sakatlık

452 30 0
                                    

Hayırlı bayramlar şekerlerim💘

Benim pek keyfim yok ama sizin keyfiniz yerine gelsin.

(Some turkish akraba problems)


Arabaya yavaşlayarak stadyumun basın girişinde durduğunda kapıyı açtım ve dışarıya çıktım.

1. Lig maçında görevliydim ve yanıma rakip ajanstaki en boşboğaz adamı vermişlerdi.

Buna da sabır, buna da sabır?

Ve üstüne üstlük aynı saatte milli maç vardı, Pars ilk 11 başlayacaktı ve ben yoktum.

Bundan daha kötü ne olabilirdi ki?

Yunanlıların sarmayı kendilerinin ilan etmesi?

Evet, o olabilirdi.

"Bundan sonra kesinlikle hep seninle çalışmalıyız." Dedi Can, yüzümü buruşturdum.

Yanılıyordum, tüm bunlardan çok daha kötüsü de olabilirdi, oluyordu.

"Ya ya inşallah." Dedim samimiyetten uzak, yalancı bir tavırla.

Allah korusun, Allah korusun, Allah korusun.

Nerede benim Arslan Abim ya?

Telefonum çaldığında Can da benimle beraber ekrana bakmıştı, hayır sana ne?

"Pars Demir seni neden arıyor?"

"Seni mi aramasını isterdin?" Dedim ters bir ifadeyle, sakin olmalıydım.

Can sessiz kalırken telefonu kulağıma koydum ve yanından uzaklaştım.

"Efendim Pars."

"Pars mı? O da kim? Sevgilime, bebeğime ne oldu?"

"Tarih oldu." Diye bağıran Barış'ın sesi geldi arkadan, güldüm.

Şartlar ne olursa olsun Barış aynı Barış'tı.

"Bir şey mi oldu?" Diye sordum ciddi bir sesle, Can mobeseleri aratmayan bir merakla beni izliyordu.

"Bana sevgilim demiyorsun daha ne olsun?"

Güldüm.

"Süt çocuğu." Dedi Hakan Abi de arkadan.

"Abi sen sanki hanım da hanım diye gezmiyorsun?" Diye yanıt verdi Mert Abi de.

"Mert Abi sende öyle geziyorsun."

"Ama bir susun be!" Dedi Pars çirkef bir ses tonuyla.

"İlke, bugün ayrılığın birinci günü ve Pars hiç olmadığı kadar mutsuz, yorgun, kimsesiz..." Diye dramatik bir ses tonuyla konuştu İsmail.

"Ayrılık falan gerzek gerzek konuşma."

Kendimi tutamayarak sesli bir şekilde güldüğümde Pars'ın nefesini işittim.

"Maçtan önce senin gülüşünü yanımda duyabilmek için her şeyimi verirdim."

"Götünü bile mi?" Dedi bir ses, Alp Ertuğ mu gelmişti?

"Alp." Dedim neşeyle, ablasının riskli gebeliği dolayısıyla memleketine gitmişti ve ortalama bir aydır burada değildi.

"Hadi sen de beni ne kadar özlediğini söyle."

"Deli gibi özledim, konuşacak çok şeyimiz var." Dedim neşeyle, Alp Ertuğ konuşmayı inanılmaz seven biriydi.

"İlke'm beni bu kadar özlemedin."

Aşk Sahası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin