🔗
8. Bölüm: Sır.
Hayatta bazı anlar olur. En çok mutlu olduğumuz ya da en üzüldüğümüz anlar. İkincisine örnek olarak annemin ölümü diyebilirim. Çocuk yaşımda kaybettiğim annemin özlemi hala da geçmiş değil. Ne zaman konu annelere gelse içimde tarif edemeyeceğim bir burukluk oluşur, o ortamdan soyutlanırım. Anne, diye bağrışlarım kulağıma gelir. Annemin son kez ismimi söylemesi, elimi öpmesi. O zamanlar elimi öptü diye günlerce hatta aylarca kendi elimi tutarak uyuyuşum gelir aklıma. Dalar giderim.
"Annenden bahsetmek seni üzüyor sanırım." Gizem Hanım'ın sesiyle beraber kahverengi gözlerim onun yeşil gözlerini buldu. "Evet, çocukluğumdan beri aşamadığım tek an." derken ellerimle oynamayı bıraktım. "İstersen, başka güzel bir konudan bahsedelim?" elindeki kalemi çevirerek benimle konuşuyordu. "Olur." dedim ve gülümsemeye çalıştım.
"Madem çocukluktan bahsettik, oradan devam edelim." göz temasımızı hiç kesmemesi güvende hissetmemi sağlıyordu. "Var mı 'çocukluğumun en iyi anı' dediğin bir an?" gözlerimi kapattığımda, gözümün önüne gelen ilk an Çağan'la olan anlar oldu. "Çağan'la olan bir anım var aslında." dedim ve gülümsedim. "Çok güzel, anlat bakalım." Gizem Hanım elini uzatarak anlatmamı beklerken derin bir nefes aldım.
"Daha 6 yaşındaydık, yanlış hatırlamıyorsam." o günler aklıma gelince içim huzur doldu. "Okuldaydık ve teneffüstü. Her çocuk gibi kovalamaca oynuyorduk. Yeni bir ayakkabı almıştı babam ve gerçekten çok seviyordum onu. Çağan'dan kaçarken yerdeki taşa takılıp düşmüştüm ve kilotlu çorabım yırtılmış, dizim kanamıştı. Ama ben onu umursamayarak ucu yırtılan ayakkabıma ağlıyordum. Çağan da bacağım kanıyor diye ağladığımı sandığı için çocuk aklıyla bacağımı öpmüştü." kısa bir an gülümseyerek ellerime baktım.
"Çok tatlı." diyerek hislerini belli eden Gizem Hanım'ın yazdığı notları görememek beni üzüyordu. "Eklemek istediğin başka bir şey var mı?" yaklaşık iki saattir burada olduğum için mental olarak yorulduğumu hissediyordum.
"Halüsinasyonlar daha da arttı ve ben kendimi çok kötü hissediyorum. Geçen gün, Yağız'ı tanıyamadım. Ecrin bahsetmiştir belki arkadaşımız o da." başını sallayarak defterine kısa bir cümle yazdı. "İstersen, ki ben çok önermiyorum ama, ilaç takviyesine başlayabiliriz." daha diğer doktorun verdiği ilaçlar bitmemişken yeni bir ilaçla tanışmak hiç istemiyordum. "Hayır, hayır." diyerek tepki gösterdim. Bu kesin tepkimi garipsediği bakışlarından belli oluyordu. "Tamam, o zaman bugünlük bu kadar. Haftaya görüşürüz Tuanacığım." ayağa kalktığında bende çantamı alarak ayağa kalktım.
"Görüşürüz Gizem Hanım. Çok teşekkür ederim." gülümseyerek elini sıktım. "Rica ederim, görevim." gülüşünde bir burukluk sezdim ama umursamadan ellerimizi ayırdım. "İyi günler." diyerek odadaki beyaz kapıyı araladım. Çıkmadan önce bana aynı şeyi söyleyince gülümseyerek, son kez baş selamı verdim.