11.Bölüm

1.4K 123 85
                                    

Bölüm Şarkısı: Cem Özkan- Dön Bana.

Yb Sınırı: 60 VOTE+ 70 YORUM.

İyi okumalar..

#

Begüm: "Sizin bu haliniz ne böyle?" dedi şaşkınlıkla Serenay ve Hilmicem'in una bulanmış hallerine bakarken.

Serenay: "Ya valla ilk o başlattı!" dedi parmağıyla Hilmicem'i işaret ederek.

Hilmicem: "Hiçte bir kere, ellerini ilk sen sürdün bana hatırlatırım Aktaş!"

Serenay: "Bilerek değildi o bi kere İntepe!"

Murat: "Off, aynı ilkokul çocukları gibisiniz şu an." dedi gözlerini devirerek.

"SEN KARIŞMA!" diye bağırdı Hilmicem'le Serenay aynı anda.

Murat: "Ay aman, karışmıyorum. Ne haliniz varsa görün. Hatta birbirinizi yiyin olur mu?"

Serenay: "Ya of, ben elimi yüzümü yıkamaya gidiyorum. Her yerim un içinde kaldı."

Hilmicem: "Hayır önce ben yıkayacağım."

Serenay ona dil çıkardı ve lavaboya koşmaya başladı, Hilmicem de onun peşinden koşturdu. Sonunda ikiside lavaboya aynı anda vardılar.

Serenay musluğu açtı ve Hilmicem'le beraber ellerini ıslattıktan sonra birbirlerine su atmaya başladılar. Yer de onlar gibi ıslanmıştı tabii.

Serenay: "Mutfaktaki yeri un kaplaması yetmedi birde banyodaki yer su içinde kaldı şimdi. Milletçe alkışlıyoruz." dedi sahteden elleriyle alkış sesi çıkartarak.

Hilmicem: "Sanırım bugün evinizi kutsal dağıtma, ıslatma, unlama günü falan olmalı."

Serenay: "Ahah çok komiksin. Hadi yardım et de, şu yeri silelim."

Hilmicem: "Aradığınız Hilmicem'e şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz. Biiiiip." dedi ve salona kaçtı.

Serenay: "UYUZ!" diye bağırdı arkasından, fakat nafileydi. Yeri tek başına temizleyecekti. Bezi eline alıp ıslak yeri kurulamaya başladığında sürekli gülümseyip duruyordu, çünkü aklındaki süzgeçten az önce Hilmicem'le yaşadıklarını geçiriyordu.

Aslında onunla geçirdiği her an, onu biraz daha mutlu ediyordu.

#

-Ertesi gün-

Turabi: "Yok baba dayanamıyorum ben, nereye bakarsam bakayım onu görüyorum. Nur yüzü beliriyor gözlerimin önünde, kum torbasını hunharca tekmelemesi takılıyor aklıma. Yarın onu döndürmem şart oldu bana." dedi telefondaki Bozok'a.

Bozok: "Oğlum kafayı mı yedin, nasıl döndürecen onu? Adresini bile bilmiyon ki."

Turabi: "Öğrenirim ben bi şekilde baba, için rahat olsun."

Bozok: "Eh peki, bol şans o halde."

Turabi: "Eyvallah." dedi telefonu kapatarak ve yolda yürümeye devam etti. Nasıl olacaktı bilmiyordu ama onu döndürmeyi kafasına koymuştu, ve yapmalıydı.

#

Merve her zamanki gibi okulun bahçesindeki bankta oturmuş, kulaklarını takmış bir vaziyette kitabını okuyordu. Birden kulaklığının tekinin bir el tarafından çekilmesiyle gözlerini kitabından çekip elin sahibine baktı. Bu, Anıl'dı.

Anıl: "Bakın burada kimler varmış, benim gizli hayranım. Artık gizli gizli Periscope yayınlarımı izlemene gerek kalmadı, çünkü en iyi halimle karşındayım." dedi göz kırparak.

Cesaretin Var Mı Aşka?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin