-NAZLI-
Bardan çıktığımda yanıma geldi. Bir de yüzsüz yüzsüz onu dinlememi istiyor ya. Çıldıracaktım neredeyse. Ama içimden geçenlerin bir kısmını en azından yüzüne haykırdım. Bana yaptıklarından sonra karşıma çıkma cesaretini nasıl bulabildi ya? Onunla kavga ederken bizim süslüyle Burak da şaşkın bir şekilde bizi izliyordu. Son sözümü söyleyip Aslı'ya seslendim. Aslı ben seslenir seslenmez arabanın kapılarını açtı. Ben de bindiğim anda Aslı gaza bastı. Buradan hemen uzaklaşmalıydık. Yoksa o aptalın gözünün önünde hıçkıra hıçkıra ağlayacaktım. Biraz uzaklaştıktan sonra Aslı arabayı durdurdu. Nerede olduğumuzu anlamaya çalıştım. Sahilde ne işimiz vardı? Benim şuanda tek istediğim eve gidip odama kapanmak.
Nazlı: Ne işimiz var sahilde?
Aslı: İn hadi.
Nazlı: Neden buradayız Aslı? Benim tek istediğim evimde olmak.
Aslı: Senin şuan ne istediğin önemli değil Nazlı. Şuan tek yapman gereken şey deniz havası almak ve rahatça ağlamak. Bak burası tam yeri. Sessiz, sakin, etrafta kimseler yok. Hadi gel.
Ne kadar inat etsem de bir işe yaramayacağını bildiğim için sesimi çıkarmadan arabadan indim. Aslı da benim peşimden indi. Sahildeki banklardan birine oturduk. Aslı haklı. Etrafta hiç kimse yok. Etraf öyle sessiz ve huzurlu ki. Gerçekten ihtiyacım olan şeyin bu sessizlik olduğunu anladım. Deniz beni her zaman rahatlatırdı. Hele kokusunu içime çekince bütün dertlerimi, sıkıntılarımı unuturdum. Öyle büyüleyici bir etkisi vardı üstümde. Yaklaşık birkaç dakika sakin bir şekilde etrafımı izlerken kendimi daha fazla tutamadım. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Adeta kendimi kaybetmiştim. Aslı yanımda hiçbir şey söylemeden duruyordu. Bir şey dese bile etkisinin olmayacağını bildiği için susuyordu. Ben gözyaşlarımı durduramıyorken bir anda bana sıkıca sarıldı. Sanki bana "Ben hep senin yanındayım." diyordu. Aslı benim olmayan kardeşim, hiç görmediğim annem, bana hiç sevgi göstermeyen babam. Aslı benim her şeyim. Hep yanımda olan tek insan. Biraz sakinleştikten sonra ayrıldım Aslı'nın kollarından.
Aslı: Nazlı'm. İyi misin? Ne diyorum ben ya? Sorduğum soruya bak. Özür dilerim kuzum ya.
Nazlı: Aslı sakin ol. Beni eve götür ne olursun. Lütfen.
Aslı: Tamam canım. Hadi kalk da gidelim. Ben de bu gece sen de kalayım mı? İster misin birtanem? Kız kıza dertleşiriz ne dersin?
Nazlı: Tamam gel ama ben hemen uyumayı düşünüyorum. Çok yoruldum bu birkaç saatte.
Aslı: Tamam. Eve gidelim de uyu sen. Dinlen biraz.
Banktan kalkıp arabaya bindik. Aslı hızlı bir şekilde sürüyordu arabayı. Beni böyle görmek onu çok sinirlendirdi. Kesin aklından Savaş'ı öldürmek için planlar yapıyordur şimdi. Eve gelince hemen odama çıktım. Pijamalarımı giyer giymez odamın hemen yanındaki odayı Aslı için hazırladım. Arada sırada burada kaldığı için bir tane pijaması var zaten burada. Onları da verir vermez iyi geceler dileyip odama geçtim. O kadar anlayışlı ki canım arkadaşım benim. Hiçbir şey sormadı bu geceyle ilgili. Sadece bana bir bardak sıcak süt getirip başucuma koyup gitti kendi odasına.
Bu gece onu yani Savaş'ı karşımda görünce o kadar şaşırdım ki. Ne işi vardı yıllar sonra tekrar İzmir'de? Bir de pişmanım diyor ya. Sen pişman olsan ne olur sanki? Ne değişecek? Hiçbir şey! Her şey aynı kalacak. Sen zamanında hem beni o kadar üz, sonra kaçıp Amerika'ya git. Şimdi de sanki bunların hiçbirisi olmamış gibi geri dön. Geri dönmen yetmiyormuş gibi geldiğin an benim karşıma çık. Oh ne ala memleket! Bazen düşünüyorum da neden böyle olduysa sanki? Benimle sırf bir iddia için sevgili olduğuna inanmak o kadar zordu ki ilk başlarda. İnanmak istemedim. Sırf gerizekalı bir kız söyledi diye inanmak istemedim ama o kız bana ses kaydı da dinletince acı da olsa gerçekle yüzleştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMA SENİ SEVİYORUM!
Romantiekİzmir! Her şeyin başladığı şehir... Bir kadın var: Nazlı Çok kızgın, çok kırgın, çok öfkeli... "SENDEN NEFRET EDİYORUM!" Bir adam var: Savaş Çok üzgün, çok pişman, çok aşık... "AMA SENİ SEVİYORUM!" İzmir sen bu aşkın başladığı şehirsin. Söylesene se...