17. YEDİ ŞUBAT MİLADI

174 19 24
                                    

ÇARPIK VÂVEYLÂ
03.07.2024

17. Bölüm:
YEDİ ŞUBAT MİLADI

♪ Formidable, Stromae
♪ Christmas Kids, Roar
♪ Swimming Pool, Marie Madeleine

7 Şubat 2005, Hakkari

Geçmişlerin kitabı, tozlu sayfaların arasında saklı kalmıştı. Dönüp her bakıldığında tozlar uçuşmaya devam edecekti ama asla tam anlamıyla açıklığa çıkmayacaktı.

Geçmişten kaçıyorsan bir noktada ona tutulursun. Zihnin bunu anlayamaz ama her saniye, geleceğin için yeni bir geçmiş demek. Her seferinde dönüp ardına bakamazsın, öğrendiklerini zihninde saklamak zorundasın. Geçmişin sana geleceğin haklında büyük sırlar verir.

Zamanın terör olayları aktif olarak devam ediyordu, asker hiç durmadan, dinlenmeye vakit bulamadan görevlere gidiyor, çok az eve gelme şansı buluyorlardı.

Herkes ailesiyle olabildiği kadar çok vakit geçirmeye çalışıyordu. Bugün ise buna yönelik bir organizasyon vardı. Albay Birol Bozdoğan, Orgeneral Asaf Eraslan'ı ağırlayacakları için ufak bir organizasyon ayarlamıştı.

Fazla uzun sürmeyecekti, sadece yemek verilecek, aileler tanışacak ve çocuklar için oyun alanı oluşturulacaktı.

Lojmandaki dairelerin çoğunda olduğu gibi bir hazırlık vardı Zirve ailesinin evinde de. Görevden daha geleli yirmi dört saat olmamıştı ama kızları için ayıracak vakitleri her zaman vardı.

"Ördün mü babacığım?" Dağhan Zirve, kızının saçlarını örmekte ustaydı. Yıllarını buna harcamıştı, eşi Gökçen hamileyken karısının saçlarını örerek denemeler yapmıştı.

"Örüyorum babacığım, bekle tamam mı bir tanem? Kıpırdama." Ne kadar usta olsa da hızlı ördüğü zaman karıştırabiliyordu.

Silah tutan, iri ve nasırlı parmaklar çıplak elle bile adam öldürmüştü ama kızının saçlarına gelince fazlasıyla naif olabiliyordu.

Uzundu kızının saçları ve evde her kestirme lafı geçtiği zaman Dağhan çıldırıyordu.

"Hadi Dağhan, geç kalacağız." Gökçen, şık takımının içinde çıkageldi kızının odasına. İkisine de sevgiyle baktı, bulabileceği en iyi adamı bulmakla birlikte, bu adamı dünyanın en iyi babası yapmıştı.

Kızının yanına yaklaştı ve tombul yanaklarına öpücükler kondurdu, gülücükleri dünyaya bedeldi.

"Hayatım, kıpırdatma lütfen. Az kaldı, bekleyin." Kızının belini bile geçmiş olan saçlarına baktı Gökçen, doğduğundan beri sadece bir kez olsun kestirmemişlerdi ve Akşam, şu an dokuz yaşındaydı.

"Kestirelim biraz, sen de rahat edersin hem de Akşam saçları taranırken çok ağlıyor, her yere dökülüyor, Lale Hanım da kestirmemizin iyi olacağını söyledi."

Dağhan şaşırdı, "Saçları taranırken ağlıyor mu?" Başını eğdi ve biricik kızına baktı. "Ağlıyor musun babacığım?" Akşam gözlerini kaçırdı, bu yalan söylememek içindi çünkü birinci kural, bu evde yalan söylenmezdi.

ÇARPIK VÂVEYLÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin