doğum günü 1

584 30 4
                                    

1 hafta sonra...

Ve büyük gün gelmişti.

Bugün Pars'ın doğum günüydü, bir de muhtemelen benim ölüm günüm.

Çünkü bu akşamki partide Pars'ın annesi babası ve ablası da olacaktı.

Tüm bunlardan daha da kötüsü partinin her şeyiyle Barış ilgileniyor ve kimseye tek kelime etmiyordu.

Ve bu uğurda her şeyi yapıyordu. Ciddiydim, her şeyi.

Buna mekanın girişinde duran güvenliklere fotoğrafımı gösterip beni saatinden önce içeriye almamalarını söylemesi de dahildi.

Üstelik tüm bunları videoya çekip bana atmıştı, bana!

Beni beni bihterini...

Sabahtan beridir giydiğim beşinci elbiseyi de çıkardığımda Hazel oflayarak kendini koltuğa attı.

Annemin 'ahiretliğim' dediği Nihal Teyze'nin markası vardı, tamamen kendi tasarımlarını yapıyor ve dikiyordu. Dün onun yanına uğramış, tabiki de Hazel'i de peşimden sürüklemiş ve denemek için yedi tane elbise almıştım. Eve geldikten sonra da tüm bunlar yetmezmiş gibi tüm elbiselere uygun ayakkabı ve makyaj ayarlamıştık.

Ve şuan o kombinlerin ilk beşi elenmişti. Kalan sağlar bizimdir diyerekten denediğim son iki kombin de olmazda kendimi Nişantaşı sokaklarına atıp mağaza mağaza elbise aramaktan hiç çekinmezdim. Bu da böyle biline!

Üzerime kırmızı, karın kısmı korse detaylı saten bir elbise giydim. Dizimin üzerinden yere kadar uzanan derin bir yırtmacı vardı, tam aradığım gibi iddialı ve asil duruyordu ama bir sorun vardı. Yine ve yine.

"Kızım ya kadından iddialı olursam da beni sevmezse." Dedim, elim ayağım buz kesmişti resmen.

Yeni bir ilişkiye başlamıştık ve daha ilk haftasında annesiyle tanışacak olmak beni inanılmaz germişti. Bu durumdan kurtulmak için doğum gününe gelmemeyi bile teklif etmiş ve Pars'tan hak ettiğim üzere tribimi yemiş, yerime oturmuştum.

"Hayatım, kadın 55 yaşında, evdeki pijamalarınla bile gitsen ondan iddialı olur." Dedi rahat bir tavırla, benim aksime Hazel yüzüne bir maske yapmış ve ojelerini sürüyordu.

"Doğru diyorsun, bunu giyeyim. Hem görümcemin yanında sönük de kalmamış olurum."

War is war yani sizin anlayacağınız savaş savaş içindir gençler.

Üzerimdeki elbiseyi düzelttikten sonra saçlarımı yaptım ve soft bir makyaj yaptım.

Aferin kız İlke, cillop gibi oldun!

Pars'ın doğum günü için o kadar hazırdım ki, yırtmaçtan dolayı açıkta kalan bacağıma parlak bir bakım yağı bile sürmüştüm.

Öyle ki yüzümdeki ve vücudumdaki parlaklık oranı göz önüne alındığında bu kılıkla trafiğe çıksam reflektör zannedilebilirdim.

Pars, karşıdan geldiği ve ailesini almakla uğraşacağı için Hazel - Yavuz çiftinin üçüncü kişisi olaraktan mekana gidecektim.

"İlke ne bu süs?" Diye sordu Yavuz, şakacı bir tavırla güneş gözlüğünü gözüne takmıştı.

"Pars ablasını 2 saat kuaförde beklemiş az bile yaptım bence."

Evet arkadaşlar, sevgili görümce kişiyle aramda bir soğuk savaş başlatmıştım.

Ve haklıydım çünkü kadın resmen Pars'ın doğum gününe aynı elbise ile gitmeyi teklif etmişti.

Yavuz arabayı çalıştırdıktan sonra radyoyu açmıştı, Barış'ın seçtiği mekan bize çok uzak olduğu için epey yolumuz vardı ve neyse ki trafik saatinde değildik.

Aşk Sahası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin