Eflâtun'un Tamu'dan, cehennem diyarının ta kendisinden dünyaya eşik açmak isterken bir kaza yahut hata sonucu, henüz gök pusatlı olmayanların başka diyarlara nasıl eşik açabildiğinden emin değillerdi, dünya yerine daha önce hiç kimsenin gitmediği yabancı bir gezegene eşik açması üzerine başlayan bu olaylar neticesinde Tüzarbak diye adlandırdıkları yabancı varlığın dünyasında unuttuğu serâvaz cesedini alıp hatalarını düzeltme planı için olabilecek bütün senaryolar hakkında uzun uzun münakaşa etmişlerdi.
Henüz bir isim verebilecek kadar tanımadıkları dünyaya geçildiğinde başlarına tam olarak ne geleceğinden bile emin değillerdi. Gök pusatlılar, kendilerine biçtiği evreni keşif görevindeki her yeni diyara yahut boyuta bir isim veriyorlardı. Bu işin sonunu başarıyla getirebilirlerse sırtında onlarca kanadı olan, bu kanatları el ve kol gibi kullanabilen göksel varlığa verdikleri gibi bağlamsal bir isim vereceklerdi elbette o gezegene de. Ancak şimdi bundan çok daha önemli bir görev onları bekliyordu.
Kâşif'in sorusu odada yankılandığında, herkesin aklında benzer endişeler dolaşıyordu. Eflâtun, Gölge ile kısaca bakıştıktan sonra tekrar konuşmaya başladı:
"Emin değiliz, orada geçirdiğim vakit pek fazla değildi, zaten canımı kurtarmakla uğraşırken çevreyi detaylı inceleme fırsatım da olmadı ama yine de başka ve tehlikeli varlıkların da orada olduğunu varsayarak hareket etsek daha iyi olur diye düşünüyorum. Hoş o dünyada var olduğunu bildiğimiz ruhlar bile başlı başına bir tehdit zaten."
Eflâtun, düştüğü eşiğin diğer tarafındaki yabancı dünyada tek başınaydı ancak Gölge, onun hissettiklerini ve gördüklerini her an görüp duyabiliyordu zaten. Üstelik iyenin bilinç ve farkındalık düzeyi buradaki tüm şamanlardan çok daha yüksek olduğu için Eflâtun'un gözlerindeki anıları, ondan çok daha iyi biliyor denilebilirdi.
Fatih, kaşlarını çatarak düşüncelere daldı. "Varsa eğer, bu canlıların bize tehdit oluşturma ihtimalleri nedir? Yani, Tüzarbak'ın müttefik ya da ardılı olabilir mi bu ruhlar?" Bu kez cevap doğruca Gölge'den geldi.
"O anlarda böyle bir işaret görmedim ya da sezmedim," diye yanıtladı ruhani sesiyle. "Ancak o dünyada gördüklerimizin sadece küçük bir kısmı olduğunu unutmamak gerek. Bilinmeyen tehlikeler her zaman vardır." Eflâtun'un gördüklerinden çıkardığı sonuçlar belli ki Gölge'yi bile tatmin etmemişti.
Kâşif, ellerini ovuşturarak düşünceli bir şekilde yürümeye başladı. "Bu durumda, Tüzarbak'ı kendi dünyasında yenmek ve onun geçit açma yeteneğini tamamen ortadan kaldırmak öncelikli hedefimiz olmalı. Bu, hem bizim dünyamızı hem de diğer boyutları korumanın en güvenli yolu."
Gerçekten de şimdiye kadar ziyaret ettiği dünyalarda karşısına çıkan bilinçli ya da bilinçsiz varlıklar, şamanlar gibi eşik açma becerisine sahip değillerdi. Tüzarbak'tan çekinmelerinin bir sebebi de buydu işte.
Belenbaz, sessizce dinledikten sonra konuştu. "Bu savaşı kazanmak için çok iyi hazırlanmalıyız. Geçiş yapacağımız anı ve yerleri dikkatle planlamalıyız. Her ihtimale karşı hem ruhani hem de fiziksel korumalarımızı güçlendirmeliyiz."
Bu, zaten küçük ya da büyük her savaştan önce yaptıkları bir hazırlıktı. Acun, Tamu ya da Eşikardı'ndaki düşmanlarını savaştan önce büyük oranda tanıdıkları için doğrudan amaca yönelik koruma, önlem ve stratejiler geliştiriyorlar, gerekli büyü torbası, efsunlu zırh, muska, okunması gereken büyülü sözler, ne gerekiyorsa hepsini yaparlardı. Ancak şimdi onları Gölge'nin de belirttiği gibi tam bir bilinmezlik bekliyordu.
Kargışlı Fatihi, düşünceli bir şekilde başını salladı. "Bu savaş sandığımızdan çok daha zorlu geçecek, bu kesin. Alabileceğimiz her türlü yardımı almamız gerektiğini düşünüyorum," diye başta Kâşif olmak üzere gök pusatlıların, diğer şaman gruplarını, özellikle de bölgün meselesinde şahin kanatta yer alanları bu meseleden haberdar etmek istememeleri üzerine konuşmuştu. "Yine de bu meseleyi halledebileceğinizde kararlıysanız saygı duyarım ve yanınızda kılıç sallamaktan da onu duyarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFLÂTUN - BİR ŞAMAN ÖYKÜSÜ
FantasySelamlar. Yazdığım ilk roman olan Poe: Tanrıların Soyu adlı romanda yer alan bir karakterdi Eflâtun. O, cinlerle, ruh ve yaratıklarla savaşan bir şaman. Eşikardı denilen boyuttaki yoldaşı olan ayı ruhu ile başından geçen savaşları ve onun karanlık g...