2.5

174 17 9
                                    

Keyifli okumalar ♡♡

Yorum atın yoksa katil civciv olur evinizi basarım LWLSDLCL

GÜNÜN İKİNCİ BÖLÜMÜ!!!

***

Nil: Üzgünüm, dün dönemedim (23.48)

Yavuz: Dert değil, hikayelerini izledim (:

Nil: Bu hiç adil değil yalnız

Nil: Sen her şeyime erişirken ben sadece adını biliyorum, şanslıysam da üç günde bir sesini falan duyuyorum

Yavuz: Bu durumdan rahatsızsan konuşmayı kesebiliriz?

Nil: Konuşmayı kesmek istemiyorum

Yavuz: O zaman benim isteklerime de saygı duyarsan sevinirim

Nil: Üf, tamam be

Nil: Sen ne yaptın?

Yavuz: Uçağa bindim, uçaktan indim

Yavuz: Otobüse bindim, sonra otobüsten de indim

Yavuz: Şimdi ev topluyorum

Nil: Oha ne kadar çabuk dönmüşsün

Yavuz: Bir gün daha kalacaktım aslında ama aradılar

Yavuz: İş varmış yarın, kalamadım yani

Nil: Anladım

Nil: Hâlâ işten istifa etmen gerektiğini düşünüyorum

Yavuz: Sen düşünme bence

Yavuz: Ayrıca bir şey soracağım ben de

Nil: Sorr

Yavuz: Lisede hoşlandığım çocuk falan diyorsun sürekli

Yavuz: Ağırıma gidiyor

Yavuz: Kim o dingil

Nil: Ayıp oluyor, işinde gücünde çocuğa neden dingil dedin şimdi

Yavuz: Ha ne yaptığını da biliyorsun yani

Yavuz: Sohbetiniz falan var, anladım

Nil: Öyle bir şey mi dedim ben Yavuz?

Yavuz: İşinde gücünde çocuk?

Nil: O lafın gelişiydi

Yavuz: Laflar düzgün gelirse sevinirim, kalbi kırılan birileri var çünkü

Nil: Kudurma lütfen

Yavuz: Kıskanıyorum ne yapayım

Nil: Farkındayım onun

Yavuz: Hâlâ seviyor musun?

Nil: Hayır be

Nil: Sadece zamanında platoniktim işte

Nil: Ah ulan bir kere görsün diye neler çektim ben

Nil: Görmedi kahpe

Yavuz: İyi ki görmemiş

Nil: Ne?

Yavuz: Üzgünüm

Yavuz: Yoksa ben yeterince kahrolmamış gibi daha da çok kahrolacaktım.

Nil: Bazen her şeyde açık olmamalısın.

Yavuz: Bazen çoğu şeyde açık olmalıymışım gibi geliyordu ama

Yavuz: Arayayım mı, müsait misin?

Nil: Müsaitim, arayabilirsin

Mesajı atmamla saniyesinde çalan telefonumu birkaç derin nefes verdikten sonra açtım. Telefonu açtığım anda "Ütü yapıyordum, yazmak zor oluyor." diyen erkeksi sesi duyunca gülümsemiştim istemsiz bir şekilde.

"Ütü yaptığını söyleseydin yazmazdım."

"Seninle konuşabileceğim fırsatları elimle geri tepmeyeceğimi daha öncesinden konuşmuş olmalıydık." Ütünün sesi aramıza girdiğinde sustu bir süre. "Hem ütü yapmak fazla sıkıcı, böyle eğlenceli oluyor."

"Beni mi kullanıyorsun yani Yavuz?"

"Tam anlamı ile kullanma sayılmaz."

"Tam anlamıyla öyle sayılır." dedim sahte bir alınganlıkla. Güldü. Onun gülmesiyle bem de güldüm. "Ütüden sonraki durağımız ne?"

İç çekti Yavuz. İç çekişinden sonra tekrardan ütünün buhar sesi duyulmuştu. Düşünüyor olmalıydı. "Çantamı hazırlarım herhalde."

"İşe giderken çanta mı hazırlıyorsun?"

"Garip mi?"

"Değil mi?" diye sordum şaşkınca. "Çanta hazırlama işini gittiğim tatiller dışında en son lisede yapmıştım. Üniversitede bile çanta toplamadım."

"Mühim bir iş." dedi abartılı tınılarda. Tek hecelik bir kahkaha da atmıştı aynı zamanda. "Yine birkaç gün ortalıktan toz olacağım, o kadar mühim yani."

Hayal kırıklığı ile çökerttim omuzlarımı. "Konuşamayacak mıyız?"

"Konuşabileceğimizi pek sanmıyorum da" Sustu bir müddet. Daha sonrasında muhtemelen gülümseyerek konuşmaya devam etmişti. "Sen benimle konuşamayacağın için üzüldün mü, yoksa ben mi kafamda kuruyorum?"

"Sohbetini seviyorum."

"Ben de seni seviyorum işte." dedi kendi kendine. "Ne kadar da ortak yönümüz çıktı."

Ufak bir kıkırtu sıyrıldı dudaklarımın arasından. Komik, tatlı bir adamdı. Ve her ne kadar içten içe inkar etsem de ona bağlanıyordum. Bağlanmak bir yana dursun, ona alışmıştım. Kısa bir süre olmuştu belki ama alışmıştım.

Kendime yarattığım o küçük dünyaya girebilmeyi başarmıştı.

"Bir daha yapsana onu." demesiyle gözlerimi daldığım yerden çekip kaşlarımı kaldırdım.

"Neyi?"

"Güldün işte, bir daha güler misin?"

"Siparişle mi güleceğim bir de?"

Sorduğum bu soruya o güldü bu sefer. Ama bu benim kıkırtım aksine epey sesli bir kahkahaydı.

"Elimden geldiğince sana yazarım ama çok fazla konuşma fırsatımız olacağını sanmıyorum ."

"Ne kadar önemli bir iş olabilir ki?"

"Bilemem" dedi e harfini uzatarak. "Aklının alamayacağı kadar önemli de olabilir, bunun için mi bu çaba diyeceğin kadar gereksiz de olabilir."

"Ticaret bu kadar çetrefilli miydi ya?"

Yine sustu. Sadece ütünün sesi bölüyordu aramızdaki sessizliği. "Bazen bazı şeyler anlatılamayacak kadar çetrefilli oluyorsa demek ki." demişti içine içine. "Geç oldu." diye devam etti konuşmaya. "Ben sabah beşte kalkacağım, senin de yarın sahnen var yine. Uyuyalım bence."

"Tamam" dedim kafa karışıklığıyla. "İyi geceler, iyi uykular."

"Allah rahatlık versin güzelim."

Kapanan telefona baktım bir süre gözlerimi kırpıştırarak. Bir kişi yüzünü bile görmediğim hâlde beni etkileyemezdi, bu çok yanlıştı.

Ama epey  doğru hissettiriyordu...

***

Bana maşallah+ nazar duası lütfen NEVQNSBWDN

MANZARAM SEN | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin