Bölüm 14

368 12 0
                                    


Gelmeseydim buralara, arar bulur muydun beni yine?

Duygusal bir şarkıya denk geldiğimde hep kendime şunu sorardım, bu şarkıları nasıl bir ruh haliyle, nasıl bir duyguyla yazıyorlar.

Şimdi anlıyorum, Sultan'a aşık olduğum andan beri içimde ona söyleyemediğim kelimeleri bir kağıda aktarsam eminim ki ortaya mükemmel satırlar çıkarırdım.

Zaten aşk dediğimiz duygu sayesinde ortaya çıkmıyor mu o mükemmel şarkılar, o harikulade şiirler...

Çok karışık duygular içindeyim, hiçbir şeye yetemiyorum, tam anlamıyla çözemiyorum.

Dünden beri Derin'in yüzünü görmemek için köşe bucak kaçıyorum. Bugün Sultan'ı son bir kez görmek istediğimi söyledim, başta itiraz etsede yoğun ısrarım neticesinde kabul etti.

Buradan gittikten sonra onunla tekrardan birlikte olacağımı düşünüyor, bırak onunla birlikte olmayı aynı havayı solumaya tahammülüm yok.

Nasıl bu noktaya geldi bilmiyorum, nasıl işler çığrından çıktı bilmiyorum.

Sultan benim çocukluğumdu, en güzel çağlarımdı, benim ay tenli kızımdı, en önemlisi benim sevgilimdi...

Bu olaylar olmasaydı ona benim sevgilim olur musun diyecektim. Diyemedim, dedirtmediler.

Dün bana sevgilim dediği an karşılık veremedim, donup kaldım, en güzel cümlelerimi ona saklarken kelimelerimi çaldılar.

Bütün dünya bize karşı çıksa da elinden tutmaya hazırdım, Soner'in tehtidine boyun eğdim.

Bencillik miydi bu?

Korkaklık mıydı?

Siz olsaydınız ne yapardınız?

Boğuluyorum, kurtulmak için çırpınıyorum, olmuyor arkadaşlar, yapamıyorum.

Telefonum çaldığında sigaramdan bir duman daha çekip küllükte söndürdüm. Sultan'ın aradığını düşünerek cebimdeki telefonu çıkardım.

Arayan kişiyi görünce bir umutla açtım telefonu.

"Lütfen olumlu birşey söyle..." dedim yalvarırcasına.

Telefonun ucundan derin bir nefes sesi duydum.

"Çok isterdim kardeşim ama haberler iyi değil. Hiçbir şey bulamadım."

Kahretsin! Filmlerde böyle olmaz mıydı? Birini araştırır ve onun hakkında eline bir koz geçirirdin.

"Biraz daha araştır, bu benim için çok önemli Tayfun."

Derin bir nefes sesi daha duydum.

"Tamam kardeşim, birşey bulduğum an sana dönüş yapacağım."

Telefon kapandığında hırsla cebime soktum.

"Sikeyim böyle işi!"

"Canberk!" diye kızgın sesiyle bana seslenen babama baktım. "Neler oluyor?!"

Ne olmuyordu ki, sıradan bir yaşantısı olan biriyken, çukura gömülmüş, debeleniyordum.

"Birşey olduğu yok baba," dedim üzerime gelmemesini umarken.

"Seni hiç böyle görmedim evlat," dedi babam sevecen bir tonda. "Mutsuzsun."

"Çaresizim..." diye mırıldandım.

Babam duydu mu bilmiyorum, yanıma gelip oturduğunda elini omzuma koydu.

"Herşeyin çaresi vardır oğlum, yeter ki umudunu yitirme."

YARIM ELMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin