26°

170 25 24
                                    

Merhabalar... Canımın yıldızı ficim daddy ıssues ihlaller yüzünden kaldırıldı. Bu yüzden buraya girmek, bir şeyler yazmak, atmak asla istemiyordum. Fakat geri dönüp bakınca elimden giden şeyi geri getiremeyecek olduğumun farkındayım. En azından bununla mutlu olacağım gibi gibi.
İyi okumalar dilerim...
-----
Hyunjin
-----

Yaklaşık iki üç gün sonra kendi halime geri dönmeye çabalarken bir şeyleri çok abartıyor muyum acaba diye düşünmeden edemedim. Geri döndüğümde gördüğüm muamele çok farklıydı, onun gecesi Minho benimle kaldı. Birlikte uyuduk.

Bunların hepsi benim için çok eşsiz ve uzun zamandır beklediğim şeylerdi. Bu yüzden mutlu hissedebildim kendimi. Fakat onun fikirlerini değiştiren neydi bilmiyorum. Gidişimden mi etkilenmişti?
Bunları düşünürken elimdeki minik balmı dudaklarıma sürmeyi bırakmış, kapatıp cebime attığım gibi motoruma binmiştim.

Çocukların isteği üzerine barda toplanıyorduk bu akşam. Reddetmeme izin bile olmadığı için yorgunluk falan dinlemeden kabul ettim.
Birkaç dakikanın sonunda yola koyulduğumda yolculuk boyunca kafamın bomboş olduğunu fark ettim.

Minho'dan almış olduğum olumlu bir hareket böyle üzerimde büyük etkiler bırakabiliyordu demek. Doğru, onun bir lafı ile yerle bir olup bir lafına kalbimi bırakabiliyordum.
Geçirdiğim oldukça hızlı olan yolculuk sonucunda barın önünde durup inmiş, kaskımı bırakıp anahtarlarımı cebime attığım gibi içeri girmiştim.

Gözüm direkt bar tezgahlarında gezinmeye başladı. Minho'yu göremeyince derin bir nefes alıp bizim çocukları bulduğum gibi onların yanına gitmiştim. Jisung ve Seungmin sohbet ediyor, Chan ikisinin arasında sessiz sakin oturuyordu. O da hâlâ Seungmin'i süründürüyordu. Hiç değişmedi herhalde hisleri. Habersizim...

Yanına oturunca kısaca selamlaşmış, diğerlerine dönmüştüm.

" Gelmeseydin it."

" Yine geç geldin, oğlum erken çıksana bir kere de."

" Olmaz hep son gelmeliyim!"

" Al işte, bölüm sonu canavarı amına koyayım!"

Gülerek önüme dönünce ve hemencecik Chan'ın telofona diktiği bakışları beni bulunca,
" Minho nerede?" Diye sormuştum.

" İçki hazırlamaya gitti. Görmedin mi? İlk ona uğrarsım  sanmıştım."

" Hayır göremedim."

Anlamış gibi başını onaylarcasına sallarken tekrar etrafıma bakmış, sonunda yanımıza gelen Minho'yu görmemle yine kalbime söz geçirememiştim. Atmaya başladı yine saçma sapan!

Minho içkileri önümüze bırakınca bana dönmüş, hafif gülümseyerek yanıma gelip oturmuştu.

" Hoş geldin.."

Başımı kaldırıp tekrar ona bakınca, " Hoş buldum." Dedim sadece. Aramızdaki mesafe miydi soğukluk mu yoksa sakinlik miydi bilmiyorum. Ama çok düşünmek istemiyorum artık.

Seungmin bize dönünce Chan'ın yanağından bir makas almış, " Sıkılıyor musun sen haşmetlim? Arka tarafa geçelim hadi!" Demişti hemencecik gitme niyetiyle. Chan gözlerini devirip, " Siktir git." Dediği gibi gülmeme sebep olmuştu.

Hepimiz onları izlerken yine atışıyor olmaları hiç şaşırtmadı. İçkimi alıp biraz içmiş, elimde tutarken bu tadı özlediğimi fark etmiştim.

" Nasıl?"

Kulağıma yaklaşıp sorduğu soru ona bakmama sebep olunca, " Güzel.." dedim sessizce. Dudaklarımı okuyup anladığı şeyden sonra memnun bir ifadeyle önüne döndü.
Yaptığı içkileri özledim cidden. Ne kadar içsem de aynı tadı bulamıyordum orada.

Verdim Gitti  [HyunHo]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin