Prenses Celestia çok düşünceliydi, son birkaç haftadır hep bir şeyler ters gidiyordu. Pony'ler arasında kargaşa baş gösteriyor, düzen alt üst oluyordu. Discord ise hala esirdi, nasıl böyle kargaşalar ortaya çıkıyor anlamış değildi. Bir de üstüne üstlük kız kardeşi Luna her gün Ay'ı yükseltmeyi unutuyor, kargaşayı daha da körüklüyordu. Saat gece on olmasına rağmen, şu an bile hava günlük güneşlikti.
"Gidin ve Prenses Luna'yı bulun." diye emretti muhafızlara. Birkaçı hemen harekete geçti. Celestia'nın başka çaresi yoktu, eğer Luna her gün böyle kargaşa meydana getirecekse, Celestia'nın Ay'ı yükseltme işini devralması gerekiyordu.
Birkaç dakika sonra, Luna yanındaki muhafızlarla birlikte geniş salona girdi. Gözlerinde her zamanki gibi muzip bir parıltı vardı. "Luna," dedi Celestia büyük bir ciddiyetle. "Bugün de geç kaldın."
Luna sanki aniden hatasını fark etmiş gibi dehşete düştü. "Be-Ben özür dilerim Tia, sadece oyun oynamaya biraz dalmıştım ve-"
"Üzgünüm Luna, ne yazık ki Ay'ı yükseltme işini devralmam gerekiyor."
Luna'nın lacivert gözleri dehşetle açıldı. "Ama... Ama ben ne olacağım?"
Celestia sanki ağlamamak için kendini zor tutuyormuş gibi gözlerini sımsıkı kapattı. "Üzgünüm Luna, ama seni başka bir yere göndermeliyim -başka bir dünyaya. Bir süreliğine benim için orayı kontrol etmen gerekiyor..."
"Beni sürüyor musun?!" diye dehşetle haykırdı Luna. "Hayır, bu-bunu yapamazsın..." diye kekeledi, sesi sonlara doğru duyulamayacak kadar kısıklaşmıştı.
"Aslına bakarsan, evet yapabilir."
Salonun karanlık bir köşesinden gelen erkek sesi, iki kız kardeşin konuşmasını böldü. "Sarayda güven eksikliği... Bak işte bu çok hoşuma gitti..."
Karanlıktan çıkan silüet, tavandaki avizenin ışığıyla aydınlanarak iki kız kardeşe doğru ilerledi. Ama sanki Celestia ve muhafızlar onu göremiyor gibiydi, sadece Luna onun farkına varmıştı.
"Gitmen gerekiyor, Luna." dedi Celestia kesin bir sesle. Luna korkuyla kız kardeşine baktı. Onun gülmesini; şaka yaptığını, yüzünün halini görmesi gerektiğini söylemesini bekledi, ama Celestia hala çok ciddiydi. Luna başını hafifçe öne eğerek portala doğru yürümeye başladı.
"Prenses Celestia, durun!"
Büyük bir gürültüyle içeri giren Pony, lacivert yelesini savura savura mermer zeminde koşarak iki kız kardeşin yanına geldi. Prenses Twilight Sparkle'ın yüzünde oluşan panik ifadesi, menekşe rengi gözlerindeki korkuyla bütünleşmişti.
"Prenses Celestia, bunu yapmayın. Eğer Prenses Luna'yı sürgün ederseniz Equestria'da daha büyük bir kargaşa meydana getirirsiniz. İzin verin Prenses Luna'nın bir şansı daha olsun."
"Şans mı? Hah, şansmış. Benim kitabımda şans geçmez çocuk. Sürülmesi gerekiyorsa, sürülür."
Odanın kenarındaki lacivert Pony, sanki ortamdaki negatif enerjiden zevk alıyormuş gibi memnuniyetle dilini dişlerinin üzerinde gezdirdi. Twilight Sparkle ise Pony'yi fark etmiş olacak, dehşetle geriye doğru sıçradı.
"O-Onu görebiliyor musun?" dedi Luna büyük bir şaşkınlıkla. Onu sadece kendisinin gördüğünü, hatta muhtemelen hayal ettiğini sanmıştı. Ancak bir hayali iki Pony görmezdi, değil mi?
Twilight Sparkle onaylarcasıma başını salladı. Prenses Celestia'nın da bir tepki vermesini bekliyordu, ama Prenses hiç de onu fark etmiş gibi değildi. Neler döndüğünü anlamaya çalışır gibi bir kız kardeşine, bir öğrencisine bakıyordu.
"Üzgünüm Twilight, kargaşaya daha fazla mahal veremem."
Prenses Celestia'nın gözleri aniden mat griye dönüştü, yüzü ifadesizleşti. Aynı zamanda odanın köşesindeki silüet de kıs kıs gülüyordu. Sanki kahkahasını bastırmaya çalışır gibiydi, Celestia'yı kontrol eder gibi toynağını şöyle bir savurduğu anda, Prenses'in gözleri fal taşı gibi açıldı, ve ifadesiz bir sesle o kelimeleri söyledi: "Sürülmesi gerekiyorsa, sürülür..."
Prenses Luna aniden havalandı, Twilight Sparkle onu yakalamaya çalıştı, ancak bir anda kendisinin de havalandığını fark etti.
"...ve gerekiyorsa, sen de onunla birlikte sürülürsün."
Prenses Twilight Sparkle'ın, portaldan geçmeden önce son duyduğu şey, lacivert Pony'nin kahkahasıydı.
***
Bu hikayeyi iki kişi yazıyoruz. aysglkrtls ve IlaydaYrl. Eğer hikayeyi çalan,kopyalayan, aynısını yazan, içeriği farklı bile olsa kurgusu aynı olan kitap görürseniz bize bildirmenizi veya şikayet etmenizi rica ederiz.Teşekkürler.
Merhaba millet! *bu yazar notunu watty'nin gıcıklığı yüzünden onuncuya yazıyor*
Görüşlerinizi belirtirseniz çok memnun oluruz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Colors of Rainbow|My Little Pony
Fanfiction"Onlar bizim zıttımız." dedi Twilight Sparkle sakince. "Onlar Uyumsuzluk'u temsil ediyor: Yalancılık, Yalnızlık, Kabalık, Açgözlülük, Negatiflik, Hainlik ve hepsini hem bir araya getiren hem de ayıran şey..." Luna derin bir nefes alarak Twilight'ın...