40 9 86
                                    

"Nereye gidiyorsun wooyoung?!"

Hongjoong, sınıftan çantamı alıp hızlı hızlı çıkmaya başladığımı görünce beni durdurmaya çalışmış ancak ben durmadan hızlı bir şekilde sınıftan çıkmıştım. Neredeyse ağlayacak gibiydim ve san ile diğerlerini görmediğim için garip hissediyordum.

Hızkıca akatsuki'ye doğru ilerlemeye başlamıştım. Bu saatte jongho'da orada olmayacağı için gizli bir şekilde aldığım anahtarla o kapıyı açıp içeriye girebilir ve ne olduğuna bakabilirdim. Aynı zamanda isteğim dışında bir hareket gerçekleştiği için kendimi iyi hissetmiyordum.

Yola koyulduğum zaman aklıma az önce yaşadığım şeyler gelip duruyordu. Neden o adını bilmediğim kişi bana yaklaştığında sanki kanım çekiliyormuş, bayılmak üzereymişim gibi hissettim ve neden kolyem bu derece parladı.

Çocuğun kim olduğunu ve neden böyle hissetmiş olduğumu san'dan öğrenebilirdim ancak şuan aklımda daha büyük bir soru vardı. Kolyem neden öyle olmuştu. Normalde hiçbir şekilde herhangi bir şey olmamıştı.

Hızlı adımlarla akatsukinin olduğu gizli bölgeye gelmiştim. Yavaşca kapşonumu kafama geçirmiştim ve bana yetkili birisi olduğum için verilen anahtarla kapıyı nazikçe açmıştım. Tahmin ettiğim gibi, içeride kimsecikler yoktu.

Yavaş ve sessiz adımlarla ilerlemeye karar vermiştim. Sonuç olarak her şekilde o kapıyı açacak ve içinde ne olduğunu görecektim. Oraya ilerledikten sonra paslanmış, küf kokan merdivenlerden aşağıya doğru inmeye başladım. Gerçekten burnumu kapatmamak için zor duruyordum. Ceset gibi kokuyordu.

Aşağıya doğru inerken ayakkabımın demir zemine basarak çıkarttığı ses kulağımı gıcırtdatmaya başlamıştı. Biraz daha devam etseydi çok farklı şekilde kulaklarım hasar alabilirdi.

Kapıya ulaştığım zaman demir kapının yosunlaşmış olduğunu gördüm. Tanrı aşkına... kim bilir kaç senedir açılmıyordu ve burada ne vardı.

Aklıma hiç gelmemişti ancak bu anahtarın bu kapının olmama olasılığıda vardı. Sadece buranın anahtarı olma umudu ile almıştım. Sakince anahtarı cebimden çıkartıp demir kapıya doğru sokmaya çalışırım.

"Hadi... hadi..."

Ve evet, kapının anahtarı buydu. Kapı büyük bir gıcırtı ile açıldığında kulaklarımı kapatmadığım için gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım. Hızlıca içeriye girerim ve kapıyı sonunda çıkabileceğim şekilde hafif aralık bırakırım.

"Sikeyim... bunlar ne?"

Şu ana kadar gördüğüm en korkunç oda bu olabilirdi. Buraya ilk geldiğim zaman görmüş olduğum leş gibi ceset kokan ya da yerlerde kanlar olan odalar bile bu odanın yanında hiç kalırdı.

 Buraya ilk geldiğim zaman görmüş olduğum leş gibi ceset kokan ya da yerlerde kanlar olan odalar bile bu odanın yanında hiç kalırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Wooyoung'un indiği odanın giriş kısmı bu şekildeydi. İçeriyi de siz düşünün xd)

İçeride ilerlemeye başladığımda deli gibi rutubet kokusu etrafımı sarmıştı. Öyle ki kıyafetimi hafifçe kaldırıp burnumun üstüne koymuştum çünkü koku alamıyordum. Ciğerlerim sökülecek kadar kötü kokuyordu.

IF I WERE YOU//woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin