tekli koltukta elinde ki gazeteyi okuyan babama.
Şaşkın gözleri ile kafasını gazeteden kaldırıp bana çevirdi. "Sayem..."dedi yanında duran bastonundan yardım alarak ayağa kalktı. "ne işin vardır senin burda?"diye sordu tek kaşını kaldırarak.
"Ne işim mi var. Ayzanın başı boş kalmış gördüğüm üzere. Kız daha reşit bile değil! Ne evliliği kafayı mı yediniz! Senin oğlunun yaptığı hatayı küçücük kız mı ödeyecek?"dedim ve dik duruşumdan ödün vermedim.
"O sesini düşür hele. Karşında baban vardır. Arkadaşın değil."dedi ve bastonunu sertçe yere vurdu.
Korksam bile ona belli etmedim. "Baba da baba olsa. Küçücük kızı evlendirmek nedir!"
"Sana mı düştü karar vermek!"
"Bana düştü. Gördüğüm üzere babası çok sağlıklı fikirler veremiyor. Annesi ölmüş olabilir ama ablası hâlâ hayatta Devran ağa. Ve ben hayatta olduğum sürece ona kimse istemediği şeyi yaptıramaz."
Sesimize Babamın diğer eşi ve çocukları da çıkmıştı. Sinema izler gibi izliyorlardı. "Abla."diyen Ayzanın sesini duyunca kafamı sesin geldiği yöne çevirdim.
Beni gördüğü gibi taş merdivenleri koşarak inmeye başladı. Hemen kollarıma atlamıştı. "çok özlemişim..."
__________________________
Selamlar!!!!
Yeni kurgum berdel töre tarzı uzun bir kurgu olucak.Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen hayalet okuyucu olarak kalmayın.
Instagram: Mahinevinizzz