0.1

832 71 160
                                    

nothing without you, the weeknd

Christopher'ın ringe çıkmak için sadece yarım saati vardı. Kendinden emin bir şekilde odasında otururken az önce arkadaşı Seungmin'in getirdiği kırmızı boks eldivenlerini takmayı bekliyordu. Zamanın hızlıca geçmesini istiyordu çünkü kazanacağını biliyordu. Rakibi de kaybedeceğini biliyordu aynı zamanda, çünkü karşısındaki Christopher Bang Chan'dı.

Dudaklarını dişlemiş dirseklerini dizlerini koyarak eğilmiş bir şekilde oturuyordu. Saate göz ucuyla bir bakış attıktan sonra tekrar ofladı. Maçlarından önce odaya kimseyi almıyordu çünkü insanlarla iletişim kurmayı sevmiyordu, kendi kendine düşünmek ya da konuşmak her zaman yeterli olmuştu onun için.

Birkaç dakika sonra kapı çalışmadan açılınca kafasını oraya doğru döndürdü. Şimdi karşısında az önce arayıp gelmemesi gerektiğini söylediği doktoru duruyordu. Jisung kapıyı sertçe kapattıktan sonra sert adımlarıyla Chan'ın önünde durdu. Chan ona bakmadı, her ikisi de birbirlerine sinirlendiklerini hissediyorladı.

"Sana elin kırılacak, maça çıkamazsın, dedim."

Chan, ellerini yavaş bir şekilde arkaya atarak yayılmış bir şekilde oturmaya başladı. Bacaklarını açmış, Han Jisung'a öylece bakmaya başlamıştı.

Hiçbir şey söylemedi Chan, yaklaşık yarım saat önce de aynı konudan dolayı tartışmışlardı. Chan bu doktorun onu bu kadar önemsemesine sinir oluyordu.

Jisung'un sinirli sesi duyuldu yine. "Bir şey söylesene." Chan öylece bakmaya devam etti doktora. Jisung'un sinirle solumaya başladığını hissedebiliyordu. Doktor, elini alnına koyup gözlerini kapattı ve derin bir nefes alırken "Sabır," diye mırıldandı ağzının içerisinde.

"Anlamıyor musun yoksa malı mı oynuyorsun bana, Christopher?"

Chan, ringte kullandığı ismini onun dudakları arasından duymayı seviyordu. Sesine yakışıyordu.

Sonunda konuşmak için dudaklarını araladı. "Bilmem, belki de seni sinir etmeyi seviyorumdur."

"Çıkamazsın o maça, iptal ettir." İşaret parmağını Chan'a doğru salladığında Chan'ın gözleri parmağına gitti. Tekrar gözlerine çıkarttığında ciddi olduğunu anladı ve kendisinin de sinirlenmeye başladığını fark etti. Ne olursa olsun planlanmış bir maçı asla iptal ettirmezdi.

"Boş yapıyorsun bazen, aşırı." dedi.

"Seni öldürürüm Chris," diye karşılık verdi Jisung. Normal de Chan'ın arkadaşları bile onunla bu şekilde konuşmazken doktor epey rahattı bu konuda. Chan, Jisung'un sözleriyle dilini ağzında yuvarladı ve kaşlarını kaldırdı. "Elin çok kötü durumda, kırılacak bu son maçın olacak diyorum, beni neden sikine takmıyorsun?"

"Bir şey olmayacağını biliyorum çünkü."

Chan'ın hâlâ kendisinden emin konuşması ağlayarak onu dövme isteği uyandırdı içinde. Bağırmaya devam etti. "Olacak, elin çok zarar görecek yemin ederim!"

"Olmayacak bir şey amına koyayım, bi' sakinleş."

"Geri zekalısın sen," dedi biraz sesini alçaltarak. Onunla bu kadar rahat konuşan başka kimse yoktu. Chan'ın sert sesini duyunca her ne kadar biraz korksa bile. "Düzgün konuş doktor."

Dudaklarını yaladı Jisung. "Maçı iptal ettir. Son bir kontrolün kaldı ondan sonra istediğini yaparsın."

Chan oturduğu yerde başını geriye doğru attığında bu görüntüsü Jisung'un yutkunmasına sebep oldu. Jisung kendisinin, Chan'ın karşısında baldırlarının üzerine oturmamak için zor durduğunu biliyordu.

nothing without you, chansungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin