Bayiliyorsunjz sanki bu fice? Ne bayilmak ne bayilmak Agwinsisneixnsismh. İyi okumalar bebisler minik bir citir cerez bolumudur.
---[Chan- Seungmin]
Yaklaşık bir hafta boyunca bara gitmedim. Bizimkiler neredeyse her gece orada olmuş olsalar da ben hep reddettim. Sadece dün gece bir kez gitmiş, Seungmin'in bir haftadır oraya uğramadığı bilgisini alıp geri dönmüştüm.
Ne yapacağımı, ne olacağını bilmiyorum.En son verdiği tepkiden sonra bir hafta boyunca ne aradı ne de sordu. Hiçbir şey olmadığı için sıkılmış gibi hissederken ayağa kalkmış, en azından bir kere görüp geçen gün olanların sonucunu merak etmiştim.
Öyle bir irade ile kalktım ki hazırlanmam sanki saniyelerimi aldı. Neden bu kadar merak ettim bilmiyorum ama hızlıca çıktım evden.Dakikalar sonra kapısının önünde beklerken cesaretimi toplayıp elimi kaldırmış, zile basıp akışına bırakmıştım. Ne olacaksa olsun bu saatten sonra.
Çok geçmedi, yaklaşık birkaç saniye sonra açılan kapının ardında elinde bira şişesi, altında lacivert bir şort, üzeri çıplak bir Seungmin vardı.Derin bir nefes almış , beni gördüğü an değişen ifadesine karşılık;
" Merhaba Seungmin." Demiştim ilk kez onunla normal bir tonda konuşurken. Saldıracak gibi olduğu belliydi. Ama kendini tutmuş, sakince,
" Ne oldu?" Diye sormuştu." Biraz konuşalım.."
Kapıyı tam açmış, bana müsade ederken kendisi direkt yürümeye başlamıştı. Derin bir iç çekip peşine takılınca kapıyı ardımdan kapatıp yürümeye devam ettim. Salona girmiş, sehpanın üzerindeki bira şişelerinin yanına elindekini bırakıp oturmuştu.
Oturmak için bir yer seçme gereğinde bulunmadan oturdum rastgele bir koltuğa. Benden önce davranıp söze girdi.
" Ne konuşacaksın? Eğer yakamı bırak, beni rahatsız ediyorsun, sal, gibi ifadeler kullanacaksan hiç başlama."
Başımı olumsuz anlamda sallarken aslında hiçbir şey olmadığını fark ettim. Buraya ne için geldim? Onunla konuşma fikri kapının önünde göz göze gelince denk geldi. Fakat ne konuşacağım?
Tamamıyla salak gibi kalkıp geldim.
" Chan.. konuşsana."
Ellerimi saçlarımdan geçirip ona bakınca arkasına yaslanmış, " Ne o ? İş beni azarlamak dışında bir şey olunca konuşamıyorsun bakıyorum." Demişti gülerek.
Ne yapacağımı bilmediğim için ayağa kalkıp " Sonra konuşuruz." Dediğim gibi gitmeyi planladım fakat sesi anında engel oldu bana." Sonra konuşuruz... Sonra ne konuşuruz? Mesela, beni hiç umursamadığını, her daim, her yerde , şartlar ne olursa olsun azarlamaktan zevk aldığını... Benden nefret ettiğini, yüzümü görmeye dahi tahammül edemediği.. mi konuşuruz?"
Dedikleri uzun zamandır içinde tuttuğu şeylerdi. Bunları bildiğim için başta bir şey demedim. Bakışlarım ona bulunca birasını kafasına dikip önüne bırakmış, sessizce ayağa kalkmıştı.
" Chan, sen gerçekten ne istiyorsun?"
Ben daha buraya neden geldim onu bile bilmiyorum bunu bana mı soruyorsun sen aptal! İlk defa karşısında konuşmuyordum. Bu bana dahi çok çok garip hissettirirken bir eli omzumu bulup beni kendine birkaç adım daha yaklaştırdı.
" Sen benden ne yapmamı istiyorsun? Eğer niyetin gerçekten yakanı bırakmam ise eğer gururumu ayaklar altına alalı öyle çok oldu ki bu yoldan nasıl döneceğimi kestiremiyorum."
Tam bir şey diyeceğim sırada lafı ağzımdan alıp beni susturmuş;
" Mesela neden şuan geldin? Bir hafta önceki olay için mi ge!din? Geldiysen neden geldin?" Diye sormuştu ellerini cebine koyarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Verdim Gitti [HyunHo]
Fanfiction- Kanka ben dün partide birine verdim ama kim inan hatırlamıyorum...