Haaland

534 27 0
                                    

Evde bir şeyler oluyordu, dakikalardır yatağımda uzanmış içeriden gelen seslerin dinmesini bekliyordum ama pek dinecek gibi durmuyordu.

Hırsız girmiş olabilir miydi?

Neden olmasın?

O zaman ölü taklidi yapabilirdim, böylece bana dokunmazdı öyle değil mi?

Ayı mı bu, hırsız adı üstünde bir insan?

Pars dün gece burada, yanımda kalmıştı. Peki ya şimdi? Onu da kaçırmış olabilirler miydi? Neden olmasındı ki? Sonuçta Pars'ın piyasa değeri evimdeki tüm eşyalardan kat be kat fazlaydı.

Saçmalıyorsun İlke.

Gayet mantıklıydım.

Oflayarak yataktan kalktım, bu perdeler neden açıktı Allah aşkına?

Hava alması için odamın camını da açtıktan sonra masamın üzerinde duran bir törpüyü elime aldım. Eğer hırsız gerçekten de evdeyse kendimi savunmam gerekirdi.

Törpü ile mi? Ayıp olmasın adama ya manikür setini de al yanına adamın da işi görülmüş olur.

Sussan mi iç ses?

Ben ne yapıyordum Allah aşkına?

Elimdeki törpüyü bir kenara bıraktım ve odamdan çıkarak oturma odasına geçtim.

Odayı dikkatle süzdükten sonra yerde oturan Pars ile göz göze geldim.

Orta sehpayı koltuğa ittirmiş, yerde açtığı kocaman alanda oturuyordu. Ama neden?

"Günaydın sevgilim." Dedi neşe dolu bir sesle, yüzünde kocaman bir gülüş vardı.

"Günaydın Pars'ım."

Koltuğun arkasından geçtikten sonra Pars'ın yanına ilerledim.

Pars, yere kitaplarımdan bir kale yapmıştı ve Haaland önünde top haline getirilmiş renkli çoraplarımla oynuyordu.

"Pars bu ne?" Dedim, az çok anlamış gibiydim ama ondan duymakta da fayda vardı.

"Haaland'a adının hakkını versin diye futbol öğretiyorum."

Kendimi tutamayarak kuvvetli bir kahkaha attım. "Sen ciddisin?"

Pars başını olumlu anlamda salladı ve Haaland'ın kafasına bir öpücük bıraktı.

"Hadi oğlum bir gol at da yengen görsün." Dedi ciddi bir sesle.

Oğlum?

Yengen?

Haaland sanki Pars'ı dinliyormuş gibi önünde duran çorap topu iteleyerek kaleye girdi.

"Pars sana inanmıyorum, küçük kediye üşenmedin futbol mu öğrettin sen bir de?"

"Daha acemi ama öğrenecek." Dedi Pars da, inanılmaz ciddiydi ve bu işi kafasına koymuş gibi görünüyordu.

"Sen bilirsin sevgilim, ne diyeyim?"

Buna ne denilebilirdi ki?

Buna denecek bir söz var mıydı ki?

Pars'ı biliyordum, bu motivasyonla ilerlemesi halinde bir kedi ligi vs kurması bile olasıydı.

Futbol Pars'ın hayatının bir parçası değildi, hayatıydı.

"Kahvaltı söyleyelim mi?" Dedi Pars, oturduğu yerden kalkmış ve yanıma gelerek kollarını belime dolamıştı.

"Hazırlayalım."

"O da bir seçenek tabi bebeğim." Diye konuştu Pars gülümseyerek.

"Hadi elini yıka Pars." Diyerek Pars'ı lavaboya doğru iteledim.

Aşk Sahası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin