11. Bölüm; Tecrübe

23 12 0
                                    

Gecenin yarısında, aklını dolduran derin düşüncelerini bir kenara atan Gece, özenle yazdığı mektubunu karşısında duran çalışma masasının üzerine koydu, hemen bulunmamalıydı mektubu. Mektubun üzerine örttüğü kitabı ona Anıl almıştı. Ay ışığının vurduğu odada, dolan gözlerini hala üzerinde olan okul formasıyla silerken düşündüğü tek şey Anıl ve Anıl'ın onun için ve kandırılmasına, cezasınının azaltabilse bile Gece'nin üzerine suç yıkılmaması için susmasıydı. Gece ise, içten içe Yankı'nın hem Anıl'ı hem kendisi kandırdığını bilse de eğer Anıl'ın kısmen masum olduğunu söylerse kendisinin de bu suçun altında ezileceğini bildiği için, ruhu buna her ne kadar izin vermese bile susuyordu, susmak zorundaydı. Artık bunu yaşamak istemiyordu, aradan geçen yalnızca 2 haftalık süre zarfı bile Gece'ye çok gelmişti, boğuluyormuş gibi hissediyordu kendini bunca karmaşanın arasında. Bu dünyadan, kimsenin haberi olmadan gitmek istiyordu, görünmez olmak, yok olmak istiyordu. Bu yaşadığı azabı, içinde kaldığı dipsiz kuyuyu kendi isteğiyle yıkacaktı, azabını kendi isteğiyle bitirecekti. Ateş ile Poyraz'ı, tanıdığı herkesi ve daha önemlisi, kendini ve ailesini daha fazla kandırmak istemiyordu. İçindeki küçük çocuk ona yapmamasını söylese de kendini, iradesini tutamıyordu artık. Elleri kendi kontrolünün dışında, isteyip istemediğini bile bilmeden yumuşak elleri baş ucunun çekmecesine gitti. Çekmeceyi karıştırmaya başladı, elleri sonunda yıllar önce üşüttüğünde ailesinin ona aldığı ve asla bitiremediği, ilaç paketini bulmuştu. Paket ona bakıyordu sanki. Yavaşça paketi açtı, çıkan o ses bile onu irkmeyi başarmıştı. Avcunun içindeki hapları tutan eli titriyordu. Kendine engel olamayarak avuç içine doldurduğu ilaçlara baktı, gözlerini kapatırken son hatırladığı şey kapının hızla açılmasıydı...
*4 Saat Sonra, Sabah 04.16*
Yeni doğan güneşin ışıkları, hastane odasında yatan güzel kızın yüzüne vurdu. Gözlerini yavaşça açan Gece başta hareket etmekte zorlandı, parmağını kendine çekmeyi başardığı an, yanı başında duran annesi başını kaldırdı. Kızını pek seven annesi Meltem, dolmuş gözlerini siler ve kızına sarıldı.
Meltem: Ah Gece, canım kızım! Bizi o kadar korkuttun ki... Bunu nasıl yaparsın!
Gece: Anne, çok özür dilerim, bili-
Odanın kapısı açılır, Gece'nin babası Profesör Doktor Umut Bey içeriye girdi. Gece'yi gördüğünde elindeki dosyaları düşürüverdi. Koşarak Gece'ye sarıldı.
Umut: Bunu! Bunu bana bir daha yaşatamazsın!
Meltem: Tamam, geçti... Şükürler olsun, bize geri bağışlandın.
Umut: Arkadaşların da dışarıda, seni çok merak etmişler.
Gece: Ha... tamam, gelebilirler isterlerse.
*Umut Bey dışarıya çıktı, Meltem kızına bir şeyler almak için bir alt kattaki kantine indi. Ateş ile Poyraz içeriye girer. Poyraz kıpkırmızı olmuştu, Ateş uzun saçlarını geride toplamıştı, o da olanların şaşkınlığından dolayı kendine gelememişti.
Ateş: Gece, sen delirdin mi!
Gece: Ateş, bağırma lütfen.
Poyraz: Bunu bize nasıl yaparsın?
Gece: O kağıdı son-
Poyraz: Ne kağıdı?
Ateş: İlaçları kafana dikmenden bahsediyorum yarım akıllı. Ödümüz koptu.
Poyraz: Gelene kadar aklım çıktı lan yerinden.
Gece: Ha, te-teşekkür ederim.
Ateş: Eğer bu kadar hızlı fark edilmeseydi daha kötü şeyler olabilirmiş.
Poyraz: Aklıma getirmek dahi istemiyorum.
Gece: Size bunu yaşatmak istememiştim, üzgünüm çocuklar. Gerçekten...
Ateş: Tamam, şimdi düşünme bunları. Sen iyileşmene bak, sonra da konuşmamıza gerek yok ben dinleyeceğimi dinledim. Poyraz sende dinleyeceğini dinledin değil mi? Bu konuyu tekrar açmak hepimize, en çokta Gece'ye zarar vereceği için bu konuyu tekrarlamayalım.
Poyraz: Tabi Gece nasıl istersen...
*Anne Meltem odaya girer.*
Meltem; Merhaba çocuklar, Meltem ben *elini uzatır
anlayacağınız üzere Gece'nin annesiyim.
Ateş: Merhaba Meltem Teyze, Ateş bende. Gece'nin sınıftan arkadaşlarıyız.
Poyraz: E-Evet.
Meltem; Memnun oldum tanıştığıma, bu arada tatlım erken çıkmak istersen yarın taburcu olabilirmişsin. Ne dersin?
Gece: Sonra konuşalım annecim bunu.
Meltem: Ha, tabi kızım.
Poyraz: Şey, hasta ziyaretinin kısası iyi olur derlermiş, biz gidelim o zaman.
Ateş: Evet, geçmiş olsun tekrardan. Görüşürüz.
Gece: Geldiğiniz için teşekkürler, görüşürüz.
*Ateş ve Poyraz dışarıya çıkarlar*
Meltem; Ne diyecektin tatlım?
Gece: Anne... beni okuldan alır mısınız?
Meltem: Nasıl yani? İyi de kızım sen okulunu çok seviyordun, neden şimdi böyle- anladım... Babanla konuşurum, sen o tatlı canını sıkma sakın.
Gece: Teşekkürler ederim. *Gözlerini güneşi artık tam olarak almaya başlayan pencelere diker.
Gece: Ve tekrardan, size bunu yaşattığım için özür dilerim. Herkesten teker teker özür dilerim, o kadar aptalca bir şeydi ki, bunu nasıl yaptım-
Meltem: Şş, herkes hata yapar, ama bunu bir daha yaparsan çok kötü şeyler olur, ama bu kadar da düşünmeden hareket etme. İyice düşün, doğru olup olmadığını anla.
Gece: Haklısın.
*Gece içinden; O mektup açığa çıkarsa bir daha o okuldakilerin yüzüne bakamam. Şimdi fark edilmese bile o fark edilme ihtimali hep var. İşte bu yüzden o okuldan ne olursa olsun ayrılmalıyım.
O anda kapı açılır, içeriye giren Yankı'dır. En tatlı ifadesiyle Gece'nin annesi Meltem'e döner.
Yankı: Merhaba! Ben Gece'nin okuldan arkadaşıyım da, onu görmeye gelmiştim, çok üzüldüm çok geçmiş olsun.
Meltem; Çok teşekkürler kızım, ben çıkayım siz rahat rahat konuşun o zaman.
Gece: Teşekkürler anne.
*Meltem çıkar ve kapıyı kapatır*
Yankı: ee? niyeydi bu çaban?
Gece: Annem gidince o tatlı ifaden nasıl da değişiyor, seni ilk gördüğümde-
Yankı: bazen çığır açıyorsun saçmalıkta. yardım ettim, hadi beni bile boşversen Anıl'ı düşün. Çocuk senin için kendini neyin içine attı farkında mısın?
Gece: Evet ama-
Yankı: Şş, aması falan yok. yaşıyor musun diye bakmaya gelmiştim, yaşıyormuşsun.
Gece: Yankı, bir şey anlatmaya çalışıyorum. Bir itiraf mektubu yazdım, odamda masada duruyor. Bu illaki bulunacak ve senle Bora yakalanacaksınız. Ben sizin yakalanmanızı sağlayacağım.
Yankı: hıhı, ne saçmaladığını anlamıyorum, neyden bahsediyorsun Gece? biz ne yaptık ki?
Gece: Anıl ile beni Selin'i öldürme konusunda ikna ettiniz, beni kandırdın ve sana yardım ettim!
Yankı: düştün de kafanı çarptın heralde, doktoru çağırmamı ister misin?
Gece: Ne diyorsun sen! Baş başayız itiraf et artık be! Deliymişim gibi davranma bana!
Yankı: niye, kendinden şüphen mi var? Anıl Selin'i seninle kavga ettiği için itti ya?
Gece: Hayır! Geçmişte olan bir olay yüzünden, sende biliyorsun ya, sana da anlattık!
Yankı: hayır hayır, ben hiçbir şey hatırlamıyorum, neden biliyor musun? çünkü siz bana hiçbir şey anlatmadınız. sen bunu kafanda kurdun ve buna inandın.
Gece: Ben böyle bir şey yapmam, dediğim doğru.
Yankı: doktoru çağırıyorum, görüşürüz!
Gece: Gitme sakın!
*Yankı kapıyı kapatır*
Yankı içinden; Bazen senin o kadarda salak olmadığını düşünüyorum Gece, ama nedense hep beni şaşırtıyorsun. Ses kaydı aldığını fark etmeyeceğimi mi sandın yoksa? komiksin. zaten senin yeterince aptal sırların canıma yetmiş durumda.

  Kanıtlar gözünü kör edecek bile olsa endişelenmezsin bazen, şu hayatta çok fark edenler daha önce yaşamış olanlardır. Tecrübe, para ile karşılanmaz, tecrübe satın alınamaz. Bunu bir daha yaşarsan ne olacağını bilirsin. İşte tecrübe budur. Hayatın kendisini en iyi yansıtandır.

Sırlar GizliydiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin