18.Bölüm

53 15 17
                                    

Harry

Dün sabah Draco'yla sarmaş dolaş uyandıktan sonra mutlu mutlu ortalıkta dolanıyordum. Beni mutlu eden şey her zamanki aksiliğinin aksine bu sefer Draco'nun utanmış olmasıydı. Ve heyecandan eli ayağı bir birine dolanmıştı. Dün ortak salondan çıktıkan sonra tüm gün benden kaçmıştı. O hâllerini düşünürken yüzümü bir gülümseme kaplıyordu. Ben böyle yürürken birine çarpmıştım.

"Hey, yavaş olsana! Draco, sen miydin?"

"Evet. Sonunda odadan çıkabilmişsin."

"Dün kafanı kaldırıp baksaydın dışarı çıkmış olduğumu görürdün." Dememle yanakları kızarmıştı.

"İşlerim vardı da. Meşguldüm biraz o yüzden..."

"Neyse, gidiyorum ben. Geç kalacağım yoksa."

"Nereye? Yani nereye geç kalacaksın?" Diyen Draco'yla aklıma gelen şeyi yapmaya karar verdim. Şansımı deneyecektim sadece.

"Randevum var da. Çok bekletmeyeyim çocuğu." Dememle anında kaşları çatılmıştı.

"Sen biriyle mi çıkıyorsun? Bir dakika çocuk derken? Erkek mi?"

"Henüz değil. Ama olabilir. Ve evet, erkek. Bu senin için bir sorun mu? Tiksindin mi yoksa?" Amacım ne tepki vereceğini öğrenmekti. Aniden bana yaklaşıp kulağıma doğru eğilip fısıldamıştı.

"Bunun için fazla gay'im, Potter." Demiş ve hızla uzaklaşmıştı. Arkasında ise kalbi yerinden çıkacakmış gibi atan beni bırakmıştı.

Draco gittikten sonra bir süre kendime gelmek için dolaşmıştım. Şimdi de iksir dersine girecektik. Sınıfa girdiğim gibi kendimi Draco'nun yanına atmıştım. Bana bakıp umursamazca konuşmuştu.

"Ee nasıl geçti randevun." Sırıtarak cevaplamıştım.

"Ne o kıskandın mı?" Yan gözlerle bana baktı.

"Niye seni kıskanayım, Harry?"

"Bilmem. Bu arada çocuktan hiç hoşlanmadım. O yüzden randevum hızlıca bitmiş oldu."

"İyi. Hadi bana yardım ette bitirelim iksiri."

Bir müddet iksirle uğraşmıştık. Sonunda bitmişti. Yemin ederim bu dersi hiç sevmiyordum. Bu sırada yanımızdan geçen Neville'in ayağının takılması sonucunda elindeki şey bizim iksirin içine düşmüştü. Neville dehşet içinde kazana bakıyordu.

"Hayır, olamaz. Ne yaptım ben?!" Diye yakarışlara başlamıştı. Kazanın içine baktığımda patlayacağını anlamıştım.

"Her kes eğilsin!" Tabii Draco'nun şoka gimiş olacağını tahmin etmemiştim. Hepimizin yere çökmesiyle sınıfta bir patlama sesi meydana gelmişti. Bir süre sonra her kes ayağa kalkmıştı. Slughorn hasar kontrolü yapıyordu.

Benim gözlerim Draco'yu arıyordu ve onun da yerinde yeller esiyordu. Korkuyla masanın diğer tarafına geçtiğim de gördüğüm şeyle küçük dilimi yutacaktım. Draco'nun yerinde küçük, neredeyse 5 yaşlarında bir çocuk duruyordu. Platin sarısı saçlarından onun Draco olduğunu anlamak mümkündü.

"Profesör, neler oluyor?" Dememle Slughorn da  çaresizce küçük Draco'ya bakmıştı.

"Onu müdirenin yanına götürmeliyiz, Mr.Potter."

"Tamam." Çocuk seslerden ve yabancı ortamdan korkmuş olmalı ki gözleri dolmuştu. Tabii benim bu görüntüye içim gitmişti. Onunla konuşmak için eğildiğimde titrek sesini duymuştum.

"Anne? Annem nerede? Annemi istiyoyum." Ağlak bir şekilde mırıldanmıştı. Onu korkutmamak için gülümsemiş ve yumuşak sesle konuşmaya başlamıştım.

YİN YANG (Drarry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin