•34•

92 17 42
                                    

Selamlarrr
Dikkatli okuyun...
----
Minho
----

" Abi bir şey söyleyeceğim, beni alırlar mı ameliyata? "

" Ne?"

" Yemin olsun sesim çıkmaz dururum öyle bir köşede."

" Han, öldürürüm seni."

Han offlayarak yerine oturmuş, ben mekik dokumaktan artık her bir karışını ezberlediğim hastane koridorlarında gezinmeye devam etmiştim. Tam yarım saat oldu.

Derin bir iç çekip beklemeye devam etmiş, kendimi kontrol etmek için çok çabalamıştım.
Duymak istediğim şeyi duymadan bugün buradan düzgün bir şekilde çıkamayacak olduğumu biliyordum.

Chan yanıma gelmiş, " Oğlum otursana biraz.. gidip gelip siktin kafamızı!" Diye söylenmişti beni tuttuğu gibi koltuklardan birine oturturken.
Ona dönmüş, " Ne bileyim.." diye mırıldanıp arkama yaslanmıştım sadece.
Heyecandan ölecek gibiydim.

Kötü şeyler düşünmek istemesem de bunu engellemek çok zordu. Henüz biraz daha beklemem gerekiyordu sadece. Başımı duvara yaslamış, beklemeye devam etmiştim.

Bu bekleyiş ne kadar sürecekti bilmiyordum ama doktorun çıkıp yanımıza yorgun argın bir yüz ifadesi ile ulaşmasını aşamadım hâlâ.
Hemencecik ayağa kalkmış, " Nasıl? Nasıllar?" Diye sormuştum heyecanlı heyecanlı.

Maskesini elleri arasında tutarken hepimiz yan yana dizilmiş o güzel cümleyi duymak için bekliyorduk.

" Doktor bey, cevap verecek misiniz?"

Chan'ın da araya girmesi ile doktor derin bir iç çekmiş, " İyi.. " demişti başta.

" İyi derken? "

Korka korka sorduğum sorudan sonra, " Bebek, iyi." Diyebilmişti başta. Düşecek gibi hissettim. Bu şüphesiz beni yerle bir edebilecek iki kelimeydi.

" Eşim? Eşim nasıl?"

Gözlerim dolarken sorduğum sorunun cevabı beklediğim gibi gelmişti ne yazık ki. Kötü ihtimalleri bu kadar düşünmek doğru değildi maalesef.

" Başınız sağ olsun."

Öyle bir hızla gitti ki ne yapacağımı şaşırdım. Chan'ın ve Seungmin'in sıkıca kollarımdan tutması ile fark ettim yere düşecek olduğumu. Kalbime öyle bir acı girdi ki nefes alamadım resmen. Ellerim titrerken ne yapacağımı bilmiyordum.

Başınız sağ olsun... Bu üç kelime bir insanı nasıl hayattan koparabilirse öyleydim şuan. Kocaman odada minik kızım ile yalnızız.
Kucağımda uzanmış sessiz sessiz uyurken birkaç hafta önce Hyunjin ile birlikte özene bezene kurduğumuz odada yalnız başıma duruyordum şimdi.

Şu komodini nereye çeksek kavgası yaptığımız günlerden kızıma tek başıma baktığım günlere öyle hızlı geldik ki... Şüphesiz hayatımın en acı anlarıydı
Bebeğimiz, Yün Hee'im  Hyunjin'in kopyası gibiydi. Öyle güzeldi ki baktıkça içim gidiyordu ona.

İçim gidiyordu tabi...

" Mimho'm..."

Duyduğum ses başımı kaldırıp tam karşıma bakmama sebep olurken Hyunjin'i gördüm sanki.

" İyi bakıyorsun değil mi Minho? "

Tekrar bir sorunun üzerine şok oldum resmen. Hızlıca ayağa kalkmış,
" Hyunjin! Hyunjin döndün.." demiştim zorla birkaç kelime seçip önüne atarken.
Ellerini uzatmış, " Dönecektim, söz verdim sana.." demişti tatlı tatlı.

Verdim Gitti  [HyunHo]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin