Merhaba!
Araya birkaç gün girdi ama tekrar karşınızdayım. Derslerin yoğunluğundan dolayı anca zaman bulabildim.
Keyifli okumalar!
✨
Eymen ve arkadaşlarıyla tanıştığım günden beri aradan bir hafta geçmişti. Her ne kadar onları arkadaşım olarak görmeye başlasamda içimden Eymen'in arkadaşları diye geçiriyordum.
İletişimimizi bayağı ilerletmiştik. Onlarla iyi anlaşıyordum ve konuşmalarına katılmaya başlamıştım. İlk günki gibi yabancı hissetmiyor ve kendimi onlara daha yakın görmeye başlıyordum.
Ama yinede hemen kapılmamak gerekirdi. Bana iki güldüler diye hemen beni arkadaşları olarak gördüklerini çıkaramazdım. Her ne kadar beni sevmiş olabileceklerini hissetsemde.
Sadece bazen düşünmeden edemiyordum. Benden hemen sıkılmalarından korkuyordum. Şu an iyi anlaşıyorduk ama ilerleyen günlerde onlarla ne konuşabilirdim bilmiyordum. Arkadaşlar her gün konuşacak ne bulurdu? Saçma sapan şeyler yapıp kendimi soğutursam diye korkuyordum. Diğerleri gibi bana soğuk nevale diyecekler diye ödüm kopuyordu.
Bir daha hayal kırıklığına uğramak istemiyordum.
"Kankitoşkum?"
Evet, bu bir hafta içinde Eymen bana kankitoşkum demeye başlamıştı. Önce kankitoşku olma potansiyeline sahiptim. Şimdi ise tamamen olmuştum. Kriterlerine uymuştum sanırım.
Başımı sıramdan kaldırdım ve Eymen'e sorarcasına baktım. Dersin ortasında neden bana sesleniyordu ki?
Kaşlarıyla hocayı gösterdi ve fısıldayarak konuştu. "Hoca sana sesleniyor."
Bakışlarımı hocaya çevirdiğimde gözlerini bana kilitlediğini fark ettim. Muhtemelen birkaç dakikadır benim ona yanıt vermemi bekliyordu. Elindeki kalemle tahtayı gösterdi. "Bu soruyu sen çözmek ister misin Eylem?"
Kalbimin atışı anında hızlanmaya başladı. Tahtaya çıkmak falan istemiyordum ben. Neden bana soruyordu ki. Başka öğrenci kalmamış mıydı.
Cevap vermekte tereddüt ettim ve gözlerimi hemen duvarda asılı olan saate çevirdim. Daha on beş dakika kadar vardı zilin çalmasına.
"Tabii." Titreyen ellerimi zapt etmeye çalışarak ayağa kalktım.
Sanırım yanımda oturan Eymen stresimi anlamış olacak ki bana baktı ve rahatlatmak ister gibi gülümsedi.
Tahtaya ilerlerken soruyu anlamaya çalışıyordum. Her ne kadar ellerimin titrememelerine uğraşsam da başaramıyordum. Acaba diğerleri de görüyor muydu?
Kendimi çok rezil hissediyordum.
Kalemi aldım ve yutkundum. Tahtanın karşısında öylece durmuş bir şekilde soruya bakmaya başladım. Aslında bildiğim bir soruydu ama stresten ve panikten beynim çalışmak istemiyordu.
Aptal.
Gözlerimin dolmasına ramak kalmıştı.
Kalemi elimde sıktım ve yapamayacağımı söylemek için yönümü hocaya çevirdim. Tam ağzımı açacaktım ki bakışlarımız Eymen'le kesişti.
Bana beni anlıyor gibi bakıyordu.
Gözlerini açıp kapattı ve bana hayatımda gördüğüm en rahatlatıcı gülümsemeyi gönderdi.
Yapabileceğime inanıyor gibi bakıyordu.
Gözlerimi elimdeki kaleme çevirdim ve bir daha sıktım. Belki de gerçekten yapabilirdim. Bildiğim bir soruydu. Panik yapmaya gerek yoktu. Yapabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallere akıtılan gözyaşları
Ficção AdolescenteRüyalarını bir kenara koy. Uyandığında çünkü hiç dönüşü yok.