2/Double Rainbow

1.2K 92 119
                                    

-27 Aralık Salı, bir gün önce-

Rainbow Dash alarmından yükselen 'Awesome As I Wanna Be' şarkısıyla gözlerini açtı. Bu kadar geç yatmaktan vazgeçmeliydi, sabahları erimiş peynir gibi yığılıp kalıyordu.

Yüzünü yastığına gömerek elleriyle alarmını yokladı, tam şarkının favori kısmında alarmını kapatarak biraz daha uyumaya çalıştı, ancak şarkı bu sefer de telefonundan çalmaga başladı. Seslice söverek telefonuna uzandı, ekrandaki pembe saçlı kızın resmini görmesiyle iç geçirerek aramayı yanıtladı.

"Ne var Pinkie?"

"GÜNAYDIN DASHİE! Kalkmamış olduğunu düşündüm ve ben de dedim ki neden seni kendim kaldırmıyorum o yüzden şu an kapının önündeyim ve bence kapıyı açmalısın."

Pinkie Pie'ın sesi her zamanki gibi neşeli ve dinamikti, kelimeleri öyle hızlı bir şekilde telaffuz ediyordu ki Rainbow Dash her kelimenin beynini oyduğu gibi bir hisse kapılıyordu.

"Pinks, her sabah kapımın önüne gelmekten vazgeçmelisin." dedi Rainbow, yatağından kalkıp kapıya doğru ilerlerken. Kapının kolunu yakalayarak aramayı sonlandırdı, krem rengi kapının arkasından oldukça neşeli bir Pinkamena Diane Pie çıktığında, Rainbow Dash dengesini sabitleyerek Pinkie'nin üzerine atlamasını bekledi; bir kaç saniye sonra Pinkie tam da tahmin ettiği gibi pembe saçlarını adeta Rainbow Dash'e yedirerek ona sıkı sıkı sarıldı.

"Ben hazırlanırken sen neden beklemiyorsun?" diye bir soru yöneltti hiperaktif ve neşeli arkadaşına, Pinkie Pie onu başıyla onaylayarak oturma odasına geçip bir koltuğun üzerine oturdu.

Rainbow Dash rutin sabah aktivitelerini yapmaya başladı: Hızlı bir duş alarak gökkuşağı rengindeki saçlarını kuruttu, üzerine kalın, açık renkli bir kot pantolon ile gökkuşağı desenli bir kazak geçirdi. Mutfağa doğru seke seke ilerlerken, aynı zamanda gökkuşağı renklerindeki çoraplarını giymeye çalışıyordu.

Dolaptan mısır gevreğini alıp büyükçe bir kaseye döktü, sütle karıştırarak hızla yedi. Pinkie Pie'ın ufak dairesini kurcaladığını duyabiliyordu. Ufak salondan gelen tıkırtılar, Pinkie'nin ortalığı çok dağıtmamasını ummasına neden oldu, ortalığı toplamak için fazla tembeldi.

Kasesini masaya bırakarak Tank'e ayırdığı ufak köşeye doğru ilerledi, yaşlı ve havalı kaplumbağasının başını okşayarak ona yiyecek bir şeyler verdi.

"Hoşçakal ahbap, okuldan sonra görüşürüz."

Koltuğun üzerinde zıplayan Pinkie Pie'a doğru ilerleyerek kendinden rahatsız edici bir şekilde daha uzun olan hiperaktif arkadaşının sırtını dürtükledi.

"Pinkie, beni sabahın yedisinde kaldırdığına göre geç kalmak istemezsin muhtemelen?"

Pinkie Pie zıplamayı bırakıp ona döndü, kabarık kıvırcık saçları sırıtan tombul yüzünü çevreliyordu, gök mavisi gözleri neşeyle parıldıyordu. Üzerindeki mavi kazağı ve pembe taytı, kişiliği gibi oldukça canlı ve renkliydi.

"Tabii ki geç kalmak istemem şapşal!" dedi koltuktan inerken. Kenara koyduğu lacivert, yumuşak montunu üzerine geçirerek pembe çantasını sırtlandı. Rainbow Dash de askılığa astığı siyah montu üzerine geçirerek mavi çantasını sırtlandı, siyah parmaksız eldivenlerini ellerine geçirerek Pinkie Pie'ın arkasında kapıdan çıktı.

Pinkie Pie'ın taramalı tüfek gibi dizelediği kelimeleri dinlemeyerek, sessizce okula doğru ilerlemeye başladı.

Okula vardıklarında bir iki dersten sonra bıkmış bir şekilde kendini futbol sahasına attı ve o an dank etti. Hiç kimse etrafında toplanmamıştı! Gözleriyle etrafı taradığında kalabalık olan yere doğru hızla koştu ve insanları ittirerek kendine yol açtı. Ortada kendisi gibi gökkuşağı saçlı bir oğlan vardı. Kaşlarını çatarak açıklama beklercesine çocuğa baktı. O ise aldırmadan ayağında topu sektirmeye başladı. Alayla gülümseyerek en fazla ne kadar yapabileceğine baktı. Hah, kimse benim rekorumu geçemez. Dakikalar sonra 400'e ulaştığında bıkkınlıkla nefesini verdi. Arkasını dönüp uzaklaşacakken duyduğu sesle yerinde çakıldı kaldı:

"Sen Dash'i bile yenebilirsin! "

Hayatında bir kere bile bu cümleyi duymamıştı. Zaten duymakta hiç istememişti fakat şimdi sinirden kıpkırmızı olduğunu biliyordu. Yumruklarını sıkarak arkasını döndü.

"Maça var mısın!?"

Tüm sahada yankılanan oldukça yüksek sesine karşılık, tüm bakışlar ona döndü.

"Sen kimsin?"

Çocuğun alayla konuşması sinirlerini daha fazla bozmuştu. Şu an çocuğun kıçını AppleJack'in elma ağaçlarını tekmelediğinden daha sert tekmelemek için her şeyi yapardı.

"Ben Rainbow Dash. Bu okuldaki tüm takımların kaptanıyım."

"Ben de Rainbow Blitz. Evet, maça varım. Yenildiğinde ağlamanı görmek istiyorum."

Herkesin gülmeye başlamasıyla yanağının içini ısırarak arkasını döndü ve hazırlanmak üzere kabinlere ilerledi. Arkasından dalga geçtiklerini duyabiliyordu. Normalde olsa söylediklerini ona yedirebilirdi ama kozlarını maçta paylaşacaklardı. Şortunu ve tişörtünü giydikten sonra sahaya ilerledi. Blitz'in vücudunu sürdüğünü biliyordu ve bu onu fazlaca rahatsız ediyordu, topu Blitz'den kaparak ayağında sektirdi ve konuştu.

"Hadi başlayalım!"

***

"FAUL! "

"Hayır değil! "

"Blitz haklı, faul değil."

Hakemin de Blitz'in tarafını tutması adil değildi! 3 defa faul yapmıştı ve hakem hiç kart bile göstermemişti! Maç bittiğinde skor berbattı, kıl payı yenilmişti.
11-10 skor kesinlikle yanlıştı. Hızla Rainbow Blitz'in yanına ilerledi ve büyük bir sinirle onu ittirdi.

"Faul yaptın ve halâ yendim diyorsun!"

Arkasını döndü ve soyunma kabinlerine ilerledi. Duş aldıktan sonra kalın bir pantolon ve kalın, kendi işaretinin bulunduğu bir tunik giydi. Saçlarını kuruturken kendi ellerinden ayrı eller hissettiğinde Pinkie'nin geldiğini anlayarak ellerini çekti ve onun kurutmasına izin verdi, bittiğinde saçlarını tarayıp arkasını döndü ve çığlığı bastı. Arkasındaki Pinkie değil, uyuz mu uyuz Rainbow Blitz'di!

"Senin ne işin var burada!"

Rainbow Blitz pişkince gülümsediğinde, Şu an yanımda psikopat bir Pinkamena olmasını yeğlerdim, diye geçirdi içinden.

"Ağlamanı görmeye geldim."

Söylediği sözle Blitz gülümsemeyi kesti ve Dash hızla oradan ayrıldı.

"Senin gibi bir hilekâr için asla ağlamam!"

***

Ehem Ehem bir bölümün daha sonuna geldik ajdjfjjf. Neyse bölümün yarısını ben yarısını pofidik davşanım yazdı. Şu okuldan sonrasını ben yazdım ehe Her neyse belli olduğu üzere DashBlitz shipliyoruz. YAŞASIN SHİPİNG!
~İ.

*iç geçirir* İlayda'ya bu bilgilendirici notu için teşekkür ederek Kuyin'e yöneliyoruz djsbjs Multimedyada RD ve RB var. Ve kesinlikle, bu ikisine bayılıyorum. *gökkuşaklarını severim* Ha bu arada, COR'un ek kitabına da bakarsanız seviniriz, Colors of Friendship. Profilimizden bulabilirsiniz :3
~A.

Colors of Rainbow|My Little PonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin