Hiçbir şey anlamadan kimseye odaklanamadan bu toplantıyı geride bırakmıştık. Sonuç olarak gelen üyelerden birisi hongjoong'du ve beni bu şekilde görmek onun için garip olmuştu elbette. Modum tamamen yerle bir olmuştu. Ondan bir şey sakladığımı düşünmesini istemiyordum.
Aynı zamanda seonghwa'nın da burada yetkili kişilerden birisi olduğunu görmek bana garip gelmişti. Sanırım görmediğim bi yeosang bir de mingi ve yunho kalmıştı. Şuan onlarında buraya gelmesi olası gibi geliyordu. Kim bilir belki yeonjun'da gelir.
Toplantıdan sonra seonghwa, jongho, san ve ben beraber bir şekilde ayrı toplantı yapacaktık. Bu, bizim için önemli olan bir konuymuş ancak diğer yeni gelen üyeler ya da bizden düşük rütbeliler duymamalıymış.
"Hazırsanız başlıyorum."
San, elindeki kağıdı açıp bize bir harita göstermişti. Bu harita bizim olduğumuz yeri ve biraz uzakta kalan bir nesneyi işaret ediyordu. Neresi olduğu belli değildi.
"Bu nedir san?"
"Bu, vampirlerin kralının yaşadığı yer. Araştırmalar sonucunda buldum."
"Nasıl yani anlamadım?"
"Şuanlık bunun hakkında detaylı konuşmaya gerek yok. Sadece kralın yaşadığı yer bu x işareti ile gösterilen yer. Oraya saldırmak için çok daha fazla güçlenmemiz lazım."
İnanamıyordum. Vampirleri tek tek bulmak yerine san direkt olarak kralın yerini bulmuştu. San gerçekten harika ve inanılmaz birisiydi. Ona bir kere daha hayran oldum ve fark etmeden gözlerimin içi parlayarak bakmışım.
____________________________________________________
"Geldiğin için teşekkürler."
Soobin, elindeki içki bardağına biraz rom döktükten sonra yeonjun'a bakarak alttan alttan kıkırdamaya başlamıştı. Yeonjun ise mimiksiz bir şekilde elindeki bardağa bakıyordu.
"Neden teşekkür ediyorsun?"
"Geldiğin için."
"Teşekkür edeceğin bir şey ortada yok şuan."
"Otur."
"Oturuyorum zaten."
Soobin bardağı doldurduktan sonra yeonjun'un önüne doğru kaydırarak uzatmıştı. Yeonjun, bardağı eliyle tutmuş ve kafasına götürerek birazcık içmişti.
"Sormayacak mısın?"
"Neyi sormayacak mıyım?"
"Seni buraya neden çağırdığımı?"
"Birazdan ötmeye başlayacağın belli."
"Ötmemi çok mu istiyorsun?"
"Bilmem, istiyor gibi miyim,"
"Soruya soruyla karşılık verme."
"Ne demek soruya soruyla karşılık verme?"
"Yeonjun. San ile aranızda ne var?"
Soobin, yeonjun'un içkiden bir yudum daha almasını izlerken yüzünde hafif bir sırıtış oluşturmuş ve konuşmaya devam etmişti.
"Ne olsun istersin?"
"Bilmek istediğim şeyler var."
"Karşılığında bana ne vereceksin?"
"Ne istersen."
"Ne istersem verecek misin?"
"Evet ne istersen."
"Bu dünyada herşeyi verebilecek kimse yoktur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IF I WERE YOU//woosan
FanfictionEğer senin yerinde olsaydım jung wooyoung, bu maceraya asla atılmamış olmayı dilerdim. -woosan, seongjoong, yungi