22- Seni Doyurmak

114 9 1
                                    

Arkadaşlar herkese merhabalar, uzun bir bölüm yazdım.

Bölüm içinde +18 var, okumak istemeyenleri şimdiden uyarıyorum.

İyi okumalar!

*

"Gel." Diyordu boğuk gelen bir ses. Arzu dolu parmaklar kendisine dokunuyor ve tenindeki el değmemiş kısma geldiğinde duraksıyordu. Uzun zamandır kulaklarında yankılanan 'güzelim' kelimesi adamı şımartıyordu. Kabaca etini eziyordu elleri, büyük bir zevk alıyordu.

Kendi kendine dalıp gittiği kaçıncı andı bilmiyordu Anıl, üzerinden geçen zaman hatıralarını silemiyordu bile. O anın hissi vücudundan silinmiyor, aksine tüylerini diken diken ederek istekle dolduruyordu içini.

Yanındaki iki kadın hiç yorulmamış bir şekilde başka bir mağazaya daha yöneldiğinde onları takip etti Anıl. Aklındaki uygun olmayan düşünceleri elinden geldiğinde silmeye çalışıyordu fakat Tugay'ın istek dolu sesini her hatırladığında bunu başaramayacağını anlıyordu. Belki de tek başına zaman geçiremediği ve ihtiyacını karşılayamadığından böyle bir adam olup çıkmıştı? Ya da başından beri sapık bir insandı.

"Anıl?" Annesinin sesi uyarırcasına çıktığında yerinde sıçrayarak dikkatini kadına verdi. "Oğlum, Sude'ye bakıver diyorum. Şu elbiseyi bir deneyeyim." Gözüyle işaret ettiği bebek arabasını itti Anıl'a doğru.

Annesi elindeki mavi elbiseyi beraberinde kabine götürürken arabaya doğru uzandı Anıl. Buraya hiç istemeyerek gelmişti başta. Tanık olduğu manzarayı sorgulamak adına annesi çağırmıştı dışarıya ilk. Anıl yakasını nasıl kurtaracağını bilemeden Ufuk'tan yardım istemiş, kardeşi homurdanarak eşi Eda'ya haber vermişti. Aralarından su sızmayan karı koca ise abilerine yardım edebilmek adına plan yapmışlardı. Eda durumu az çok biliyordu, hiç konuşmamış olsalar da kötü bir tepki vermemişti Anıl'ın ilişkisine. Bu yüzden kızı Sude'yi yanlarına alarak peşine takılmıştı anne ve oğlunun.

Anıl, bir elinde telefonla dururken bebek arabasını salladı. İçinde uyuklamakta olan kız çok küçük değildi, kumral saçları omzuna doğru kıvrılmış ve koyu kahve gözleri kısıkça bakıyordu etrafa. Amca olmak için pek zaman ayıramamış olsa da, minik kız onu gördüğü her an mutlulukla gülümserdi.

Gözleri bir telefona, bir etrafa bakıyordu. Tugay'a olan biteni anlattığından beri bir saati geçmişti. Asker bütün bu olanlarla uğraşması için tek başına bırakmayı istemiyordu sevdiğini. Bu yüzden hazırlanıp geleceğini söylemiş, haber vereceğini de eklemişti. Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordu Anıl fakat komutana karşı olan özlemi gittikçe artıyordu.

"Abi, biraz otur istersen. Çok yoruldun." Az uzağından mahçupça kendisine yaklaşan Eda sol kolunu ovalıyordu. Çekingence yanında durdu Anıl'ın. "Sude ile ilgileniyorsun geldiğimizden beri."

Anıl, telefonunu cebine koyarak dikkatini esmer kıza verdi. Yüzüne belli belirsiz bir gülümseme oturttu. "Siz rahat rahat alışveriş yapın, hiç sorun yok." Gözleri mağazanın kapısına gidip geldi tekrardan, beklediği adamı heyecanla arıyordu.

Eda, kısa saçlarını kulağının arkasına atarken gülümsedi. Anıl'ın heyecanla yerinde kıpırdadığını ve gözlerinin birisini aradığını anında fark etti. "Yoksa o yüzbaşı buraya mı gelecek?"

Duyduğu soruyla şaşkınlıkla döndü kadına. Kaşları tedirginlikle havalandı. Yine de öz kardeşi olarak benimsediği bu kadından çekinmiyordu Anıl. "O kadar belli ettik desene?"

Eda heyecanla ellerini birleştirerek çırptı. "İnanamıyorum abi ya! Gerçekten de bir sevgilin var." Sesini kısık tutmaya çalışarak devam etti. "Ayrıca erkek veya kadın olması hiç önemli değil, her zaman arkandayım."

SAYAÇ BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin