8.Bölüm

96 15 9
                                    

Harry

Sonunda okula dönmüştük. Şu an bahçedeydik ve içeriye doğru yürüyorduk. Tam bu sırada bizimkileri ilerde Cedric'le konuşurken görmüştüm. Yüzümde hafif bir gülümseme oluşmuştu.

"Cedric gelmiş." Draco da baktığım yöne baktıktan sonra umursamazca önüne dönmüştü.

"Ben odama çıkıyorum. Sen de arkadaşlarının yanına gidersin artık."

"Tamam. Hey, dinlen biraz, tamam mı? Akşam gelirim birlikte inceleriz. Çok yorgun görünüyorsun?"

"Düşünürüm." Deyip yanımdan ayrılmıştı. Ben de hızla bizimkilerin yanına doğru yürümüştüm. Vardığım gibi Cedric'le sarılmıştık.

"Ee nasılsın, Harry?"

"Eh idare eder. Seni sormalı."

"Sevgilimi sizlerden almaya geldim." Deyip sırıtmıştı. Hermione gözlerini kısarak konuştu.

"Harry bize sevgilinin kim olduğunu söylemedi. Tanıdığımız biri mi?"

"Ee tabii ki, kardeşinin düğününe bile gelmişti." Diyerek Ron'u işaret etmişti.

"Ama dostum, düğündeki her kes olabilir." Ron'un yakınmasına gülmüştük.

"En beklemediğiniz kişiydi." İkisi de düşüncelere dalmıştı. Bir kaç saniye sonra Ron yutkunarak konuşmuştu.

"Şaka ediyorsun, değil mi? Merlin! İnanılmazsınız! Harry de sen de inanılmazsınız!"

"Heey, ben ne yaptım?" Diye savunmaya geçmiştim anında.

"Senin de yavaş yavaş Draco'ya gönlünün kaydığını görebiliyoruz, kardeşim."

"Nee?" Cedric bir şaşkınlık nidası bırakmıştı.

"Bir dakika ben hâlâ düğünde en beklenmedik kişiyi hatırlamaya çalışıyorum." Sohbetimizi Hermione'nin düşünceli sesi bölmüştü. Ron şaşkınlıkla ona bakakalmıştı.

"Hermione, sen en zekimizsin!"

"Tamam tamam sakin olun. Zaten geldi benimki. Hadi sonra görüşürüz." Cedric'in koşup sarıldığı ve öptüğü kişiyi görünce ağzı açık kalmıştı.

"Victor mu? Tamamen unutmuşum onu..." İkimiz de bu hâline kıkırdamıştık.

"İyi ki unutmuşsun, Mione." Sevinçli bir sesle söylemişti Ron.

Konuşarak okula doğru yürümüştük. Yemeklerimizi yedikten sonra derslere girmiş şimdi de ortak salonda oturuyorduk. Onlara olanları anlatmıştım. Ron şaşkınlıkla konuşmaya başladı.

"Yani Lucius oğlunu korumak için bir şeyler yapmış diyorsun? Şaşırttı beni doğrusu."

"Ben pek şaşırmadım açıkcası. Lucius kötü biri olabilir. Ama hep Draco'yu sevdiğini düşünürdüm."

"Şimdi ne yapacaksın?" Ron'un sorusuyla derin bir nefes almıştım.

"Dinlenmesini söylemiştim. Çok yorgundu. Akşam giderim yanına. Beraber bakarız diye."

"Harry, sen de yorgunsun. Dinlenmen gerek. Kendini bu kadar yıpratmanın hiç kimseye yararı olmaz."

"Tamam dinleneceğim. Söz."

Biraz daha sohpet ettikten sonra odama çıkmıştım. Şimdi de yatağımda uzanmış düşüncelerimle boğuşuyordum. Bir süre sonra uykuya dalmıştım.

Olduğum yer yemyeşildi. Hava güneşliydi. İçimi nedenini bilmediğim bir huzur kaplamıştı. Etrafıma baktığımda ilerde bir 2 katlı bahçeli bir ev görmüştüm. Yavaş yavaş eve doğru ilerlemiştim. Bahçe kapısına geldiğimde durmuştum. Sanki böyle olması gerekiyor gibiydi.

YİN YANG (Drarry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin