Legend Of The Night Owl

16 × Night

damla122, TheDirectionerrrrrr, LovatoisMyObsession, DenizzLovato, bersum33, Nutella_x, arjin-oxox, BaharTomlinson -ben onu bu adla bilirim- bu bölümde ithaf alacak kişilerdi. Sizin hakkızda şu  an bir şeyler yazacak zamanım yok ama eve geldiğimde önceki bölümdeki yorumlarınızı uzun uzun cevaplayacağım. Şu an yaptığım kabalığı maruz görün ama cidden zamanım yok. En yakın arkadaşım beni boğmak üzere. Sizden anlayış bekliyorum. Lütfen bu bölüm de yorum yapın, hatamı telafi edeceğim. Sizi seviyorum. Hem de çok çok çok fazla.

^^Gife iyi bakın. İyi okumalar...^^

“Ne oldu, dilin mi tutuldu?” diye sordu otuz iki diş sırıtarak. Bir şeyler söylemek için ağzımı açtım ama konuşamadan kapattım. Ona olan hislerimi kelimelerle anlatamazdım. Ondan hoşlanıyordum. Daha doğrusu ona âşık oluyordum ama bunu söylemek bana çok ezikçe geliyordu. Yani birinden hoşlandığını söylemek çok basitti. Önemli olan bunu gösterebilmekti.

“Zayn,” dedim sakince. Gözleri gözlerime sabitlenmişti. Bir an olsun kaçırmıyordu. Bu beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Tek kaşını kaldırdı. “Efendim?”

Dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Üzerinde yavaşça kaydım ve tam karnının üzerine oturup ellerimi yanaklarına yerleştirdim. Başta sadece dudaklarımı dudaklarına bastırmıştım ama o daha fazlası için dudaklarını hareket ettirdi. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve öpüşüne olabildiğince karşılık verdim. Elleri belimi sıkıca kavradı. Küvette aşağı doğru kayarak beni, kendiyle birlikte suyun altına çekti. Nefessiz kalmak umurumda değildi. Dudaklarının içki ve sigara tatması da öyle… Onu sahip olduğum tüm tutkuyla öptüm.

Kapı çaldı.

Kafamı suyun dışına çıkardım ve derin bir nefes aldım. Ardından kapıyı açmak için küvetten zar zor çıktım. Üzerimden sular akıyordu ama umursamıyordum. Zayn ise hâlâ küvetin içindeydi, kafasını suyun altından çıkarmış beni izliyordu. Ona kısa bir bakış attım ve banyodan çıkıp kapıyı kapattım. Ardından diğer kapıya doğru koştum ve hızla açtım. Karşımda Clarissa ile Derek duruyordu. Hadi Clarissa’yı anladım, Derek ne alakaydı? Hay sikeyim ya…

Clarissa’yı kolundan çektiğim gibi içeri çektim ve Derek’in yüzüne kapıyı kapattım. Clarissa’nın itirazlarını umursamadım. Elimle kapıyı işaret ettim. Aslında arkasındaki Derek cadalozunu –Juliet yasalarında erkekler de cadaloz olabilirdi- işaret ediyordum. “Bu göt kafalıyı neden buraya getirdin Clarissa?”

Gözlerini devirdi ve bana elindeki iki küçük valizi uzattı. Bir siyah diğer pembeydi. Pembe olan benim, siyah olan Zayn’indi. Valizleri elinden aldım, yere koydum ve soruma cevap vermesini bekledim. Vermedi. Derin bir nefes aldım. “Bak Clarissa,” dedim sakin olmaya çalışarak. “Bu göt kafalı seni umursamıyor bile ama sen onun peşine kuyruk gibi takılıyorsun. Seni sevmiyor, sen buna rağmen onunla olmak istiyorsun. Salak mısın kızım sen?”

“Onu tanımıyorsun Juliet. Ne kadar mükemmel olduğunu, ne kadar zeki olduğunu ve ne kadar yakışıklı olduğunu bilmiyorsun. Ben onu seviyorum ve kimse beni ondan vazgeçiremez.”

“Senin devrelerin yanmış,” dedim burnumdan soluyarak. Elimi yumruk yapıp yavaşça kafasına vurdum. “Hey, orada aklı başında bir Clarissa var mı?” Clarissa sinirle elimi itti. “Onu seviyorum,” dedi beni rahatsız eden âşık ses tonuyla.

Elimi alnıma vurdum. “Bahse varım bakir bile değil. Bir kere erkeğin bakir olanı makbuldür. Ben sana bakir bir herif, hiç koklanmamış bir çiçek bulacağım ama ilk önce onu bırakmalısın.”

“Bakir olmadığını nereden biliyorsun?” diye sordu. Kapıyı hızla açtım ve hâlâ kapının önünde dikilen Derek’e yapay bir gülümseme gönderdim. “Bakir misin?”