ÇARPIK VÂVEYLÂ
10.05.20248. Bölüm:
❝GECEYARISI GÜNEŞİ❞♪ Kolay Değildir, Duman
♪ Sarı Sarı Saçlar, Ufuk Beydemir
♪ Breakin' Dishes, Rihanna⛥
Akşam Zirve.
"Bu yüzden mi adını Akşam koymuşlar, Zühre?"
Aptal zihnimin, aptal köşelerinden fırlayan bu kelimeler, hayatım boyunca kaçtığım kelimelerden farksızdı.
Cesaret kavramı neydi ki? Bir insana cesaret kelimesinin anlamını nasıl aşılarlardı? Tek bir örnekle açıklayamazdın bunu. İnsanın sadece bir şeye karşı gösterdiği korkusuzluk cesaret sayılmazdı.
Hiç olmadık anda cesaretli bilinen kişi bir korkağa dönüştüğünde, kavram kendi içinde sorgulanmaya düşerdi.
"Korkusuz." Demişlerdi akademide bana. "Cesaretin suyundan içmiş, hiçbir engel tanımıyor." Da demişlerdi.
Neye göre, kime göre?
Akademi yıllarım... Savaşın ortasından koparılıp alındığımda, çocuk olabilecek bir yaştaydım. Çocuk olmayı bırakmıştım, kadın gibi davranılmıştı bana. Genç kız olamamıştım, kadın olmuştum.
Bu yüzden hep cesur olmak zorundaydım, korkak olursam benim korkumdan haz alanlar bunun için çabalamaya devam ederlerdi.
Sineye çekerdim her şeyi. Biri bitmeden diğer sorun çıkagelirdi. Güneşin getirileri bitmiyordu, gündüz gözüyle gördüklerim geceleri kabusa dönüşüyordu. Gece güneşimi bulmak için yıllarımı verdim, hayatımdan bir parça kopardım belki de.
Geceleri kabuslarım yakamı bırakmadığı için kendime her gece gökyüzünde belirecek bir güneş buldum. Aydınlatacaktı tüm ruhumu, benliğimi ve katran karası olmuş kalbimi. Her gece gördüğüm uçurumun tepesine kondurdum bu güneşi, adını da geceyarısı güneşi koydum.
Acıdan göz pınarlarım bile kururken bakışlarımı oradan hiç çekmedim. Sonra biri çıkıp demişti ki onun adı, zühre. Ve bundan sonra senin adın da Zühre.
Ben hiçbir şey değilim.
Ben kimse değildim, Zühre hiç değildim.
Göreve çıkmadan önceki son demlerimdeydim, masama konulmuş özgeçmiş Lodos Sözeri'den başkasına ait değildi.
Yakın zamandaki gündemim bu çocuktu, sessizdi, sakindi, göze batmıyordu ancak onda bir şeyler vardı. Bilmesem bile hissediyordum. Beni ona çeken bir şeyler vardı, onu her gördüğümde içimden bir şeyler kopup gidiyor, karnımda bilmediğim bir organ varmışçasına hareketleniyordu.
Neler oluyordu be?
Dosyadaki fotoğrafı sıradan bir vesikalıktı, yine de iyiydi. Sarı sarı saçları vardı, altın sarısıydı, çok sarıydı, her gördüğümde fazlasıyla yumuşak ve parlak görünüyordu. Babamın bana küçükken aldığı ördekleri hatırlatıyordu. Bu düşünceyle yüzümde, tamamen benden istemsiz bir tebessüm oluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇARPIK VÂVEYLÂ
Action"Çünkü konuşabilseydim, ilk sana gelirdim." İhanet eden görüşler, duyuşlar ve seslenişler. Görmekten, duymaktan ve seslenmekten vazgeçtim ama en çok onu görmek, duymak ve seslenmek istedim. Her şeyimden vazgeçtim, onu hissetmekten vazgeçemedim. Ge...