"Niye ıslanalım delirdin mi?"
"Rahatlamak için, gerçi benim rahatlama yöntemlerim farklı ama..."
Kapıyı açıp dışarı çıktılar. Felix hareket etmiyordu. Hyunjin göz devirip tuttuğu elinden oğlanı çekiştirmeye başladı."Hadisene!" Felix bahane arıyordu
"Ya biri seni tanırsa?" Hyunjin sırıttı. "Kurbanlarım dışında kimseye yüzümü göstermem. Diyelim ki tanıdı, iki saniyede işini bitirmiş olurum." Felix yutkunmamak için kendini tuttu. Sonra katile karşı gelmeyi bıraktı. Hyunjin onun elinden tutarak arka bahçeye kadar götürdü. "Tamam, şimdi boğazların yıpranana kadar bağır."
"Neden bunu yapayım ki?"
"Bana güven."
"Bir katile mi-"
"Lafı uzatma Lee Felix, yap işte." Felix iç çekti. Katile arkasını döndü ve bütün gücüyle bağırmaya başladı, sanki üzerinden büyük bir yük kalkmış gibiydi...
Yere bağdaç kurup oturdu. Elleri ile yüzünü kapatıp ağlamaya başladı. Hyunjin yavaşça ona doğru ilerledi. Eğilip Felix'in omzuna dokundu. Felix ellerini yavaşça yüzünden çekti. "Şimdi daha iyi hissediyorsun değil mi?" Felix hiçbir şey demedi boynunu büküp yere baktı. Hyunjin gülümsedi. Fakat bu gülümsemesi farklıydı. Alaycı değildi, oldukça samimiydi. Sonra doğrulup ayağa kalktı. Felix'e ayağa kalkmasını istercesine bakıyordu. Çilli oğlan yüzünü katile çevirdi. Islanmış saçları ile çok çekici görünüyordu. Ayağa kalktı. "Ben... sağol." Hyunjin sadece gülümsüyordu. Islanmış kravatını düzeltti. Sonra Felix yüzünü yavaşça gökyüzüne doğrulttu. Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Sanki önünde bir katil yoktu, acısının dinmesi için ona yardım eden bir arkadaşı vardı. Hyunjin de kafasını yukarı kaldırdı. O da rahatladığını hissediyordu. Sonra Felix sırıttı. "Sanırım... bunu düzenli olarak yapmalıyım, yani ölene kadar." Hyunjin son söylediğine gülmüştü, yine o alaylı ifadeyle. Evet, artık katili geri dönmüştü. Ama artık korkmuyordu Felix, bıkmıştı yaşamaktan. Sadece bir çocuk için hayatını devam ettiriyordu ve artık onun bir sevdiği vardı. Bütün gün burada durmak istiyordu. Sanki şu an sadece o ve Hyunjin vardı, yani yakışıklı bir çocuk. Saçları, gözleri, yüzünün pürüssüzlüğü ve ciddiyeti içindeki o asi duruşu...
Bir dakika, demin bir katili çekici mi bulmuştu? Hyunjin'i düşünmeyi bıraktı, en azından bırakmaya çalıştı. İçinden 'Hayır Felix, onu düşünmeyi bırak. O sadece bir katil, senin canını isteyen bir psikopat. Ama Chan öyle değil. Bir sevgilisi olması hiçbir şeyi değiştirmez, sen hâlâ onu seviyorsun.'
"Ne düşünüyorsun kara kara?" O an hâlâ dışarıda Hyunjin ile olduğunu hatırladı. "Hâlâ o çocuğu mu düşünüyorsun Lee Felix?" dedi katil. "Baştan aşağı enayisin çilli horoz. Seni sevmeyen biri için niye kendini bu kadar yırtıyorsun? Gerçi ben bilemem, daha önce hiç sevmedim." Sonra Felix'e yaklaştı. Onun yüzünün önüne düşen sarı saçlarını geri itti.sonra çenesinden tutarak Felix'in yüzünü kendininkine çevirdi. "Belki yüzünde o lekeler olmasaydı seni severdi çilli horoz." Sonra Felix'in çenesini sertçe bırakıp ondan uzaklaştı. Felix onun bu sözüne alınmıştı. Çillerinin olması onun suçu değildi. Gerçekten çok mu çirkindi? Zaten bugün yeterince şey yaşamıştı. Katil onu umursamıyordu, sadece kafasına göre takılıyordu. Sonra Felix'in bahçesinde dolaşmaya başladı. "Kaktüslerin mi var!"dedi. "Kaktüslere bayılırım, evde yedi tane kaktüsüm var." Felix hayretle Hyunjin'e bakıyordu. Bir katil bitkiler ile mi ilgileniyordu? "Şey, istersen sana onlardan verebilirim." Hyunjin çocuk gibi sevinmişti "Gerçekten mi!" Felix gözleri parlayan katile bakıyordu. Bu hali çok tatlıydı ve onun hoşuna gitmişti. Felix gülümseyerek Hyunjin'in yanına gitti. "Hangisinden istiyorsun?" Hyunjin heyecanla tavşan kulağını gösterdi. Felix eğilip tavşan kulağının küçük bir yerinden kopardı ve ayağa kalkıp Hyunjin'e verdi. "Bunu bir gün beklet ve sonra ek." dedi. Hyunjin heyecanla elindeki küçük kaktüse bakıyordu. Sevinçle "Tamam," dedi. "O zaman yarın görüşürüz!" Sonra arkasını dönüp uzaklaştı.Giderken elindeki kaktüse ilgiyle bakıyordu. Felix sırıtıp onun gidişini izledi. Hyunjin'i ilk defa görüyor olsa bir katil oluşu aklından bile geçmezdi. Sonra Hyunjin'in gitmeden önce ne dediğini fark etti. "Yarın görüşürüz mü!" Hyunjin gitmişti. Felix ağzı açık bir şekilde bahçenin ortasında duryordu.
-Sırf bu bölüm için kitabı yazmaya başladım jssjsj
+ Bunu yazarken dışarıda yağmur yapmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpossible / Hyunlix
FanfictionGüneş ve ay gibiydiler, birinin doğması için diğerinin batması gerekiyordu...