Yine bir maç günü.
Ve yine ben görevliydim.
Neyse ki bugün yalnız değildim, görevlendirmem Arslan Abi'yle birlikte yapılmıştı.
Elimdeki kamera çantasını oflayarak çimenlere bıraktım ve yere oturdum.
Bu kamerayı taşıma uğruna ölüp gidecektim bir gün, bu nasıl ağırlık arkadaş!
"Güvenlik arkadaşlardan çelik yelek rica edelim." Dedi Arslan Abi.
"Anlamadım abi."
"Pars diyorum, sana çekiliyor ya ondan küçük bir önlem."
Kaç yaşına gelmiş adamsın abi sen de mi?
Durduğum yerde baştan aşağıya kızarırken Arslan Abi durumdan keyif alır gibi gülerek çantaları açtı ve kameraları ayarlamaya başladı.
"Nereden biliyorsun abi sen bunları Allah aşkına?" Diye sordum sitemle.
"Barış'la karşılaştım o anlattı."
Şaşırmış mıydım?
Tabiki de hayır.
Oturduğum yerde çantamı açıp kameraya uygun lensleri takmaya başladım.
Milli takımımız bugün de bir hazırlık maçı oynayacak ve iki hafta sonraki eleme maçları için şehir dışına kampa gideceklerdi.
Sahada inanılmaz bir ıslık sesi duyulduğunda bakışlarımı kaldırdım ve etrafı süzdüm. Rakip takım sahaya çıkıyordu ve ev sahibi biz olduğumuz için taraftarlarımız o dezavantajı karşı takıma yaşatmak için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Geçenki maçın aksine bu maç daha yeni ve gelişmiş bir stadyumda oynandığı için çekim yapacağımız alan reklam panolarının arkasındaki bir alandı yani Pars'ın bana çarpma riski yoktu. Neyse ki! Çünkü Pars'ın Allah'ın hakkı üçtür diyerek bir daha bana çarpmasından korkuyordum. Yapar mıydı? Yapardı.
Stadyumda açılan müzik sesiyle bizim takım da sahaya girdiğinde kamerayı bıraktım ve takımı izledim. Herkes kendi aralarında sohbet ederek sahaya girerken Pars, Mert Abi ve Barış'ın arasında kalmış onlara hararetli bir şekilde bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
"Neye bakıyorsun kızım?" Diye sordu Arslan Abi, yanıma eğilip Pars'ın olduğu tarafa baktıktan sonra güldü ve geri çekildi. "Benimki de soru işte."
Arslan Abi'nin Barış'la sadece konuştuğuna emin miydik? Bana daha çok tamamen Barış'a dönüşmüş gibi geliyordu.
İki takım da ısınmaları yaparken bir bağırış sesi duyulmuş ve İrfan Abi 'Fuck you' diyerek rakip takımda bir adamın üzerine yürümüştü. Hakan Abi ve Merih anında olaya el atarak İrfan Abi'yi bir kenara çekerken ortam sakinleşmiş herkes ısınmaya geri dönmüştü.
Maç anlarında yaşadıkları hırstan mıdır bilinmez farklı bir öfkeye sahip oluyorlardı, öyle ki Mert Abi gibi ponçik bir adamın bile ultra yaratıcı küfürler yağdırdığını duymuştum.
Kamera ve lenslerin çantalarımı toplayıp bir kenara bırakacağım sırada üzerime düşen gölgeyle doğruldum. Pars gelmişti.
"İlke." Dedi düşünceli bir sesle, bir süre yüzümü inceledikten sonra işaret parmağını gözümün önüne gelen buklelerimde gezdirdi ve konuşmaya devam etti. "Saçlarını topla, böyle rahat çalışamazsın."
Ne yapıyorsun be adam!
Daha birkaç gün önce başka bir kadınla dedikodun çıktı bu nasıl aşk üçgenidir demezler mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Sahası
Fanfictionİlke Avcı, Tesadüfen görevlendirildiği milli maçta görev yapan bir spor foto muhabiri. Pars Demir, Milli takımımızın yurt dışında futboluyla gündemden düşmeyen yakışıklı yıldızı. Kader bu ikili bir kazayla bir araya getirirse ve o kaza sahada maç...