🔗
14. Bölüm: Özlemek.
Eve geldiğimde karnıma saplanan inanılmaz bir acıyla yere çöktüm. Elimdeki anahtarı gelişi güzel bir yere bırakıp bir süre öyle bekledim. Acının geçmeyeceğini ve bu ay her zamankinden daha fazla olacağına emindim. Yaşadığım stres, korku ve birçok travma yüzünden zaten gecikmişti; ki buna şaşırmıyordum.Biraz olsun iyi hissedince hızlıca ayağa kalktım ve koşar adımlarla banyoya girdim. Aceleyle işimi halledip ellerimi yıkadım, banyodan çıktım. Karnımdaki ağrı geçmeyince yavaş yavaş odama doğru yürümeye başladım. Zorlukla üzerime rahat bir şeyler giydim. Kendimi yatağa bırakıp gözlerimi kapattım. Tekrar gelen sancıyla yüzüm buruştu. Ellerim refleks olarak karnıma gitti ve oraya bastırdım. Dayanamayacağımı anladığımda, hala yatmamış olduğunu düşünerek Leya'yı aradım. İlk çalışta açınca derin bir nefes alıp zorlukla ismini söyledim. Sesimin kötü olduğunu anlayınca korkulu sesini duydum. "Leya, regl oldum ve çok fazla ağrım var." Uyuşan ellerim zorla tutuyordu telefonu. "Yanıma gelir misin?" Diye sordum, son kalan gücümle. Geleceğini söyleyince onu başımı sallayarak onayladım ama görmedi elbette. Telefonu kapattı, hazırlanmak için. Telefonu yanıma bırakıp cenin pozisyonu aldım. Ellerimi kapatıp açarak uyuşukluğu engellemeye çalışsam da ayaklarıma vuran karıncalanma hissi bunun tam tersini söylüyordu. Gözlerimi kapattım, bir süre hareketsizce yattım yatakta.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama zil sesiyle gözlerimi açtım. Yavaşça doğrulup yataktan kalktım ve bir kez daha çalan zil sesiyle yürümeye başladım, zorlukla. Leya olduğunu bildiğim için kendimi çok zorlamıyordum. Kapıya ulaşıp kulpundan tuttum. Aşağıya indirdiğimde açılmış oldu. Karşımda telaşlı gözlerle bakan Leya'yı görünce hafifçe gülümsedim. "Hoşgeldin." Dedim, sessizce. "Hiç hoş bulmadım." Diyerek eve girdi. O ceketini çıkartıp asarken kapıyı kapattım.
"Şu haline bak ya kıyamam sana." Kolumdan tutarak bana destek olunca rahatladım. "İyi ki geldin." Dediğimde saçlarımdan öptü. Leya'nın yardımıyla daha rahat yürüyerek odama kadar geldim. Beni tekrar yatağıma yatırdı, beklememi ve bana sıcak bir şeyler yapacağını söyledi. Hiçbir şey dememe fırsat vermeden odamdan çıktı. Leya gibi bir arkadaşım olduğu için çok şanslıydım. Mutfaktan gelen sesler eşliğinde yatakta yattım, bir süre. Zaman geçtikçe daha da artan ağrım, bu gece bana uyku olmadığının habercisiydi. Aniden gelen sancıyla güçlü bir inleme dudaklarımın arasından çıktı. Leya'nın koşar adımlarını duyduğumda gözümden akan damlayı sildim.
"Tuana!" Kapıdan içeriye girdi, telaşla. "İyi misin?" Dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. Karanlık odayı aydınlatmak adına ışığı açtı. Hala gözlerimi açamadığım ve kıvrandığım için bana çok etki etmemişti. "Gel, kalk bi' yürümeye çalış." Dese de ben hareket bile edemiyordum. "Yok, bu böyle olmaz." Dedi, halimi görünce. "Hastaneye gidiyoruz." Karnımdaki acıyı umursamadan hızlıca ona döndüm. "Hayır," dedim, sertçe. "bana sakın 'hastane' deme." Diye de ekledim. Hastane benim travmam olmuştu neredeyse. Artık önünden bile geçmek istemiyordum.