-3 yıl önce-
12 yaşımda evden kaçıp Patron Ayaz'ın yanında çalışmaya başlamadan önce, evin en nefret edilen çocuğuydum.
Babamın ilk evliliğinden, istenmeden doğan çocuğuydum yani.
Üvey olan annem sürekli beni döverdi, canı sıkıldığında onun için "Boks Torbası" işlevi görüyordum. Sıkıldığında, mutsuz, mutlu, heyecanlı ve sinirli anlarında sürekli beni döverdi.
Beni sevmezdi, sever gibi yapardı ancak sevmezdi.
Bu 12 yaşıma kadar devam etti, 12 yaşıma bastığım gün artık dayanamadığım için tüm eşyalarımı topladım ve evden okula gidiyorum diye çıkıp gittim.
Nereye gideceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu, sokaklarda boş boş geziyordum.
O zamanlar örnek aldığım biri vardı, Ayaz Karacabey. Kendisi dünyalarca ünlü bir suçluydu, her ne ararsan vardı onda.
Dolandırıcılık, hırsızlık, gasp, adam öldürme, rüşvet, fidyecilik, uyuşturucu satma ve daha bir çok suç işleyen biriydi.
Neden onu sevdiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu ama en büyük hayalim onu görmekti. Bu hiç gerçekleşmemişti, o güne kadar.
Akşam olmuştu, sokakta boş boş dolaşıyordum. Baya susamış ve açıkmıştım, nereden su ve yemek bulacağım hakkında en ufak fikrim yoktu.
En sonunda boş bir cadde de bir taşın kenarına oturdum, ben oturduğum gibi yanıma siyah bir Lamborghini geldi.
Camı açıldığında şaşkınlığımı gizleyemedim, içeride Ayaz Karacabey oturuyordu lan!
Ben şaşkınlıkla ona bakarken ağzından çıkan tek kelime "Arka koltuğa geç." oldu.
Bir an durdum, neden beni çağırıyordu? Ona baktığım zaman bana sadece bir piç smile attı. Derin bir nefes aldım ve yavaş yavaş arabasına doğru bindim.
"Ee ufaklık, buralarda işin ne bakalım?"
"Ben, şey..."
Sanki dilimi yutmuş gibiydim, konuşamıyordum. Ellerim ve bacaklarım titriyordu.
"Sakin ol be kanka. Sana birşey yapmayacağım rahat ol..."
Çekinerek ona baktığım zaman bana göz kırptı.
"Neden buralardasın bakalım, buralarda fazla senin yaşıtın olmaz. Haline bakılırsa bir kaç saattir dışarıdasın, evden mi kaçtın bakalım?"
"Siz... Nereden biliyorsunuz...?"
Bir kahkaha attı, çok güzel gülüyordu...
"Ah, ah... Bende bir zamanlar senin gibiydim. Biliyor musun? Sen benim işime yararsın, yanıma eleman arıyordum senin yaşlarında."
Bunu dediği zaman ona bakmadan duramadım, gözlerim parlamıştı. Beni evine mi davet ediyordu?
"Bir süre benim evimde kalırsın, sonra sana bir ev tutarım orda yaşamaya başlarsın. Bir miktarda para veririm, 10.000$ yeter mi bakalım?"
"10.000 dolar mı?! Ah, pardon, özür dilerim..."
Tekrardan güldü.
"Sorun yok, aslında, aramızda fazla yaş yok ha? Ben 18 sen 12."
"Siz 18 yaşında mısınız?"
"Ne sandın?"
"30 sanıyordum..."
Tekrardan o kahkahasını bana sundu.
"Abartma ya sende, o kadar yaşlı gözükmüyorum ya."
Birkaç dakika sessizlikten sonra tekrardan sessizliği bozdu.
"Asıl konuya gelirsek, senden tek bir isteğim var. Benim sana dediğim insanları öldüreceksin. Tabii sen bunları yaparken benim elim armut toplamayacak, bende zaten müşterilerimin dediği kişileri öldürüyorum."
Nefes aldı ve devam etti.
"İlk 1 ay para vermem ama sonraki aylarda kişi başına 50 dolar uygun mu? Bence uygun."
Omuz silkti.
"Senin içinde uygun mu, bücür?"
"U-uygun!"
"Sen çok işime yarayacaksın..."
-Günümüz-
"Ne..? Sen cidden bana çıkma teklifi mi ediyorsun?!"
Ateş, ne diyeceğini şaşırmıştı sanki, bana öyle bir bakıyordu ki hiçbir şey anlaşılmıyordu.
Arkadan Emre piçi araya girdi,
"Enişte, kabul et be."
"Emre sussana sen!"
"Hey, Berk, sakin ol."
Ateş'e baktığımda gözleri dolmuş bana bakıyordu.
"Ate-"
"Berk... kabul ediyorum."
"Ne!?"
Bir dakika, ne? Kabul mü ediyor!
Ayağa kalktım ve direkt sarıldım. Benimde gözlerim dolmuştu.
"Ee, şimdi siz nesiniz?"
Emre'nin bu sorusu üzerine sarılmayı bıraktım ve ona doğru döndüm.
Ateş, gülmemek için elini ağzına götürdü.
"Emre, eve geleceksen gel gelmeyeceksen ilk ben sikeyim sonrada dışarıdakiler siksin kendi pornonu yap ve eve git."
"Hey, hey sakin tamam ya. Sadece soru sorduk, geliyorum eve."
"İyi olur."
Dedikten sonra Ateş'e döndüm ve direkt dudağına yapıştım.
"Ow..."
Emre'nin bu tepkisi üzerine Ateş'i daha sert öpmeye başladım. Nasılsa artık sevgiliydik, kimse bir bok diyemezdi.
"Aa! Terbiyesizler, sizin ananız babanız yok mu! Kim bilir başımıza daha neler gelecek!?"
Teyzenin bağırışı üzerine öpüşmeyi bıraktık.
"Teyze, sende gitsene ya."
"Teyze, ne güzel öpüşüyorlar, sal la şunları. Bedava porno işte izlemeyeceksen siktir git!"
"Anne...?"
Ne, anne mi?
"Ne, anne mi?!"
Hepimiz Ateş'e döndük, Ateş o kadına korkmuş gözlerle bakıyordu.
Kadın kahkaha attı.
"Seni bulduğum iyi oldu küçük bücür, seni öldüreceğim!"
Kadın bunu diyip Ateş'e doğru koşmaya başladı.
Hiç düşünmeden Ateş'in önüne atıldım ve kadını tuttum.
"Sana ne mesaj yazdığımı hatırlıyor musun lan!?"
"Sana ne be bizim aile ilişkilerimizden?!"
"Çocuğun öz annesi bile değilsin seni aptal!"
"Sana ne oluyor be?!"
"Emre, Ateş'i koru, hemen geliyorum!"
Hemen içeri geçtim ve kurusıkıyı düşünmeden aldım. O kadının hayatını şuan bitirecektim.
Aldıktan sonra yavaş adımlarla dışarı çıktım.
Tabancayı kadına doğru tuttum. "İşte şimdi hayatının içine sıçacağım!" diye bağırıp tetiği çektim ve ateş ettim.
Ateş ve Emre kadına bakıyor, ben ise gülüyordum.
İşte şimdi herşey normale dönecekti. Emre ve Ateş bana döndüğünde "Ne, hakettiğini buldu işte?" diyip içeri doğru geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTEKÂRLAR VE SADIKLAR 𝑏𝑥𝑏𝑥𝑏 -YARI TEXTİNG-
ActionBerke ve Salih arasında ki savaşı kim bilir kim kazanacak...?