Bugün hava yağmurlu.
Hava da ki toprak kokusu ruhuma ne kadar iyi geliyor...
Seni beklerken biraz dolaşmak istedim.
Islak toprak üstünde salılan ağaçların şarkı gibi gelen sesleri gülümsememe neden oluyor.
Doğa benim dünyam,tamamlandığım yer.
İnsanoğlu için de aynısı geçerli.
Doğa hepimizin yuvası.
Ona ne kadar nazik davranırsak,o da bize o kadar güzel cevap verir.
Süzülür gibi yaptığım yürüyüşümde gözüme çarpan güzel çiçekler,ağaçlar,hepsini yaratan Tanrı nasıl güzel yaratmış.
Sadece bakınca bile çeşitliliğine inanamadığımız milyonlarca bitki ve canlı var.
Hepsi nasıl yaratıldı sence ?
Kanatlarında ki benek kelebeğin ,ya da salyangozun şeffaf rengi içinde ki kabuğu,renkli balıkta ki desenler ,gülün renginin güzelliği nasıl yaratıldı?Hepsi bir düşünceyle yaratıldı.
Tanrı düşündü,sonsuz bilgeliği ile düşündü ve o muhteşem kelebek ortaya çıktı.
Sonra tekrar düşündü kıpkırmızı bir gülü yarattı,belki daha farklı olmasını istedi ona farklı renkler de verdi.
Kısacası hepsini düşündü ve ruhundan üfledi,ol dedi ve oldu.Düşüncenin gücü : yaratmak.
İnsanı da yaratırken Allah,ruhundan parça üfledi ol dedi,oldu ve ekledi sen de kendi gerçekliğini izin verdiğim ölçüde yarat...Daha basit anlatayım.Masayı düşün.
Masayı yaratmadan önce onu düşündü yaratacak kişi.
Düşündü,hayal etti,imgeledi,çizdi ve sonunda yarattı.Allah onu yaratmasına elbette izin verdi.
Aslında masayı yaratan içinde ki tanrının yardımını aldı.Onu yaratan Allah ama O insanı masayı yaratmak için vekil kıldı.
Bu vekil kılmada,onu özgür bıraktı,düşünmesine izin verdi,ona seçenekler sundu,o kişi düşünmeyi seçti ve yaratma yoluna girdi.
Hayat seçimler ve olasılıklar arasında ki denge.
Sen hayatında hiç bir şeyi yaratmayı istemeyebilir ya da yaratmak için niyet edebilirsin.
Özgür iradene bırakılan ilahi bir karar bu!
Sistem aynı masayı yaratmak gibi,hayatını da yaratabilirsin.
Masayı istediğin gibi şekillendirdiğin gibi hayatını da aynı şekilde şekillendirebilirsin.
Bu sana verilmiş bir hediye!
Ne mutlu sana.
Ama nedense fark etmekte zorlanıyorsunuz.
Hediyesi bir kenara itip olmayan masayı arama derdindesiniz,oysa masa orda senin yaratmanı bekliyor.
Anlatabildim mi ?Hayatın beyaz bir kâğıt.
Elinde çeşit çeşit kalemler,malzemeler var.
Sen başarılı bir grafiker,bir mimar,bir ressam gibi o kağıda hayat verebilirsin.
Kağıt var zaten,içini doldurmak senin elinde!Neler çizeceksin gibi bir düşünce işte.
İlk önce düşünmen lazım
Sonra o düşünce gerçekleşecek ellerinin altında.Her şeyden önce düşünüp hayal etmen gerekiyor.
Sihir bunda saklı.
Sihir düşünce ile imgeleyip ,yaşayarak hayal etmen.Düşünce çok önemli çünkü düşüncelerin ne olursa hayalin de ona dönüşüyor.
Hüzün içerirse hüzünlü,aşk içerirse aşk dolu bir hayat olasılıkları karşına çıkıyor.Bu gücünün farkında olmadığınız için yönetemiyorsunuz.
Anlık saçma sapan milyon tane düşünce yaratıp yaşıyorsunuz.
Hüzünlü haberler izleyip ağlıyorsunuz,ağlarken o hüznün içine giriyorsunuz,ağlamasanız da hüznün içinde oluyorsunuz,çünkü kalbiniz o acıyı "ya başıma" gelseydi korkusuyla yaşıyor,anlık bu düşünce evren tarafından zamanla realiteye dönüşüyor.Büyükleriniz ne derdi "ağlamak ağıdı getirir"
Birbirinizin dertlerini dinlemek gibi saçma sapan bir aktiviteniz var .
Dert dinlemek !
Dert paylaşmak!
Dertleşmek!
Bu aktivitelerle dertleri çözmek yerine çoğaltıp büyütüğünüzün farkında bile değilsiniz.Aynalama yani yansıma tekniği ile biribirinden derletinizi yansıtarak auranızı kirlettiğiniz gibi birbirinizin hayatını yaşamaya başlıyorsunuz.
Aynaya ne yansırsa onu görürsün!
Anladın mı !t
Ne yansırsa...Aynaya ne yansımasını istersin ?
Böyle düşününce mantıklı gelmeye başlıyor mu ?
Bu anlattıklarımın son derece basit olması gerçek olmadığını göstermiyor,ya da kimilerine göre deli saçması olmuş olmasının da nedeni değil.
Bu şekilde olumlu tarafta kalmaya çalıştıkça en çok duyacağın kelime deli saçması ,boş işler bunlar,hadi zengin ol bakayım,e senin hayatın niye zirvede değil gibi saçma sapan insanın şevkini kıracak cümleler seni daire gibi sarmaya başlayacak,yapman gereken bu düşünceleri auranın içine almamak.
Auranı bir daire gibi düşün.
Sen bu dairenin içindesin.
Tam ortasında bir nokta gibisin.
Daire ortasında ki cisim sensin.
Tüm kötü düşünceleri,hadisiz cümleleri,anlam içermeyen düşük frekanslı kişileri bu dairenin içine sokmamak senin görevin.Sen kendinin süper kahramanı olacaksın!
Bu süper kahramanın mücadele ettiği negatif şeyleri kendine yakınlaştırmayacak.Araçların düşüncelerin ve beden dilin olacak.
Hayır demeyi öğreneceksin.
Ellerinle o düşünceleri sanki itiyor gibi dur diyerek sokmayacaksın dairene.
Hayali bir dur olacak bu.
Fiziksel olarak karşındakine yapmana gerek yok.
Gülümseyerek bile yapabilirsin bunu.
Sihir sende !
Sen kendinin süper kahramanısın ve bu dünyaya mucizeler yaratmak ek olarak şahit olmak için geldin.Burası senin lunaparkın lütfen eğlenceli olmalı burası dimi ...
Hayal et kendini,müthiş bir lunaparkta yıldızların altında yürüyorsun.
Hafif rüzgar saçlarını okşuyor.
Ellerinle geçtiğin yerleri okşarcasına dokunuyorsun.
Bakışlarını yukarı kaldır,parlayan yıldızları gör.
Gerdanlık gibi dizilmişler gökyüzüne,senin gökyüzüne!
Işıl Işıl bulunduğun yer.
Lunaparkta oyuncaklar yerine her bir parkurda sen arzuların var.
Bilet kesen kişiyi gördün mü?
Bak gözlerine !
Tanıdın mı ?
O benim ,biletler elimde ve bedava.
Sadece seni bekliyorlar.
Her bir parkur Işıl Işıl senin arzularınla dolu .
Ama bazılarında içinde ki çocuğa söylemek istediğin hüzünlü anılarda var.
Amaç geçmişi huzurla anlayarak bırakmak ve önüne bakmak.
Haydi,
Seninle bir oyun oynayalım .
Bu senin hikayen.
Bir parkura giriş yapalım mı?
Deney gibi düşün .Hadi diğer bölümde lunaparkta biraz gezeceğiz...
