14.Bölüm

66 17 6
                                    

Harry

Sonunda iyileşmiştim. Kendimi iyi hissettiğim gibi okula geri dönmüştük. Umuyordum ki, McGonagall hiç bir şey sezmemiştir. Şu an hepimiz kendi odalarımıza dağılmıştık. Ron dinlenmem için beni yalnız bırakmıştı yada sevgilisiyle vakit geçirmek için bir bahaneydi...

Draco'yla aramız düzelmişti. Yani galiba... Ben öyle umuyordum. Olası bir tehtide karşı tüm gün yakınlarında dolaşmıştım. Farkettiğini düşünüyordum. Düşüncelere dalmıştım ki aniden Ron'un içeriye girmesiyle sıçramıştım. Çantamdan pelerini alıp çıkacaktı ki onu durdurmuştum.

"Hey hey ne yapıyorsun?"

"Aaa şey birazdan anlarsın." Dedikten sonra kapıyı çarpıp çıkmıştı. Bir kaç dakika sonra kapı açılıp yeniden kapanmıştı ve görünürde kimse yoktu. Tabii pelerin açılıp karşımda Draco'yu görene kadar.

"Draco? Ne işin var burada?"

"Sana da merhaba, Potter."

"Merhaba da hangi rüzgar attı seni buraya? Ron bu yüzden mi aldı yani pelerini?"

"İstersen geri gideyim, Potter? Seni düşünende kabahat zaten..." Gitmek için kapıya dönmüştü ki, hızlıca konuştum.

"Heyy tamam tamam. Gitme, sadece şaşırmıştım. Hem pelerini almadan nereye gidiyorsun acaba... Gryffindor binası ortak salonunda duran Draco Malfoy'a hazır değil daha." Bana yan bir bakış atıp geri dönmüş çalışma masamın önündeki sandalyeye oturmuştu.

"Doğru söylüyorsun. Şu an bir karmaşaya ihtitacımız yok." Derin bir nefes aldı. "Nasıl hissediyorsun? Acımıyor değil mi?"

"İyiyim artık. Endişelenme."

"Ben böyle olsun istememiştim..."

"Biliyorum. Senin yüzünden olduğunu düşünüyorsan ki, öyle varsayıyorum. Yapma. Bana peşinden gelmemi söylememiştin sonuçta. Ayrıca ödeşmiş olduk..."

"Ne anlamda?"

"Altıncı yılda olanlar... Ben özür dilerim olanlar için."

"Dur dur dur. Ne özrü?"

"Yapmamalıydım. Seni resmen parçalamıştım." Aklıma geldikce üzülüyordum.

"Hakketmiştim tamam mı? Eğer sen o büyüyü yapmasaydın Cruciatus yiyecektin."

"Hayır hayır. Başka bir büyü yapabilirdim. Ama ben ilk aklıma geleni yaptım. İşlevinin ne olduğunu bile bilmediğim bir büyüyü!"

"Potter, bana bak."

"Harry de, lütfen."

"Tamam. Harry, bana bak. Ne zamandan beri bunu düşünerek kendine işkence ediyorsun acaba?"

"Yaptığım andan beri..." O zaman gerçekten nefesimin kesildiğini hissetmiştim.

"Sen... Gerçekten... Senin suçun yok tamam mı? Hakkettim ve seni affediyorum. Sana hiç bir zaman kızgın olmadım bu konuda. Artık bunu düşünerek kendine eziyyet etme."

"İz kaldı mı?"

"Hayır, hiç bir iz kalmadı. Rahatla artık." Belki de rahatlamam için söylüyordu. Çünkü öyle güçlü bir büyüden iz kalmamış olamazdı. Yüzümde nasıl bir ifade vardısa aniden ayağa kalkmıştı.

"Merlin! Sinirlerimi bozuyorsun, Harry." Gömleğinin düğmelerini çözmeye başlamasıyla gözlerim irice açılmıştı.

"Draco, ne yapıyorsun?" Gömleğini açarak önümde durmuştu.

YİN YANG (Drarry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin