Jisung Chan'ın evine geldiğinde önce güvenlikle konuşuyor ve güvenliğin Chan'a haber vermesini bekliyordu. Buraya pek sık gelmiyordu, son geldiğinin üzerinden iki ay geçmişti ve o gün de birlikte olmuşlardı. İkisi de olayların nasıl geliştiğini hatırlamıyordu, Chan yine bir şeylere çok sinirliydi ve sert bir şekilde Jisung'un dudaklarını öperek sinirini çıkartma isteği uyanmıştı içinde.
Jisung da ona ayak uydurmuş ve dudaklarının, kendisinin dudaklarını ezmesine izin vererek yatağa gitmenin ilk adımını tamamlamışlardı. Sonrası dediğim gibi, yatakta geçmiş, sabah olduğunda Jisung kendine gelir gelmez evinden ayrılmıştı Chan'ın.
O günle ilgili hissettiği çok fazla şey vardı. O anların, o gecenin aklına gelmesi bile Jisung'u mahvediyordu, kalbi deli gibi hızlanıyor ve yandığını hissediyordu. Bang Chan'ın Jisung'un üstünde bıraktığı etki olağanüstüydü doktora göre.
Ondan sonra bir süre görmedi ama sonunda cesaretini toplayıp bir maçını izlemeye gitti, orada tekrar konuştular ve Chan ona diğerlerine davrandığı gibi davranmadı. Jisung bundan güç alarak hiçbir şey olmamış gibi davrandı.
Güvenlik telefonda Jisung'un adını soyadını söyledikten sonra dakika sonra başıyla onayladı ve içeri girmesine izin verdi. Bir seferinde bu kapıdan geri döndüğünü bile hatırlıyordu. Chan onun içeri girmesine izin vermemişti ve onca yolu geri gelmişti.
Sitenin içerisine girip ezbere bildiği yolu yürüyüp kısa sürede kapısına geldi. Kapı, Jisung önüne geldikten hemen sonra açıldı ve Chan'la Jisung göz göze geldi. Chan'ın üstün çıplaktı, her zaman olduğu gibi evdeyken üstünü çıkartıp geziyordu.
Jisung gözlerini karşısındaki adamın vücuduna değdirmemek için kendisiyle savaş verirken Chan kolunu kapıya yaslamıştı. İlk konuşan Chan oldu. "Neden geldin?"
Jisung, Chan onu içeri davet etmemiş olsa bile içeri doğru bir adım attı. Chan geri çekilmedi, pozisyonunu da değiştirmedi ve Jisung'un önünde dikilmeye devam etti. Jisung geri çekileceğini düşündüğü için karşısındaki adamla bu kadar yakın olmayı beklemiyordu.
Chan cevabını doktorun içeri girmesiyle almıştı zaten. Sırıtarak kapıyı ittirdi ve kapattı. Tek kolunu kapıya yaslayarak kendisinden biraz kısa olan Jisung'un yüzüne yaklaştı ve dudaklarını araladı. "Doktor, neden geldin?"
"Özlemiş olamaz mıyım, aa." deyip yanından kaçtı ve içeri geçti. Bugün kendisini keyifli hissediyordu, her zamanki gibi Chan'ın sinirlerini bozmak için harika bir gündü.
Evdeki bütün ışıklar kapalıydı neredeyse. Bu biraz irkilmesine sebep olsa da hızlı adımlarını salona yöneldirdi ve orada yanan ışığın hemen yanına oturdu. Karanlık ortamları sevmiyordu, kalbini hızlandırıyordu ve sanki nefesini kesiyordu.
Chan odaya girdiğinde karanlıktan yararlanarak gözlerini kaslı vücudunda gezdirdi Jisung. Avuç içlerinin terlediğini hissederek dizlerine sildi ellerini.
Chan içeri girerken salonda olan bir ışığı daha açtı, Jisung bunu daha net görmesi için yaptığını düşündü ama Chan Jisung'un karanlığı sevmediğini biliyordu. Bunu yapınca neden yaptığını sorguladı ve kendisine küfretti. Neden onu düşünüyordu, bilmiyordu.
Birlikte L koltukta oturmaya başladılar. Jisung ortamdaki sessizliği bozdu. "Kremini sürüyor musun?"
"Doktorluk mu taslayacaksın buradayken?" Tek kaşını kaldırdı ve gözlerini doktorun üzerinde gezdirdi. Üstündeki siyah kazağı ve siyah bol pantolonu inceledi. Bazen sadece siyah, bazense renkli giyiniyordu. Jisung çok yönlüydü. Keyfi ne isterse onu yapıyordu ve bu yönden Bang Chan'la çok zıttılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nothing without you, chansung
Fanfictionbeni sevmeyi hiç bırakma çünkü sahip olduğum tek şey bu.