-SAVAŞ-
Nazlı beni resmen büyülemişti. Seçtiği şarkı, gözlerime bakıp söylemesi falan beni çok etkilemişti. Dünyayla bağlantımı kesmiştim adeta. Etraftaki seslerin hiçbirini duymuyordum adeta. Bir tek Nazlı'nın o içimi titreten sesini duyuyordum. Nazlı şarkıyı bitirir bitirmez alkışlar yankılandı barın içinde. Nazlı herkese teşekkür ederek sahneden indi ve yanıma geldi. Kocaman gülümseyerek sarıldı bana. Kollarımın arasına aldım onu. Burak hepimize içecek bir şeyler getirmeye gittiğinde Nazlı'ya baktım.
Savaş: Sevgilim senin sesin ne kadar da güzelmiş ya.
Nazlı: Ben de ne cevherler var da siz bilmiyorsunuz Savaş Bey.
Savaş: Öyle mi Nazlı Hanım?
Nazlı: Öyle Savaş Bey.
Nazlı sahte bir ciddiyetle bana bakmaya çalışsa da başarılı olamadı ve kahkaha atmaya başladı. Ben de onun gülüşüne ortak oldum. Bir insanı gülüşünden sevmek ne kadar da güzel bir şeymiş ya. O gülünce sen de gülüyorsun, o mutlu olunca sen de mutlu oluyorsun. Nazlı'nın artık mutluluktan bile olsa ağlamasına tahammülüm yok. O her zaman, her dakika hatta her saniye gülecek artık. Burak içecekleri alıp masaya tekrar geldiğinde koyu bir muhabbet başlamıştı masada. Bense onlara katılmadım. Nazlı'yı izlemeye başladım. Gülerken gözlerinin kısılmasını, şaşırdığında gözlerinin kocaman oluşunu izliyordum. Barıştığımızdan beri okuldu, bardı derken yalnız kalamamıştık. Bence artık kalkmanın vakti gelmişti. Nazlı'nın kulağına eğildim ve fısıldayarak konuşmaya başladım.
Savaş: Nazlı...
Nazlı: Efendim sevgilim?
Savaş: Ben çok sıkıldım. Kalksak mı artık?
Nazlı: İyi de diğerlerine ayıp olur.
Savaş: Olmaz ya niye olsun? Daha bu sabah barıştık ve ben seninle biraz baş başa vakit geçirmek istiyorum. Bence onlar biz olmadan da eğlenebilirler. Hadi lütfen ya. Lütfen.
Nazlı: İyi peki madem.
Burak'larla vedalaşıp bardan çıktık. Nazlı motora biner binmez gaza bastım hemen. Kısa bir yolculuğun ardından Nazlı'yla okuduğumuz lisenin önünde durdum. Motordan inip Nazlı'nın kaskını çıkarmasını izledim. Nazlı yavaşça kaskını çıkardığında gözlerinin dolduğunu fark ettim. Elimi ona doğru uzatıp tutmasını bekledim. Ellerimi tuttuğunda ellerinin titrediğini fark ettim. Heyecandan mı yoksa korkudan mıydı acaba? Yavaşça yürümeye başladık okulun bahçesinde. Burada o kadar çok anımız vardı ki. Mesela bahçede herkesin ortasında çıkma teklifi etmiştim ona.
-FLASHBACK-
Bugün iddiayı kazanmak için ilk adımı atacaktım. Nazlı kaç gündür peşinden koşturuyordu beni. Kaçan kovalanır olayını çok abartmıştı yani. Okul çıkışında daha kapıdan çıkmadan yakalamıştım onu. Bana kızgınlıkla bakıyorken ben onun ellerini tutmuştum. Yavaşça yere diz çöktüğümde bütün okulun dikkatini çekmiştik.
Nazlı: Ne yapıyorsun ya? Kalksana yerden. Rezil oluyoruz bütün okula.
Savaş: Kalkmıyorum! Herkes buraya baksın! Ben bu kızı seviyorum. Çok seviyorum! Ve şimdi hepinizin gözünün önünde ona çıkma teklifi ediyorum. Nazlı benimle çıkar mısın?
Nazlı: Hayır! Benden uzak dur artık!
Resmen beni reddetmişti ya! İlk defa bir kız beni reddediyordu. Hep o salak iddia yüzünden bu haldeyim. Bütün okula rezil oldum ya!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMA SENİ SEVİYORUM!
Romanceİzmir! Her şeyin başladığı şehir... Bir kadın var: Nazlı Çok kızgın, çok kırgın, çok öfkeli... "SENDEN NEFRET EDİYORUM!" Bir adam var: Savaş Çok üzgün, çok pişman, çok aşık... "AMA SENİ SEVİYORUM!" İzmir sen bu aşkın başladığı şehirsin. Söylesene se...