Bölüm 9

369 13 0
                                    


"Sultan!" diye bağırdı Soner. "Sen onu nasıl öpersin?! Sen benimsin Sultan! Nasılsın böyle bir kahpelik yaparsın!"

Soner öyle bir bağırmıştı ki müziğin sesini bile bastırmıştı.

Soner hışımla Sultan'ın kolunu tutup çekiştirmeye başladığında, "Bırak lan kızı!" diye hırladım. Soner'in elini tutup ittim.

"Sen kimsin lan?!" diye bağırdı bana. "O benim nişanlım lan! Nişanlım!"

Alaylı bir kahkaha koptu boğazımdan.

"Ayrılacaksın! Siktir olup gideceksin hayatımızdan!"

Soner burnundan soluyarak üzerime yürüdü.

"Onu sana bırakacağımı mı düşünüyorsun gerçekten?! Onu asla sana kaptırmam!"

Soner, Sultan'ı ego meselesi yapmıştı. Onunla beraber olmasının başka bir amacı olmazdı.

"Bitsin artık bu işkence," dedi Sultan. Anında ona baktım.

"Ben seni sevemiyorum Soner! Çok denedim olmuyor!"

Zafer kazanmış bir ifadeyle dudaklarım kıvrıldı.

"Herkesin ne diyeceğini düşün Sultan!" diye çemkirdi Soner. "Sizin evinize girip çıktım! Seninle el ele yürüdüm! Arkandan ne diyeceklerini düşün!"

Soner'in Sultan'ı manipüle etmesine izin vermezdim.

"Merak etme! Kimse arkasından kötü birşey demez! Bir şerefsizden kurtuldu diye sevinirler onun adına!" dediğimde Soner burnundan güldü.

"O geceyi anlattın mı ona Sultan?!" diye sordu Soner.

Sultan'ın anında kaşları çatılmıştı.

"Samanlıkta geçirdiğimiz o muhteşem, hafızamdan silinmeyecek olan o geceden bahsettin mi?"

Sultan'ın vücudu titremeye başladığında benimde bedenim yay gibi gerilmişti.

"Sus!" dedi Sultan. Bana dönüp, "Yemin ederim hiçbir şey olmadı." Ona inanmam için yalvaran gözlerle bakıyordu.

"Sen kirlenmiş bir kızsın! Namusunu temizlemek için benimle evlenmekten başka çaren var mı sanıyorsun? Şu herifi öptün diye seninle evleneceğini mi düşünüyorsun?"

Sultan hıçkırıklara boğulduğunda daha fazla sinirlerime hakim olamadım. Soner'in yüzüne bir yumruk geçirdiğimde yere düştü. Hıncımı alamamanın verdiği duygu yüküyle üzerine yürüdüm ve yerde acıyla kıvranan Soner'in yüzüne ard arda yumruklarımı savurmaya başladım.

"Burada namussuz olan tek kişi sensin!" diye bağırdım, yüzüne bur yumruk daha geçirdim.

Etrafımıza insanlar üşüşmüştü, beni Soner'den ayırmaya çalışan Osman, "Canberk dur artık, öldüreceksin!" diye bağırıyordu.

Algım yok olmuştu, sadece içimdeki öfkeyi hissediyordum.

"Bırak!" diye bağırdım.

Soner burnunu tutarak ayağa kalktı.

"On kocaya gitse!" diye bağırdım. "On tane çocuğu olsa bile alırım ben onu! Onun namusuna dil uzatamazsın!"

Soner gür bir kahkaha patlattığında Sultan'a baktı. Sultan duvara sinmiş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

"Eğer buradan benim elimi tutup gitmezsen çok kötü olur sevgilim!" diye tehtitkarca konuştu.

Sultan'a baktığımda Soner'e doğru bir adım attığını gördüm.

"Sakın!" diye bağırdım. "Seni manipüle etmesine müsade etme!"

Derin, Sultan'ın kolunu tutmuştu. Sultan hışımla kolunu kurtardı.

Soner'e doğru yürüdü, tam önünde durdu. Soner'in yüzüne hınzır bir ifade yerleşti. Elini Sultan'a doğru uzattı.

"Herşeyi unutmaya hazırım sevgilim..." dedi.

Beni tutan Osman'ı itmeye çalışılıyordum. Sultan onunla gidemezdi.

Tok bir ses duyuldu önce ardından Soner'in yüzüne sağa düşmüştü.

"Senden nefret ediyorum!" diye bağırdı Sultan.

"Pişman edeceğim!" diyerek parmağını salladı Soner. "İkinizide çok pişman edeceğim!"

Soner arkasına dönüp mekandan çıkmaya çalışırken bende Osman'dan kurtulmuş Sultan'a doğru koşmuştum.

Bedenini kendime çektiğimde kokusu buram buram burnuma doldu.

"Ne bakıyorsunuz?! Dağılın!" diye bağırdı Osman. Kalabalık, olduğumuz yeri terk ederken Sultan'ın ağlayışları iç çekişlere dönüşmüştü.

"Birşey olmadı," diye fısıldadı. "Sana yemin ediyorum yalan söylüyor..."

Sultan'ın çenesinden tutup bana bakmasını sağladım.

"Biliyorum güzelim," dediğimde zorda olsa gülümsemişti.

"Burdan artık çıkalım," dedi Derin.

Hepimiz onu onaylayarak çıkış kapısına yürümeye başladık. Sultan yavru bir ceylan misali titriyordu, Soner şerefsizinin lafları bünyesinde ağır hasara yol açmıştı.

Sultan'la evlenmeyi ne kadar ego meselesi yaptığı ortadaydı, bana kaptırmamak için iftiraya bile başvurmuştu.

"Sen o şerefsizin laflarını asla kafana takma," dedi Osman. "Birdaha bizim köye de adımını atamaz merak etme."

Sultan burukça gülümsedi. Geldiğimiz mekan plaja çok yakındı, biraz deniz havası almak için buralarda dolaşma kararı almıştık.

Osman'la Derin bizim önümüzden yürüyorlardı.

"Sen ne zaman gideceksin?" diye sordu pat diye Sultan.

"Hiçbir yere gitmiyorum, hep senin yanında kalacağım," dediğimde şaşırmıştı.

"Bakma öyle, ciddiyim," dediğimde kafasını ağır ağır salladı.

"Yurt dışına gideceğini duydum."

Boğazıma bir yumru oturmuştu, def etmek için derince yutkundum.

"Artık gitmek istemiyorum," dedim. "Balıkesir'de çalışma kararı aldım."

Bu fikri birkaç gündür düşünüyordum. Yurt dışına gitmek ne kadar hayalim olsa da şuan için erteleyebilirdim.

"İlerde ikimiz gideriz belki, olur mu?"

Sultan'ın birden yüzü düştü.

"Çocukken İstanbul'u benimle birlikte keşfetmek istediğini söylerdin." dedi boğuk bir sesle.

"Bütün sözlerimi bir bir tutacağım."

Baktı bana, gözleri parıldamıştı.

"Madem merkeze geldik, sana pamuk şekeri almadan dönmeyeceğiz."

Kahkaha attığında bu fikri sevdiğini anlamıştım.

"Artık pamuk şekerini seviyorsun değil mi?" diye sordum, cevabını sabırsızla bekliyordum.

"Pamuk şekerini sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim," dedi bakışlarında ki o imayla.





Bölümü nasıl buldunuz?
Yorum ve oylarınız beni gerçekten çok motive ediyor.
Gitmeden önce birşey eklemek istiyorum, yeni bir kurguya başladım. 'Gölgenin içinde'
Kalemimi beğendiyseniz ona da göz atın derim.

Çiçek gibi bir gün geçirmeniz dileğiyle 🌸

Hepinizi kucak dolusu öpüyorum.

Yeni bölümde görüşmek üzere.

YARIM ELMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin