11. BÖLÜM

238 24 15
                                    

🔗

11

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

11. Bölüm: Yalnızlığın İlacı.
4 Ağustos 2023 gece.
Tuana Naz Saygın.

Göz kapaklarımı zorlukla araladığımda yüzüme vuran güçsüz ışığı hissettim. Neredeyse bozulmak üzere olmalıydı ki, ara sıra cızırdıyordu. Başımdaki müthiş ağrı yüzünden çok fazla açık tutamadım gözlerimi. Nerede olduğumu bilmediğim için oldukça gergindim ve korkuyordum. 

İlk önce ellerimi oynatmaya çalıştım. Bağlı olmadığını fark edince güçsüz bir tebessüm belirdi dudaklarımda. Etraftaki iğrenç rutubet kokusuyla birlikte yavaşça ayağa kalktım. Topuklu ayakkabılarımın sesi dışında çıt çıkmıyordu. Büyükçe yutkunduğumda boğazım acıdı. 

Minik adımlarla nereye olduğunu bilmesem de yürümeye başladım. İlk defa topuk tıkırtısı hoşuma gitmedi. Ellerim terden sırılsıklam olmuştu. Eteğime sildim, sertçe. Temkinli adımlarım bulunduğum yerden çıkıncaya kadar sürdü. Gecenin bir saati burada tek başıma olmak çok ürkütücüydü. 

Kendi ayak sesim dışında bir ses duyunca hızlıca arkama döndüm. Etraf karanlıktı ve sadece dışarıdaki ay ışığı ortamı aydınlatıyordu. "Kim var orada?" sesimin çıkıp çıkmadığından emin değildim. 

"Benim, Naz'ım." dedi, Çağan'ın sesi. 

Çağan mı? Onun burada ne işi vardı? 

"Çağan? Sen misin?" dediğimde bütün uğultu kesildi. 

Neler oluyordu bana?

"Allah'ım, sanırım deliriyorum ya." kendi kendime söylenerek yürümeye başladım tekrar. 

Bir süre daha yürüyünce sonunda önümü görebileceğim kadar aydınlandı etraf. Sanırım depo gibi bir yerdeydim. Ama normalde başımda bir sürü adamın beklemesi ve benim yerimden kıpırdayamamam gerekmez miydi? Ben neden bu kadar rahat hareket edebiliyordum?

"Bu ne biçim kaçırılma ya?" derken karşıma bir poster çıktı. El yapımı bir şeye benziyordu. Rüzgar gülü gibi bir işaretin altında büyük harflerle 'S. A. Y.'  yazılmıştı. Neyin kısaltması olduğunu anlayamadığım için şekli incelemeye başladım. Her ucunda büyük fontla yazılmış kelimeler vardı. İlkinde, "aegrotatio (hastalık)" ikincisinde ise "suspicio (şüphe)"  ve daha sonra sırasıyla, "odium (kin), metam (amaç), separatio (ayrılık), angulus (acı), confido (güven), mors (ölüm)" yazıyordu ve ben kelimelerin anlamlarını hiç bilmiyordum, ama sanırım Latinceydi. 

opia.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin