"Hay sikeyim böyle işi," dedim sinirle. "Ne demek ameliyat olmak istemiyor Emre!" diye telefondan ona bağırdım. "Bak getirtme beni oraya siktirtmesin belasını!" arkamdan Sarp beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Regl mi oldun kızım sen yine?" diye sorunca Emre; "Sikeyim 3. günümdeyim bak hasta hasta gelmiyim oraya söyleyin Ozan hocaya Onurla girsin ameliyata hiç iyi değilim. Ne yapın edin hastanın ameliyat olmasını sağlayın! Yoksa hastayı kaybederiz. Duydun mu!" dedim.
"Hay tamam tamam duydum telefonu Sarp'a versene bir." dedi. Telefonu Sarp'a doğru uzatıp odadan çıkacaktım ki elleri belime dolandı ve sırtım göğsüne çarptı. Sırtımın çarpmasıyla acıyla inledim. Kayaya çarpıyordum sanki! Beni tutuyordu ve gitmemi engellerken de Emre ile konuşuyordu. "Bırak!" diye çemkirdim yüzüne. Elleri hala belimde iken gitmemi engellemişti. En sonunda pes ettim ve Emre ile konuşmalarını dinlemeye çalıştım. Ama duyamıyordum. "Tamam, tamam hallederim ben kapatıyorum." dedi Sarp. En sonunda telefonu kapattığında telefonu yatağa attı. Beni kendisine doğru döndürdü ve beni kucağına aldı. Bacaklarımı onun belinde bağlamıştım. Beni kaldırdığı için ondan daha uzundum.
"Biraz sakin mi olsan güzel kızım." Elleri kalçalarımdan tutuyordu. "Bana bak seni de sikerim şimdi ne sakinliğinden bahsediyorsun!" Yüzüne sert bir tokat attım. Suratı yana kaydı. "Bu ne içindi şimdi!" dedi. "Götümü ellediğin için!" diyip kucağından inmeye çalıştım ama beni öyle sıkı tutuyordu ki inemiyordum. "Bıraksana ya!" diye çemkirdim. "Bırakmıyorum sen insene." diyerek piç gülüşü attı. "Bak, bak piç gülüşüne bak yerim ulan seni!" dediğimle gözlerim şokla açılırken ellerimi ağzıma götürdüm. "Yer misin sen beni?" dedi sırıtarak. Omzuna sertçe vurdum. "Yeter ama yani güzelim amımıza da koyma." Yüzümü boynuna gömdüm. O kadar utanmıştım ki! Gözlerime yine kesik kesik görüntüler gelmeye başladı. Yüzümü boynundan çektim.
"Sarp ben...ben sana aşık oldum." Yutkundu. Adem elması hareket ettiğinde çok çekici geldi gözüme.
"Doğa...ben." sözünü kesip devam ettim. "Her zaman sen vardın yanımda. Her zaman. Bu hastaneye başladığından beri, 3 senedir hep yanımda oldun. Sana karşı dugular, çok güçlü duygular hissediyorum Sarp. Belki sen bana hissetmiyorsun. Buna saygı duyuyorum. Hiç birşey olmamış gibi yapabilirsin. Yeter ki arkadaşlığımızı bozma-" Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında şoka uğradım. Hemen kendimi geri çektim. "Ne yapıyorsun!"Gözlerim sanki derin bir uykudan uyanmıştı. Yutkundum. Kendimi geri çekmek istedim. Bırakmadı. "Ne oldu şimdi?" diye sordu. "Ne olucak be!" diye çemkirdim. "Regl olduğunda çok sinirli oluyorsun ama bu seni seksi göstermiyor değil." dediğinde gözlerim şokla açıldı. Seksi mi görünüyordum? Her neyse. Nasıl her neyse? O kadar çabuk atabilecek misin bu cümleyi kafandan? diye söyledi kafamdaki ses. Sen sus be! Yine kızarmıştım. Of bu çocuk beni domatese çeviriyordu. Neden böyle oluyordum? Ben Sarp'a karşı bir şeyler mi hissediyordum? Yüzümü yine boynuna gömdüm.
"Noldu kız utandınmı çen. Çen utandın mı çen." dedi. "Kes be!" dedim suratına sert bir tokadı daha çarparak. Suratı yine yana kaymıştı. "Yeter ama!" dedi sinirlenmişti bu sefer. Hızlıca beni kucağından yatağa atarken nefes nefese kalmıştım. O kadar hızlıydı ki neye uğradığımı şaşırmıştım. "Cezayı hak ettin bence!" diye bağırdı. Sinirli görünüyordu. Korkmamış değildim. Ama reglim varken onun benden korkması gerekirdi. Nasıl da aklını alırdım şimdi! Beni daha tanımıyordu ki! Yani ben öyle sanıyordum. "Sende sinirlenince çok seksi oluyorsun." dedim. Aslında bunu söylemek istememiştim. Ama sinirleri durabilirdi. Ellerimi yakalarına koyup onu kendime bastırdım. Hayırdır? Ne oluyor Doğa! Kendine gel! Dedi kafamdaki ses.
Dediğim gibi düşündüklerim ve söylediklerim hareketlerimle bir tutmuyordu. Ve bu kafa sesimi sinirleniyordu. "Sen beni seksi mi buluyorsun?" dedi. "Hıhım." dedim yakalarını düzelterek. "Sen bulmuyor musun?" Dudaklarını birbirine bastırdı. "Bulmuyor musun?" dedim bir kez daha sorarak. "Bulmuyorum." diyince şoka uğradım. Yakalarından ittim onu. "Ne demek bulmuyorsun!" dedim ayaklanarak. "Az önce bulduğunu söylemiştin." dedim. Gözlerim dolmuştu.
Ani ruh değişimleri yaşıyordum. İyice sapıtmıştım. "Tamam o zaman bende bulmuyorum!" dedim ve sertçe ayağına bastım. İşte böyle akını alırdım. Korkucaksın olum benden. Hayırdır yani. Salonun yolunu tuttum. Birden elleri belimden tutup beni ters çevirip beni omuzlarına aldı. Birden neye uğradığımı şaşırdım.
"Yapma bir daha böyle ödüm koptu." "Neden yapmayayım?" diye sordu. "Yapma işte." "Neden?" "Yahu...çünkü kanım hızlı akıyor." dedim. "Pardon." dedi nazikçe. Omuzlarında olduğumu yeni fark etmiştim. Boyumuz böyle üç metre yetmiş beş santim oluyordu. Çünkü benim boyum 1.82 cm idi. Onu da 1.90+ cm olarak gördüğüm için. Anladık en matematik sensin! dedi kafamdaki ses. "Sus be sende!" dedim bağırarak. İşte şimdi şıçtım. Dışımdan konuştuğumu fark ettim.
"Kiminle konuşuyorsun?" dedi. "Kafa sesimle." dedim utanarak. "Senin kafa sesin mi var?" diye sordu. "Evet." dedim. "Ne diyor?" dedi bu durumu tuhaf bulmayarak. "Boşver." dedim. Çok saçma idi çünkü. "Benimde kalbimde bir ses var." diye mırıldandı. "Ve sana çok değer verip, sevdiğini söylüyor." dedi. Yanaklarım pembeleşti. "Öyle mi?" diye sordum. "Öyle." dedi. "Benimki de seni tanımadığını ama sebepsizce çok güvendiğini söylüyor." diye mırıldandım. "Öyle mi?" diye sordu heyecanlı bir şekilde. "Öyle."
![](https://img.wattpad.com/cover/369225726-288-k279337.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTORCULUK
Roman d'amourBüyük bir başarıyla mezun olduğu tıp faklütesinden sonra baş asistan doktor olan Doğa, döneminin doktorlarıyla beraber hayatlar kurtarmak için adımlarını atmışlardır. Hayatı gerçekten sade olan Doğa, kendisini mesleğine adamıştır. Ta ki hastaneye bü...