12.Bölüm

67 17 4
                                    

5 gün sonra

Harry

Döndüğümüz günün sabahı öğrendiklerimi arkadaşlarımla paylaşmıştım. Kitabın ismini de her ihtimale karşı araştırması için Hermione'ye söylemiştim. Geri geldikten sonra 2 gün Draco'yla gayet iyi geçiniyorduk. Hatta daha da yakınlaşmıştık. Ortak derslerde beraber oturuyor koridorda karşılaştığımızda sohbet edip durum değerlendirmesi yapıyorduk. Hatta annesinin kitabı göndereceğini bile söylemişti.

Ama nedense son bir kaç gündür benden kaçıyor. Konuşmaya çalıştığım zaman aniden çekip gidiyordu. Teni daha da beyazlamış, göz altları uykusuzluktan morarmıştı. Ona ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu ve endişeleniyordum. Bâzen yemeğe bile inmiyordu. Beni bu düşüncelerimden ayıran Ron'un sesiydi.

"Harry, iyi misin? Deminden beri yanan ateşi izliyorsun. Bir sorun mu var?"

"Hayır, bir sorun yok. İyiyim." Ron cevabımla derin bir nefes almıştı.

"Malfoy mu?"

"Ne? Alakası yok."

"Ondan hoşlanıyorsun değil mi?" Demesiyle öksürmeye başlamıştım.

"Ron! Ne diyorsun?! Hayır tabii ki de." Dememle Ron kıkırdamıştı.

"İnkar etme, dostum. Biz arkadaşız. Davranışların her şeyi belli ediyor."

"Gerçekten mi? Çok mu belli ediyorum?" Telaşla sorularımı sıralarken Ron gülerek beni durdurmuştu.

"Sakin ol bir. Sadece biz anladık. Diğerlerinin böyle bir şey düşüneceğini sanmam." Onun sözleriyle aklıma gelenlerle yüzüm düşmüştü.

"Ron, ben üzgünüm. Bana kızgın mısınız?" Ron anlamazca yüzüme bakmaya devam etti.

"Anlamadım. Neden sana kızgın olalım?"

"Yani Draco'nun size yaptıkları hoş değildi..."

"Ah evet. Onlar için onu hâlâ affetmiş sayılmam ama o zaman hepimiz çocuktuk. Ve hepimizin yalnış davranışları olmuştur. Ayrıca Lucius Malfoy'un oğlu olmakta Draco'nun suçu değil." Son cümleyle ikimiz de kıkırdamıştık.

"Doğru. Bir kaç gündür benden kaçıyor. Neler olduğunu anlamıyorum. Her şey iyiydi. Birden neden böyle oldu ki?"

"Belki içinde olduğunuz durumla ilgili bir şeyler öğrenmiş ve korkuyordur."

"Belki de bir daha konuşmayı deneyeceğim o zaman." Bir süre daha sohbet ettikten sonra Ron esneyerek konuşmuştu.

"Daha oturacak mısın? Benim uykum geldi de."

"Git sen gelirim ben de birazdan." O gittikten sonra cebimden Çapulcu haritasını çıkarıp Draco'nun nerede olduğuna bakmıştım. Odasındaydı ama hareket ediyordu.

Neredeyse yarım saattir Draco'yu izliyordum. Odasında yürümekten başka bir şey yapmıyordu. Artık haritayı kapatmayı düşünüyordum ki, Draco odasından çıkmıştı. İzlediğimde okulun çıkışına doğru hareket ettiğini görmüştüm.

Hızlı bir şekilde odama gidip görünmezlik pelerinini alıp çantama atmıştım. Çantamı sırtıma geçirdiğim gibi hızla odadan çıkmıştım. Çapulcu haritasını her ihtimale karşı yatağımda bırakmıştım.

Hızlı bir şekilde çıkışa ulaşmıştım. Gözlerim hızlıca etrafı tarıyordu. Biraz daha incelediğimde görmüştüm onu. Yasak ormana doğru hızla ilerliyordu. Ona yetişmek için koşmaya başlamıştım. Sonunda ormanın girişine az kala kolundan tutup durdurmuştum.

YİN YANG (Drarry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin