Geç geldiğim için üzgünüm! Ama sonuçta geldim, gerisi önemli değil. Şimdi sizinle çok önemli bir konu konuşmam gerek. O yüzden sakın burayı geçmeyin!
ADAM karakterimi herkes biliyor. Ve sanırım, okunacağına emin olursam, LOTNO'a Adam'ın bakış açısından yazılan bir yan kitap yazacağım. Onun kendi hikayesi olacak. Juliet ile tanışmadan hayatı nasıldı, ailesi nasıldı, bunlara değineceğim. Ama kesinlikle ilk önce okuyacağınızdan emin olmak zorundayım. Bu kararımı onaylayanlar, yorum olarak belirtsinler lütfen. Ve sonrasında, Adam diyarına yolculuk yapalım...
"Bu oturma düzenini reddediyorum," diye haykırdı Adam. Güldüm. Louis, Harry ve Niall ile arabanın arka koltuklarına sıkışmışlardı ve komik gözüküyorlardı. Adam, Louis'nin kucağına oturmak üzereydi. O derece rahatsız bir konumdaydılar.
Biz Zayn ile ön koltuğu paylaşmıştık, Liam ise arabayı sürüyordu. Liam ile konuşmuyorduk. O sadece ikide bir beni dürtükleyip vitesin üstüne oturduğumu söylüyordu. Ben de ona dil çıkarıyordum. Sanırım bu konuşma sayılmazdı.
Zayn siyah güneş gözlüklerini takmış, yolu seyrediyordu. Herkes garip bir durumdaydı. Bir BMW içine yedi kişi tıkışmıştık. Garip olmasını normal karşılıyordum.
"Zayn," dedim bana bakmasını sağlayarak. "Nereye gidiyoruz?"
"Bir dostuma uğrayacağız. Ondan birkaç emanet alacağım."
"Ürpertici," diye fısıldadı Adam, sesini tiz bir hâle getirip. "Zayn ne işler karıştırıyor acaba?"
"Karanlığın diğer tarafı kitabı eline geçirdiyse eğer, Texas'a, korunaklı üssüne götürecektir. Bunun için de, buralara çok uzak olmayan, evleri gibi gördükleri yere uğrayacaklardır. Baskın yapacağız. Gemiyi varsayımlar üzerinden götürmekten başka çaremiz yok. Holdman bize güveniyor."
"İçimi kararttın." Adam ofladı. "Cam falan açın da kendime geleyim ya."
Louis güldü. "Sen garip bir herifsin Adam, bunu seviyorum."
Adam gülüp bana beklentiyle baktı. "Almanca teşekkür nasıl edilir?"
Gözlerimi devirdim. "Normal et teşekkürünü. Hem Almanca biliyor gibi duruyor muyum Adam?"
"Haklısın," dedi. "Senin cahil olduğunu unutmuşum."
Ona uzanıp saçını çekmeye çalıştım, fakat geri kaçıp Louis'ye sığındı. Ve zaten beni engelleyen bir emniyet kemeri vardı. Zayn ile birlikte tek emniyet kemeri ile nasıl idare ediyorduk, bu anlaşılması zor bir soruydu.
"Bir ara birkaç sihirbazlık numarası öğrenmiştim," diye ortaya konuştu Harry. Ardından ellerini gösterdi. "Ellerim sihirlidir."
Ellerine baktım. "Bence daha çok kocamanlar."
"Dostum," dedi Louis. "O ellerle iki silikonlu göğüs avuçlarsın."
Herkes kahkaha atarken yüzümü buruşturdum. "Gülmem gerekiyordu herhalde. Ama şansa bakar mısın, gülmedim."
Louis eğilip gözlerini gözlerime dikti. "Esprilerime dayanamayan ilk kadın değilsin."
"Hey," diyerek bakışmamızı böldü Zayn. "Ona iyi davran Louis. O tanıdığın çakma sarışınlara benzemez."
"Bir saniye." Niall konuşmayı devraldı. "Biri az önce çakma sarışınlığıma laf mı etti?"
Niall'a bakıp sırıttım. "Bence sen harika bir çakma sarışınsın."
Adam beni itekledi. "Yerini bil kızım. Sen benim en yakın arkadaşımsın. Her sarışına gönlünü kaptıramazsın."
"Ne oldu, kıskandın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Legend Of The Night Owl
FanfictionGece Kuşu Efsanesi der ki: "Karanlık, vişne reçeli gibidir. Yemesi çok zevklidir ama eğer üzerinize bulaşırsa, bir daha asla geçiremezsiniz."