2.BÖLÜM: NAZLI BEN ÇOK PİŞMANIM.

2.4K 99 4
                                    

-SAVAŞ-

Bugün Amerika'dan döndüm. Nazlı için geri geldim. Onu o kadar çok üzdüm, o kadar çok canını yaktım ki. Kendimi nasıl affettireceğimi bilmiyorum. Ama başarmak zorundayım. Beni affetmeli. Bana tekrardan güvenmeli. Beni yeniden eskisi gibi sevmeli. Şuanda kuzenim Burak'ın evindeyim. Geleceğimi bir tek ona söyledim. Ailem bile İzmir'de olduğumu bilmiyor. Burak'la kardeş gibiyiz. Bütün dertlerimi, sıkıntılarımı paylaştığım tek insan o. Bana yardım edebilecek tek insan da. Nazlı'yla lisede tanıştık. Burak'la ben Nazlı'yla aynı sınıftaydık. Nazlı'ya yaptığım yanlışın hesabını en ağır biçimde o sormuştu bana.

-FLASHBACK-

Son dersin çıkışında çantamı toparlayıp sınıftan çıkmıştım. Nazlı'nın delici bakışlarını umursamadan yürümeye başlamıştım ki biri kolumdan tutup beni durdurdu. Arkamı döner dönmez sert bir yumruk yemiştim. Hem de kuzenimden.

Savaş: Ne yapıyorsun lan sen?

Burak: Asıl sen ne yaptın Savaş? Sen nasıl Nazlı'ya böyle bir şey yaparsın? Nasıl o kıza bunları yaşatırsın? O kız sana güvendi lan! O kız seni deli gibi seviyordu! Allah belanı versin senin. Bir daha bana selam bile vermeyeceksin. Duydun mu lan beni! Duydun mu!

Savaş: Ne Nazlı'ymış be! Sana ne oğlum yaptım gitti işte.

Burak: Savaş öldürürüm oğlum seni duydun mu? Öldürürüm! Bundan sonra Nazlı'nın adını ağzına aldığını duymayacağım.

Savaş: Duyarsan ne olur?

Burak: İşte bu olur!

İşte bu olur dedikten sonra art arda yumruk atmaya başladı. Kendi kuzenine. Hem de niçin? Nazlı için! Biz kavga ederken etrafımızdaki kalabalık artmıştı. Herkes sadece izliyordu bizi. Tek bir kişi bile ayırmaya çalışmıyordu. Çünkü ayırdıklarında onlara ne yapabileceğimizi biliyorlardı. Herkes bizden korkuyordu sonuçta. O hariç. Kalabalığın içinden sıyrılıp Burak'ın kolundan tuttu.

Nazlı: Burak! Burak dur ne olursun.

Savaş: Bak çok sevgili Nazlı'n da geldi. Onun sözünü dinlesene. Senin için çok değerli ya hani.

Nazlı: Sen kes sesini. Her şey senin o aptal planın yüzünden oldu zaten. Burak hadi bırak. Biraz hatrım varsa lütfen yapma.

Burak: Savaş! Bir daha sakın çıkma karşıma. Anlıyor musun beni? Gözüme bile gözükme. Bu kıza tek bir söz daha söylemeyeceksin. Onun olduğu yere dönüp bakmayacaksın bile! Duydun mu!

Nazlı: Hadi gidelim Burak. Gel hadi. O buna değmez.

Burak: Hadi gidelim.

İkisi de yüzüme bile bakmadan gitti. Yerden yavaşça kalkmaya çalıştım. Her yerim ağrıyordu. Arabaya binip kendimi eve attım hemen.

-FLASHBACK SON-

O zamanlar ona çok kızmıştım. Benim kuzenim niye Nazlı'nın tarafındaydı diye deliriyordum. Ama zamanla anladım. Nazlı bana her baktıkça onu nasıl kırdığımı, nasıl üzdüğümü görüyordum gözlerinde. Her seferinde konuşmak istiyordum ama Nazlı'nın bakışları beni durduruyordu. Herkese neşe saçan o kız gitmişti. Yerine benim yüzümden kimseyle konuşmayan o kız gelmişti. Bir tek Burak'la konuşuyordu. Bu o kadar canımı yakmaya başlamıştı ki. Tamam onu sevmiyordum ama yine de benim yüzümden bu haldeydi. Bu o kadar ağır bir yüktü ki. Daha fazla dayanamayıp Amerika'ya gittim. Giderken Burak'a emanet ettim Nazlı'yı. Yanında olmasını sıkı sıkı tembihledim. Hiç yalnız kalmamalıydı Nazlı.

AMA SENİ SEVİYORUM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin