11- Kumar Masası ve Zindan

34 13 51
                                    

Sellamm🤍

Bölüme başlamadan önce kısa bir duyuru yapacağım..

Oy sınırı koymaya karar verdim, 6 oy şimdilik..

Umarım geçebiliriz, iyi okumalar.

"Bazı insanlar bilmez, fakat her zaman kaybedilecek bir şeyler vardır."

☆゚⁠.⁠*⁠・⁠。゚

Nerdeyse tümüyle karanlık olan bir zindanın içine atılmadan önce gördüğüm son yüz hiç tanımadığım bir muhafızın yüzü olmuştu. Ellerimi çokta temiz görünmeyen duvara koydum ve ondan destek alarak ayağa kalktım zar zor. Derince nefes alıp verireken kusucak gibi oldum ve bir kaç kere kuru kuru öğürdüm. Boktan beter bir koku vardi burada. Bir elim hâlâ duvardayken diğer elimle burun deliklerimi kapadım, bir süre ağzımdan nefes alıp vermem en iyisiydi. Tepedeki sarımsı ışığın izin verdiği kadarıyla yeni güzel evimi (!) incelemeye başladım.

Yerde yatak niyetine eski, büyük ihtimalle gerçek rengini kaybettiğini için kirli bir beyaz renginde olan bir yorgan vardı. Tabi, yorgan demek ne kadar doğru olurdu orası bir muammaydı. Odada en fazla dört adım falan atabilirdiniz, o kadar  dardı.

Ayaklarıma doğru hissettiğim bir kaşıntıyla çığlığı bastım ve olduğum yerde hızlıca zıpladım bir kaç kere. Bunun ne olduğunu biliyordum, bir fare! Gözlerimi korkuyla kaparken fare ayaklarımın altından geçip gittiğinde rahatlamış bir nefes verdim. Ama yine de henüz sevinmek için çok erkendi.

Odanın içerisinde bir kapı farkettiğimde oraya doğru ilerledim. Zaten iki adımda varmıştım. Hiç düşünmeden kapı kulpunu tutup kapıyı açtım, cızırtılı seslerle beraber görüş alanıma küçük bir lavabo girdi. Burası odadan daha da beter kokuyordu o yüzden acele bir biçimde kapıyı kapadım. Aynı cızırtılı ses kulaklarımı bir kez daha tırmaladığında keyifsizce homurdandım.

NEREYE DÜŞMÜŞTÜM BÖYLE?!

Lanet ede ede odanın bir köşesine çekildim. Üzerimde bana verdikleri eski giysiler vardı, kahverengi şeklindeki bir elbiseydi. Üzerime çuval giymiş gibi duruyordum ve en kötüsü de beni kaşındırıyordu!  Bunlara layık değildim. Gözümden akan bir damla yaşın tek sebebi buydu.

Acaba Miriam ne yapmıştı? Ölüm şehrinin başkanı gelmiş miydi? Damon ve Vincent ne yapıyordu, Günahları bunu öğrenmiş miydi? Ne kadar zamandir buradaydım?

Aklımdaki soruları bir kenara atıp kendime odaklanma kararı aldım. Şu anda olabileceğim en kötü durumdaydım, bir şekilde buradan çıkmanın bir yolunu bulmalıydım.

"Belki de sonsuza kadar burada çürüyüp gideriz ha, ne dersin?" Dedi iç sesim. Kesinlikle susması gerekiyordu, biraz daha konuşursa göz yaşlarım firar edebilirdi.

Belki de...Vincent'ı anlatırsam Damon bana inanırdı..

Hayır, dedim kendi kendime. İyice saçmalamaya başlamıştım. Tabiki de kardeşine inanırdı, bana hiç bir şekilde inanmazdı.

GÜNAH TANRILARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin