18. bölüm

159 6 2
                                    

Ensemde şiddetli bir ağrıyla uyandım. Gözlerimi zorlukla açtığımda Sarp'ların lojmanında olmadığımı anlamak uzun sürmedi.

Noluyordu?

"Neredeyim ben?" diye mırıldandım kendimce. Bandajlı elimle ensemi ovaladığımda ağrısı şiddetlendi. Bandajlı elimi ensemden çekip baktığımda elimde kan vardı.

Ensem kanıyordu!

Damaklarımda uykunun hala tatlı bir tadı olsada ayık olmak zorunda olduğumu fark ettim. Gözlerimi iyice açtığımda parmaklarımın tersiyle gözlerimi çocuk gibi kırıştırdım.

Gözlerim artık net görmeye başladığında karşımda oturan bir adam vardı. Yaklaşık benim yaşlarımda. Oldukça kaslı kolları dikkatimi çekti. Diye etrafımdaki her erkek bu kadar iriydi bu aralar? Yaklaşık benden birkaç santim daha uzundu. Takım elbise giymiş gözlerini benden çekmiyordu.

Aklımdan binbir türlü düşünce geçerken hışımla yattığım yerden ayağa kalktım. Uyanmam karşımdaki adamı gülümsetirken ona atabildiğim en sinirli bakışı attım.

"Neredeyim ben!" diye bağırdım. Etrafıma bakıyor duruyordum. Ellerimi saçlarımdan geçirdim.

"Sakin ol güzelim." dedi. İçimde çok az korku beslerken korkuyu bastıran öfkem vardı. "Güzelim mi? Kimsin ulan sen!" diye bağırdım.

"Neredeyim ben!" diye tekrar ettim. Adam bu halime gülerken adama yaklaşıp suratına tüm gücümle okkalı bir tokat attım.

Adamın suratı yana kayarken yavaşça yüzünü bana çevirdi. Bu sefer öfkeyle bakıyordu. Birbirimize öfkeyle bakarken ayağa kalktı. "Lan sen kimsin amına koyayım da bana tokat atıyorsun?"

"Asıl sen kimsin de amına koyayım beni kaçırıyorsun?" dedim onu taklit ederek.

Bana doğru yürüdüğünde geriye sendeledim. Beni duvara sertçe yasladığında kollarını duvara bastırıp kaçmamı engelledi. Birbirimizin yüzüne güçlü bir nefret ve öfkeyle bakarken konuştu: "Kendi tanıtayım istersen, ben Yunus Özkan. Sevgilinin eski en yakın arkadaşı, ve babasının eski ortağı." dedi.

"Ananı sikeyim git Sarp'ın babasını kaçır, git ne bok yiyorsan yap benden ne istedin!" diye bağırdım sıratına. Eli ile ağzımı kapattı. "Bağırma!" diye bağırdı bana. Elini ısırdığımda hemen elini çekti. "Nesin sen amına soktuğum köpek mi! Ne diye ısırıyorsun elimi!" dedi tekrar bağırarak.

"Sen Yunus Özkan'san bende Doğa Denizli'yim. Beni diğer kızlardan zannetme. Hafife alamazsın beni. Adamın aklını alırım." diyip suratına sert bir tokat daha attım.

1 gün önce...

Sarp'ın elinden tutup onu mutfağa sürükledim. Saat ne kadar gece yarısını geçmiş olsa da vakıf gecesinde çok bir şey yiyemediğim için acıkmıştım.

"Gece gece canım ne çekti biliyor musun?" diye sordum. "Ne çekti güzelim?"
"Yaprak sarması.." dedim. Güldü. "Lojmanda yaprak var mı?" diye sordum. "Çok şanslısın ki var." dedi. "Geçen almıştım. Bende severim. Yaparım." dedi. "Yapar mısın?" diye şaşkınca sordum.

"Hmm." diyip başını salladı. "Görelim o zaman güzel yapıyor musun?" dedim. "Emredersiniz hanımefendi." diyip bandajlı elimi öptü.

Elbette ona yardım edicektim. Dolaptan içini hazırlamak için malzemeleri çıkarıp tezgaha dizdim. O da yaprakları bir tasa koymuş ıslıyordu.

"Yanlız ben salçalı severim." dedim. "Acılı böyle Gaziantep usûlü." dedim.

"Yok bir de tatlı yiyelim. Tabi ki salçalı ve acılı." dedi. "Kimin sevgilisi be!" dedim. Yani tatlı ve sade yaprak sarma sevenden uzak durcaksın. Ondan hayır gelmez.

DOKTORCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin