🔗
6. Bölüm: Sessiz Çığlıklar.
Elimdeki çay bardağını dudaklarıma götürerek bir yudum aldım. Hep beraber oturmuş, çay içiyorduk. Ecrin geldikten sonra yorgun olduğunu söyleyip duş almış, daha sonra da Leya'nın çay içme teklifini reddedememişti. Finalleri bittiği için 1 aydan fazla kalabileceğini söylemişti ve buna çok sevinmiştim. Liseden sonra ayrılmış olsak da o da çocukluk arkadaşımdı benim. Ve Çağan'ın kız hali gibiydi resmen. Birbirlerine karakter ve yüz olarak çok benziyorlardı. "Çağan'ı aradım havaalanında. Sürpriz yapacaktım aslında ama arabam yok maalesef." üzülmüş gibi yaparak elini gözlerine götürdü. Bu haline güldüm. "Benim var işte. Senin benim mi var sanki canım?" diyerek elimi koluna koydum. Gülümseyerek başını salladı.
Yaz aylarında olduğumuz için gün bitmiyor gibi hissediyordum. "Saat kaç oldu ya?" diye sordum, Leya'ya bakarak. Kolundaki saate baktı birkaç saniye. "Ohoo, saat altıyı geçiyor. Abim ne zaman gelecek acaba?" kendi kendine konuşmasına cevap vermek adına telefonumu aldım. "Arayıp öğreniriz." Leya gülümseyerek başını salladı. Ecrin çayını içmeye devam ediyordu. Telefonum yüzümü okuyunca hemen açıldı ve bende rehbere girdim. Direkt son aramaya tıklayarak telefonu kulağıma götürdüm. İşi olmalıydı ki dördüncü çalışa rağmen açmıyordu. "İşi var herhalde." daha fazla beklemeden telefonu kapattım.
"Hadi kalkın, yemek yapacağız." ayağa kalkan Leya'ya bakarken gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Ecrin de bana üzgün gözlerle bakıyordu. İkimizin de yemek konusunda yeteneği yoktu. "Leya," dedim uzatarak. Şirin bir ses tonuyla konuşuyordum. "Ben daha yeni hastaneden çıktım. Ya bir şey olursa bana? Hı? Bence ben oturayım." gülüşüme gözlerini kısarak baktı. Tam o sırada Ecrin konuşmaya başladı. "Ben de yoldan geldim ablacığım, biliyorsun." Leya ikimize de bakarak başını havaya kaldırdı. Sabır diliyordu sanırım. "Bir şey yapmayacaksınız zaten. Size yaptırır mıyım ben? Yanımda durun yalnız kalmayayım." dediğinde yaram yüzünden yavaş bir şekilde ayağa kalktım. "Tabi bebeğim, nasıl istersen." yanağından öperek eve girdim. Arkamdan şapşal olduğumu söylemişti, duymuştum. Ecrin ile birlikte bardakları topladıklarında ben çoktan mutfağa girmiştim. Hastayım bir kere yorulamam fazla!
Birlikte mutfağa geldiklerinde, ben amerikan mutfaktaki bar taburelerinden birine oturmuş, bacak bacak üstüne atmıştım. Ecrin elindeki tepsiyi tazgahın üzerine koyduktan sonra yanıma oturdu. O sırada çalan telefonumla bakışlarımı oraya çevirdim ekranda gördüğüm kırmızı kalp emojisi Çağan'ın aradığını gösteriyordu. Dört kez çalmasını beklerken Ecrin'in, "Sen ne fenasın." dediğini duydum. Sırıtarak saçlarımı savurdum. "Öyleyimdir canım." dediğimi Çağan da duymuştu. "Niye açmadın Çağan." sesimi hafif yükselttim.
Leya bana bakarak bu iflah olmaz bakışları atıyordu. Ona dil çıkararak Çağan'ı dinlemeye başladım. "Bebeğim, eczaneye uğramıştım. Telefonum arabada kalmış. Bir şey mi oldu güzelim? İyi misin?" dediğinde kızlara bakmaktan vazgeçerek konuştum. "Anladım, canım. Ne zaman geliyorsun diye soracaktım." dediğimde Çağan'ın derin nefesi kulağıma doldu. "Geliyorum, şimdi güzelim. Yoldayım hatta." son olarak dikkatli gelmesini ve gözünü yoldan ayırmamasını söyleyerek telefonu kapattım.