1. bölüm

1.5K 53 3
                                    

Buraya başladığın tarihi yazarsan çok mutlu olurum.❤️

Doğa Denizli

"Ya çok yoruldum. Nöbetleri hep bize yazıyorlar fark ettiniz mi? İnatlığına sanki!"
Onur odaya geldi ve başını olumlu anlamda aşağı yukarı sallayarak onayladı. Beste devam etti:
"Gerçekten. Ayaklarım tutmuyor. Altları alev alev şuan. Daha 109 numaralı odaya bakmam gerekiyor. İkinci derece yanığı var. Ütülerken kolunu yakmış. "
"Ah ah.."
Elimle en sevdiğim kupaya filtre kahve dökerken onları dinliyordum.
"Hangi hoca yazdı nöbeti?"
"Neslihan sanırım."
"O kadını var ya artık yolucam tutamıyorum kendimi." dedi Beste.
"Sakin ol ayol." dedi Onur. O hep böyle idi. Çok konuşkan, ama oldukça başarılı, nörolog olmayı hedeflemişti.
Beste ise her şeye şikayet eden, zayıf ve uzun, yine başarılı ama her şeye panik olan, ve jinekolog olmak isteyen, kankam.
Emre ise deli dolu, hiç yorulmayan, kendini hep güçlü göstermeye çalışıp zayıf noktalarını belli etmemeye çalışırdı, en büyük hedefi onkolog olmak isteyen bu adam annesini kanserden kaybetmişti.
Güneş ise soğukkanlı, olabildiğince sert olan ve ne olursa olsun kendini hiç kimsenin önünde küçük düşürmeyen, kardiyolog olmayı çocukluğundan beri hedeflemişti.
Sarp, aramızda en sessizimizdi. En büyük hayali pediatrik cerrahı olmaktı. Çocukları çok severdi. Çünkü çocukluğunu yaşayamamıştı. Ve bunu başka çocuklara da yapmak istemedi. Onlar da çocukluklarını yaşasın diye ürolog olmayı çok istedi.
Ve ben Doğa, çoğu zamanımı genel cerrahide araştırma yaparak kullanıyordum. En büyük hayalim genel cerrahide uzmanlaşmaktı ve kendimi buna adamıştım. Çocukluğumdan beri hep sakin bir kızdım. Hobilerim hep genel cerrahi ile alakalı kitaplar okumaktı. Orta okulda bana hep inek derlerdi. Ama şuan karşılığını alıyordum. Tıpı kazanmıştım ve hem çalışıp hem okuyordum. Kaybeden ben değil onlardı. Hala instagramda post atarak para kazanmaya çalışmak..
Diyecek birşey bulamıyorum.

Mesaimiz bitmişti. Diğer asistanlar ve doktorlar hastaneye yavaş yavaş giriş yaptıklarında bizde çıkıyorduk. Üstüme ceketimi alıp kapıdan Beste ve Güneşle çıkıyordum ki Emre yanımıza geldi.
"Kızlar Güneş'i sizden kaçırmam gerek. Sevgilimi özledim de." dedi Güneş'e göz kırparak. Güneş yanımızdan ayrıldığında ben ve Beste lojmana doğru yürümeye başladık. Ben, Beste ve Güneş aynı odada kalıyorduk. Lojmanımız baya büyüktü. Eve girer girmez üstümdekileri soyup duşa girdim. Duştan çığtığımda Beste tavuk dürüm çağırmıştı.
"Ba-yıl-dım." dedi heceleyerek.
"Kesene bereket! Çok güzelmiş."

Güneş Özata

"Çok özledim seni." dedi Emre burnunu burnuma sürterek.
"Sarılarak uyumak istiyorum seninle, çok yoruldum dün gece."
"Bende." diye yanıtladım.
Emre birden beni kucağına aldığında ne yapacağımı bilemedim. İlişkimiz yaklaşık bir buçuk yılındaydı. Karnım omzuna değiyordu. Ve kafam kalçasına bakıyordu. Yutkundum. Bakmamaya çalıştım.
"Emre napıyorsun? İndirsene beni! Yürüyebiliyorum."
"Biliyorum. Ama canım seni taşımak istedi." dediğinde sırıttığımı ve yanaklarımın kızardığını fark ettim. Sarp ve Onur aynı lojmanda kalıyordu ama Emre hastaneye yakın farklı bir apartman dairesinde kalıyordu. Emre beni odasına kadar taşıdığında yatağa bıraktı.
"Ben duş alıp geliyorum."
"Tamam."
Emre'nin evinde yedek birkaç kıyafetim vardı. Siyah eşofman takımımı üstüme geçirdim. Daha sonrada yüzümdeki hafif makyajı sildim ve yorganın altına girdim. Emre'nin banyodan çıkış sesini duydum. Uyuma taklidi yapıcaktım. Zaten çok uykum vardı. Yorganı boynuma kadar çektim. Emre odaya geldiğinde altında sadece havlu vardı. Göz ucuyla ona baktığımı fark etmiş olmalı ki.
"Gözlerini sıkıca yum shine'ım."
"Shine." bana böyle sesleniyordu ve çok hoşuma gidiyordu. Arkamı döndüm. Birden yorganın içine girince gözlerim açıldı. Büyük elleri belimi kavrayıp kendisine çekti. Kafam göğsüne geliyordu. Uzun ve siyah saçlarımı okşadığında bende ellerimi onun göğsüne koydum. Alarmım çaldığında saat 9:30'a geliyordu. Yaklaşık bir buçuk iki saat uyumuştuk. Alarm çaldığında hemen ertelemeden kalkardım ben. Hiç ertelemezdim öyle bir huyum vardı. Benim aksime Emre tam tersimdi. Tam kalkıcaktım ki Emre ellerini belime daha çok yerleştirdi ve kalkmamı engelledi.
"Biraz daha."
Kafasını kaldırıp ona baktım. O kadar tatlıydı ki.
"Ama hastaneye gitmemiz gerek."
"Off." dedi ve kalktı. Kalktığında yanağıma büyük ve derin bir öpücük kondurdu. Emre tam bir temas bağımlısıydı. Ben ise temas çok sevmezdim. Ama Emre'yi çok seviyordum. Belki bazen belli edemiyordum. Belki bazen çok soğukkanlı olabiliyordum. Ama onu kendimden çok sevip değer verdiğime emindim. Hazırlanıp hastaneye gittiğimizde en geç biz gelmiştik. Asistan odasına girdik ve üstümüzü değişip çıktık.
"Amca mı oluyorum yoksaa? Çok geciktiniz? Hayırdır?" " Onur imalı bir soru sorunca ona yan gözle baktım. Doğa ise benim yerime cevap verdi.
"Onur rahat bıraksana işine bak."
"Kes sesini." dedi Emre. Rahatsız olduğumu anlar gibi.
Elime iki tane kahve aldım ve Emre'ye doğru yürümeye başladım.
"Birkaç hastanın kayıtlarını yapmam gerek. Sonra da Neslihan hoca ile çok işim var. En azından o bana öyle dedi." dedim ve ona kahvesini uzattım.
"Tamam shine'ım bende yoğunum bugün Baran hoca ile ameliyatım var. Akşam bana gelsene?"
"Ne konuşuyorsunuz lan fıs fıs?" dedi Onur. Ona doğru dönüp cevap verdim.
"Onur çok gıcık dimi diyordum."
"Ayol bende sizi seviyorum." dedi. Elimle anlıma şaplak attım. Emreye ağzımı oynatarak "Konuşuruz." dedim. Oda başını olumlu anlamda salladı.

Doğa Denizli

En sevdiğim şarkıyı sessizce mırıldanarak hastane koridorunda yürüyordum. Bugün ki çoğu zaman olduğu gibi acilde Ben, Onur, Beste, Sarp ve birkaç kişi daha görevli idik. Emre ve Güneş genellikle Neslihan, Baran, Barış hocalar ile konuşuyor, onların işlerini yapıp, yatılı hastalara bakıyorlardı.
Bize bir bilgi verilmişti. Zincirleme tirafik kazası olmuştu. 8 yaralı 2 ölü haberi verilmişti. Onun için herkes hazırlık yapıyordu. Dışarıdan ambulans sesleri duyulduğunda hepimiz hazırdık.
"Hadi başlıyoruz." dedi Sarp.
8 sedye ve ağır yaralı olan hastalar hızlı hızlı gelirken hemşire Mine, ve Berkan ile hepsini yataklara yerleştirdik. Acile Baran ve  Ozan hoca da gelmişti. Ozan hoca ile ben Ali Karahan adlı bir hastaya bakıyorduk. Durumu çok kötüydü.
"Ozan hocam yaş 32. Bilinç kapalı. Kalp atışı düzenli. 75. Anne tarafı genetik tansiyon ve diyabet. Yolda nabzı durmuş. Sağ bacağında büyük bir ezilme ve çatlak olabilir. Ve görüyorsunuz hocam sol omzunda derin bir cam var. Onzuna girmiş."
"Tamam Doğa senden şunu istiyorum dosyaya yazdığım ilaçlar serumla verilsin. Sen başkalarına bak ben burada şu cama bakayım." dediğinde oradan ayrıldım. Herkes çok stresli idi. Sarp'ın ilgilendiği hastaya doğru yanaşacaktım ki gördüğümle şoka uğradım.
"Anne!?"
"Baba!?
Koşarak yanlarına gidip bağırdığımda Sarp ve Beste beni tutmaya çalışıyordu.
"ANNE!"
"BABA!"
"BESTE BIRAK!....BIRAK BENİ!"
Birden başım dönmeye başladı ve Sarp'ın kollarında bayıldım.

BERABER DOKTORCULUK OYNAMAK İSTEYEN VAR MI?

DOKTORCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin