ayrılık

369 28 2
                                    

"Anladım gidiyorsun daha öncekiler gibi
Hiç olmazsa son bir defa öp
Bu kadar zor mu seni sevdim bir zamanlar demek
Öyle zor ki yeniden sevmek
Yalnızlık eski bir ezber
Ayrılık alışkanlık
Sensizlik bana dost, bana eş
Bu kadar mağrur olma
İnan sen olmasan bile
Hayat devam eder, doğar güneş
Susma veda ederken
Biraz gül, bir şey söyle giderken
Gitme; hemen gitme, kal
Biraz dur, daha erken."

Arabanın içini dolduran müzik sesi kısılırken kaşlarımı çattım ve ön koltukta oturan Barış,Altay ikilisine baktım.

"Neden kıstınız?" Diye sordum sitem dolu bir sesle, başımı koltukların arasından öne doğru uzatmış ikisine de bakmaya çalışıyordum.

"Zaten sen söylüyordun şarkıyı duymuyorduk ki."

Gözlerimi kısarak Barış'a baktım. "Bu ülkede sanata saygı kalmamış."

"Ne sanatı o? Ben yaptım siz yapmayın mı?" Dedi Barış altta kalmayarak, bizim atışmalarımız sonsuza giderdi.

"Sen ne anlarsın, sen git ajdar falan dinle."

Altay kahkahalarla gülerken Barış da kaşlarını çatmış ve avuç içiyle beni geriye doğru ittirmişti.

"Siz futbolcular." Dedim, elimle ön koltukta oturan ikiliyi göstererek ve sonra devam ettim. "Ne sanatın ne sanatçının değerini bilmiyorsunuz."

"Layıkıyla yapılan her sanatın değerini biliyoruz." Diye konuştu Barış.

"Evet mesela futbol da bir sanat." Diye arkadaşını destekledi Altay.

"Sus sen önce ilk 11'e gir."

Altay cevap olarak kahkaha attığında sesli bir şekilde oflayarak arkama yaslandım, Mert Reisim burada olsa beni savunurdu. En azından köşeye sinmiş eşi ile mesajlaşan Hakan Abi'den daha etkili olacağına emindim.

"Pars'ı almaya sitenin içine mi gireceğim, ara da dışarıya gelsin."

"Gir sitenin içine, yürümesin benim bahtı kara horozum... Zaten gidecek." Dedim ağlamaklı bir sesle, ne zaman Pars'ın gidişinin konusu açılsa yer zaman farketmeksizin salya sümük ağlıyordum.

"Aman bu ağlamasın siteye gir." Dedi Barış Alper, bir yandan da eliyle Altay'a yolu tarif ediyordu.

Sende de her türlü hizmet var be Barış.

Araba Pars'ın oturduğu dairenin önünde durduğunda kapıyı açarak Pars'ı beklemeye başladım.

Ben de bilirdim sağ koltuk prensesi olup müzik zevkimle hepsinin canına okumayı ama bu günlük sevdiceğim ile yan yana yolculuk yapmayı tercih etmiştim.

Pars apartmandan çıkıp açtığım kapıdan yanıma oturduğunda kendimi tutamayarak ağlamaya başladım.

Bugün benim ayarlar inanılmaz bozuktu, yolda gelirken kırmızı ışıkta bekleyen bir arabada yavru köpek gördüğüm için saatlerce ağlamıştım.

Ne var yavru bir köpeğin bile kırmızı ışık beklemek zorunda olması beni duygulandıramaz mıydı?

"Birtanem ne oluyor?" Dedi Pars, sesinden şaşırdığı belliydi. Ve muhtemelen de Hakan Abi, Altay ve Barış'ın şaşırmamasına daha çok şaşırmıştı.

"Kendisi bugün siren olmayı hedefliyor da."

"Ben siren gibi mi ağlıyorum Barış?" Diye sitem ettim, bir yandan ağlayıp bir yandan bağırdığım için sesim cırtlak çıkmıştı.

Aşk Sahası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin